Şehitler ölmez, vatan bölünmez...

Her şehidin ardından bu cümleyi haykırarak yürümek neredeyse adet oldu. İnsanlar, o kişinin ölümüne sebep olan olaylara karşı olan nefret ve kızgınlıklarını bu cümle ile dile getiriyorlar. Şimdi bir bakalım; gerçekten kimler ölür, kimler ölmez.

İnanışlarımız açısından baktığımızda, ölüm, bu dünyada ki misafirliğimizin bittiği ana verilen isimdir. Yani hayat başka bir ortamda devam etmektedir. Hal böyle olunca “şehitler ölmez” cümlesinin anlamı, bence “biz onun bizim için yapmaya çalıştığı, ancak ömrünün vefa etmediği işi tamamlayacağız” dır. Pek tabiidir ki kutsal bir dava uğruna aramızdan ayrılan bir kişi, o davanın sonucu alınana kadar mücadele edilip, başarıya ulaşılırsa ölmeyecektir. O davaya inanan, mücadele edenlerin içinde yaşayacaktır. Buraya kadarı insanların iç dünyası ve inanışları ile ilgili bir konu. Ancak!

Bu cümleye ilave edilen “vatan bölünmez” iddiası, çok daha farklı incelenmesi, üzerinde çok daha hassasiyetle çalışılması gereken bir konudur. Tarihte Türk vatanının bölündüğü hiç görülmemiş midir? Bu gün vatanımız bölünmek istenmemekte midir?

Atamızın çeşitli etnik kimliğe sahip olan, bu toprağın insanları ile birlikte mücadele edip üniter yapıdaki devleti oluşturduğunu biliyoruz. Yine tarihte Türk devletlerini savaşarak yıkamayan güçlerin, iç ve dış odaklı bölücü mihraklarla zayıflatıp yıktıklarını da biliyoruz.

O zaman bize düşen görev, din, dil, mezhep, etnik köken gibi konuları kaşıyarak, bu güzel ülkeyi bölmeye çalışan, iç ve dış güçlerin oyununu bozmaktır. Değilse,

Şehitler ölür, Vatan bölünür….