Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '09

 
Kategori
Kültürler
 

Türkoloji dünyası bir ışığını kaybetti.

TÜRKOLOJİ DÜNYASININ TANINMIŞ İSİMLERİNDEN

PROF. DR. IRÈNE MÉLİKOFF VEFAT ETTİ.

Türkoloji dünyasının tanınmış isimlerinden biri olan, Alevîlik ve Bektaşîlik üzerine önemli çalışmalar gerçekleştiren Prof. Dr. Irène Mélikoff 09.01.2009’da Fransa’da Strasbourg Hauteppierre Hastanesi’nde vefat etti.

Türkoloji uzmanı Strasbourg`da söz konusu hastanede 15 gündür tedavi görüyordu. 91 yaşında hayata gözlerini yuman değerli Türkolog Prof. Dr. Irène Mélikoff’un cenaze töreni Strasbourg`da yapıldıktan sonra 11 Ocak 2009’da Paris`te defnedildi.

Mélikoff, eski Rus takvimine göre, 25 Ekim, miladi yıla göre de 7 Kasım 1917 tarihinde Petrograd’da dünyaya geldi. Irène Mélikoff, ana tarafından Rusya’nın soylu bir ailesinden, baba tarafından Azerbaycan’ın petrol burjuvazisine mensup bir ailenin kızıydı. Annesi bir balerin olan Yevgenya Nikiferovna Mokşanova, babası da Aleksandr Melikoff’tur. Petrograd, St. Petersburg’un savaş başında değiştirilmiş adıdır. Mélikoff’un doğum tarihi Rusya’da Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği güne denk gelmektedir. Baba petrol krallı olan Aleksandr Mélikoff, bu Bolşevik Devrimin ailesine zarar vereceği kaygısını taşımaktadır. Önce anne ve çocuğu sonra da baba Finlandiya’ya geçerler. 1919 yılında da Fransa’ya gelerek Paris’e yerleşirler.

Aleksandr Mélikoff burada küçük çaplı ticari işlerle uğraşırken, aslında bir balerin olan anne bir erkek çocuk daha dünyaya getirerek kendisini çocuklarının eğitimine vakfetmiştir.

Irène Mélikoff, ilk ve orta öğrenimini Paris’te tamamlar. Kültür ve eğitim seviyesi yüksek bir aileden gelen Irène’nin İngiliz bir mürebbiyenin yetiştiriciliğinde Kusursuz Shakespeare okuyacak kadar düzgün öğrendiği ilk yabancı dil İngilizce olmuştur. Evde Rusça konuşulduğundan onu öğrenmek için ayrı bir çabaya da gerek yoktur. Okulda ve çevrede konuşma dili doğallıkla Fransızcadır. Üç dili de sadece kulaktan değil, kitaplardan zenginleştirmişti. Sonra bunlara İtalyanca katıldı. Döneminin bütün Fransız aydınları gibi liseyi bitirdiğinde Yunanca, Latince klasiklerle yeterince tanışmıştı. Baba Azeri olduğundan eve gelip giden aile dostlarından Azeri Türkçesine de aşinalık başlar.

Iréne, Paris’te liseyi bitirdikten sonra yüksek tahsilini Paris Edebiyat Fakültesi’nde (Sorbonne) tamamlar. Aynı süre içinde Paris’te Ecole Nationale des Langues Orientales Vivantes’in Türkçe ve Farsça bölümünü de bitirir. Eğitimi süresince dönemin ünlü hocalarında ders alır. Türkçeyi Jean Deny ile Adnan Adıvar’dan öğrenir. Farsçayı Henri Massé’den elde eder; Claude Cahen’le Louis Massignon da hocaları arasındadır.

Kendisini Türkolojiye yönelten nedenler vardır: Ailesi bakımından küçük yaşından beri Doğu ile teması olmuştur; babası, Azerî edebiyatının yanı sıra Fars edebiyatını da çok iyi bildiğinden, kütüphanesinde bu konuda yığınla kitap bulunuyordu. Örneğin 14 yaşında Hafız Divanı’nı babasının kütüphanesinde bulur ve okur; Ömer Hayam ve Sadî Şirazi için de öyle olur. Kendisini Doğu dünyasına yönelten önce bunlar olmuştur. Bir de babasının güzel sesiyle söylediği Azerî Türküleriyle, çok zengin Kafkasya hatıraları…

18 yaşında Halide Edib’in Ateşten Gömlek’ini okur. Bu kitap, kendisini Atatürk’e karşı büyük bir hayranlığa götürür.

