Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Nurettin Erdoğan Yönetici

http://blog.milliyet.com.tr/nurettinerdogan

08 Ağustos '16

 
Kategori
Güncel
 

Türkiyem şahlanıyor... Artık durmak zamanı değil, laf üretmek değil, iş üretme zamanıdır…

Türkiyem şahlanıyor... Artık durmak zamanı değil, laf üretmek değil, iş üretme zamanıdır…
 

Türkiye'm Tek Vücut Oldu. Biriz, El Eleyiz, Birlikteyiz,


7 Ağustos 2016 günü Yapılan Demokrasi Mitingi Tarihe bir not düştü : Biz, biriz beraberiz ; Biz, 79 milyon tek yüreğiz. Biz büyük bir Milletiz. ..

15 Temmuz gecesi nasıl ki bu Aziz Vatanın evlatları meydanlara çıktıysa, nasıl ki bu Ülkenin evlatlarından biri tek başına bir Tankın altına yattıysa…  Bir Astsubay tek başına, biraz sonra şehit olacağını bile bile general kılığına girmiş bir vatan hainini alnından vurarak, belki de darbenin, hatta ülkenin kaderini değiştirdiyse… Bizler de bundan böyle bunları örnek alarak, bir kişinin çalışması ile ne olur demeden, evet ben çalıştığım işyerimde, tek başıma öyle bir iş yaparım ki, şirketime çok paralar kazandırırım, böylece şirketimde daha çok istihdam yaratırım da, vatan evlatlarından birkaç kişinin daha ekmek parası kazanmasına vesile olurum ; dememiz gerekir.

Bu 15 Temmuz gecesi verilen demokrasi mücadelesi, kitaplara konu olması lazım. İş Dünyasına bunun anlatılması lazım. Okullarda ders olarak okutulması lazım.
Bizlere bundan sonra çok büyük vazifeler düşüyor. Bizler, hangimiz, ne iş yapıyorsak, yaptığımız işte en iyi olmak zorundayız. En iyi olmak için ne gerekiyorsa yapmak zorundayız.
İşçiysek, memursak, ev hanımıysak, pazarlamacıysak, mühendissek, Mimarsak, operatörsek, yöneticiysek, çöpçüysek… Her ne iş yapıyorsak, en iyisini yapmak zorundayız.
Biz bu darbe girişiminde, bize bizden başka dost olmadığını da gördük. Tüm Avrupa ülkeleri bizleri yalnız bıraktılar, sesleri bile çıkmadı. Eğer bu ülkeler bizlere muhtaç durumda olan ülkeler olsalardı, hepsi koşarak gelirlerdi.

Buradan ne anlıyoruz? Demek ki, güçlü bir ülke olmalıyız. Demek ki, daha çok çalışmalıyız. Demek ki, daha çok üretmeliyiz. Demek ki Biz, kendimize özgü Markalar yaratmalıyız. Markalarımızı o kadar çoğaltmalıyız ki, Dünyada bizim markalarımızın girmediği ev kalmamalıdır.

Peki Bu Mümkün müdür ? Evet Mümkündür. Nasıl mümkündür diyecek olursak, bizim hepimizin evlerine giren meşrubat markalarından, temizlik malzemelerine varana kadar  bakın bakalım…  mümkün müdür, değil midir. Mümkün olmasa, onlar bizim evlerimize nasıl gelecekti!..
 
Bir de olaya şöyle bakalım; yine 15 Temmuz'daki Destanımızı yeniden hatırlayalım. Darbecilerin ilmek ilmek işleyerek kırk küsur senede yaptıkları çalışmaları nasıl ki 12 saat gibi bir zamanda bozduysak, tüm dünya insanlarının evlerine Markalarımızı sokmak da o kadar mümkündür.

Dedim ya, bu 15 Temmuz Demokrasi Mücadelemiz, kitaplara geçmeli. Bu Mücadelemizden örnek alarak çeşitli konularda yüzlerce, binlerce kitap yazmamız mümkündür.
Bu Mücadelemiz, okullarda ders olarak okutulmalıdır. Bu Mücadelemizden ilham alarak şirketlerde seminerler verilmeli, bu seminerler neticesinde çalışma sistemlerimizi gözden geçirmeliyiz…

Bu günden tezi yok, hepimiz şapkalarımızı önümüze koyup, hedeflerimizi yükseltmemiz gerekir. Hepimizin, ben bu şirkette, ne yapmalıyım ki, satışlarımızı 10’a değil, 100’e hatta 100’lere nasıl katlayabilirim diye düşünmemiz gerekir.

Dünyada yapılamayacak hiçbir şey yoktur. Dama çıkmak için, dama değil, Yıldızlara Merdiven kurmanın zamanıdır bundan böyle.

Bu Yüce Millet, tarihine bakıldığı zaman, hiçbir ülkenin yapamadığı şeyleri yapmıştır. Alparslan, Malazgirt’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak üzerinde yaşadığımız toprakların kazanılmasındaki dönüm noktalarından birini gerçekleştirmiş, Türklerin Anadolu’ya girmelerinin önünü açmıştır.

Fatih Sultan Mehmet Han, bir çağı kapatıp, bir çağı açmıştır. Gazi Mustafa Kemal, yine Türkiye Cumhuriyetinin makûs talihini yenmiş ve Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da destanlar yazdıktan sonra Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur…

Bir Seyit Onbaşı, vinç kırıldığı için kaldırılamayan 257 okkalık mermiyi  tek başına kaldırıp, 12 basamak çıkarak nasıl ki topun ağzına koyup, Çanakkale’den girmek üzere olan Queen Elizabeth gemisinin bacasından içeri sokarak gemiyi ortadan ikiye ayırarak denizin dibine gönderdiyse, bizlerin de işimizde tek başımıza yapacak çok şeylerimiz mutlaka vardır, olmalıdır; biz bunu başarırız…

Bundan böyle her Türk vatandaşına düşen, yaptığı işte en iyisi olmaktır. Bize düşen, gelecek nesillerimize güçlü bir Ülke bırakmaktır. Savaş vermek sadece silahla değildir. Savaş vermek demek, Ülkem için, çalıştığım, ekmeğini yediğim şirket için en iyisini yapmak demektir.
Hepimizin bu Güzel Ülkeye borcumuz var.
Güçlü Ülke olabilmemiz için Markalarımızı sokmadığımız Ülke, O ülkelerde Markalarımızı sokmadığımız ev bırakmamalıyız.

Hepimizin, ekmeğini yediğimiz, Dört mevsimi gördüğümüz, nimetlerinden faydalandığımız Allah’ın lütfu olan bu Ülkeye minnet borcumuz var. Hepimizin, evlatlarımızın geleceğine refah ve huzur içinde yaşamaları için, bugünden zemin hazırlama borcumuz vardır.
O halde bugünden tezi yok, işimize dört elle sarılmalı ve Dünya Lideri bir Ülke bırakmalıyız geleceğimize…

Haydi Türkiye’m durmak, laf üretmek zamanı değil, iş üretme zamanıdır… Biz bunu Başaracak güçteyiz… Ecdadımız da bunu defalarca  ispat etmiş, 15 Temmuz’da bu aziz Milletin evlatları bugün de bir kez daha göstermiştir...

 
Toplam blog
: 41
: 702
Kayıt tarihi
: 31.05.16
 
 

Kabataş Liseli olan Nurettin Erdoğan, ömür boyu eğitime inanan bir yönetici. Küçük yaşlarda girdi..