Yüksek öğrenimini yaparken, yukarıda sözü edilen hocaları olan Jean Deny ile Louis Massignon ve Henri Massé’nin meslek yaşamının an çizgilerinin belirlenmesinde büyük rolleri olur. Türk dilinin derinliğini ve yetkinliğini Jean Deny’den öğrenirken, Louis Massignon da Mélikoff’u Sûfîliğe çeker. Meslek yaşamının gelişmesinde başka ünlü kişilerin etki ve yardımlarını da görecektir. Bunlar arasında Salih Zeki Aktay’ı, Ömer Lütfi Barkan’ı Faik Reşit Unat’ı Fuat Köprülü’yü özelikle zikretmek gerekir. Mélikoff, Barkan’dan söz ederken “onun ölümü yalnız kültür dünyası için değil benim için de büyük boşluk oldu” der. Bektaşîliğe ve Alevîliğe merakını uyandıran da başta Fuat Köprülü olmuştur.

Bilim çevrelerindeki bu yakınlıkları mutlu bir evliliğe de yol açmıştır.1940 yılında Türk matematikçisi Salih Zeki Bey’in oğlu Faruk Sayar ile evlendi. Bu evlilikten Belkıs Sonya, Ladin ve Şirin Laura adlı üç kızları oldu. Kültürel kimliği kuvvetli bütün Rus aydınları gibi yad ellerde üç kızına da Rusça öğretti ve çok sevdiği kızlarının babalarının dili olan Türkçeyi de birlikte aşıladı. Şirin Laura bugün Azerbaycan edebiyatı alanında saygı duyulan bir Türkologdur.

Mélikoff, Önce Sorbonne’daki Ecole Pratique des Hautes Etudes’den (Paris Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yaşayan Doğu Dilleri Ulusal Okulu) “Le Destan d’Umur Paşa” (Düsturnâme-i Enverî, Umur Paşa Destan; yayını 1954 Paris) adlı çalışmasıyla diploma alır. Daha sonra da La Geste de Melik Danişmend (yayını, La Geste de Melik Danismend-étude critique du Danismendnâme, iki cilt 1960) adını taşıyan teziyle de edebiyat doktoru unvanını kazanır. 1962’de yine Fransızcada “Türk –İran Epik Geleneği İçinde Horasan Teberdarı Ebu Müslim”i (Abu Muslim, le “Porte-Hache” du Khorassan dans la tradition épique turco-iranienne) yayımladı. 1968’de Strasbourg Türk Etüdleri Enstitüsü direktörlüğüne atandı. Mélikoff’un Türkolojiye katkıları, bu tarihten sonra daha başka boyutlar kazanır. Daha önce kurulmuş bulunan bu enstitünün Fransa’nın, giderek dünyanın en saygın düşünce ocaklarından biri durumuna gelişi Mélikoff’la başlamıştır. Enstitütü, pek önemli bilimsel toplantıların yapıldığı bir yer olur ki bunlardan üçü, 1980 yılındaki Türkiye’nin İktisadî ve Sosyal Tarihi Kongresi’nin yanı sıra, 1984 yılındaki Azerbaycan Kültürü ile 1986 yılındaki Bektaşîlik ve Alevîlik toplantılarıdır. Söz konusu toplantılar bilim dünyasında özellikle Türkoloji çevrelerinde unutulmaz anılar bırakmıştır.

Mélikoff, Bakü ve Selçuk üniversitelerinden aldığı fahri doktora ile Strasbourg Üniversitesi`nden aldığı onur madalyalarının yanı sıra Fransız Devlet Nişanı ile de ödüllendirilmişti.

CIEPO (Osmanlı Dönemi Öncesi ve Osmanlı Dönemi Eğitimi, Uluslararası Kurulu), Türkoloji Gelişim Derneği başkanlıkları ile Paris Asya Toplumu Derneği, Paris Dil Derneği ve Ernest Renan Derneği üyeleikleri de vardır.

1970 yılında TURCICA araştırmalar dergisini yayın hayatına sundu. TURCICA Mélikoff’un en büyük eserlerinden biridir ve bu dergi enstitünün bir yayın organı olarak o tarihten beri yayımlanmaktadır. 1986’dan bu yana çalışmalarını emekli “üstad profesör” olarak sürdürmektedir.

Aldığı pek çok ödül içinde öenmlileri şunlardır:

1973 T.C. Devlet Bakanlığı Onur Ödülü (50. yıl dolayısıyla)

İran Eğitim Bakanlığı Eğitim Ödülü

1978 Chevaklier de Ordre des Palmes Academiques

1982 TTK Onur Madalyası

1983 Officier de L’Ordre du Merite (Legion d’Honneur)

1992 Strasbourg Üniversitesi Onur Madalyası

1994 Chevalier de L’Ordre du Merite (Legion d’Honneur)

1999 Hacı Bektaş Velî Dostluk ve Barış Ödülü

Ayrıca Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi ve Konya Selçuk Üniversitesi tarafından “fahri doktor” unvanı verildi. TURCICA dergisinin 21-23 (1991) sayısı “Irène Mélikoff’a Armağan” olarak yayımlandı.

Yayımlanan eserleri:

La Geste de Melik Danişmend (2. Cilt, Paris 1960)

Abu Muslim, le “Portre-Hache” du Khorassan dans la tradition épique Turco-Iranienne, (Paris 1962)

Uyur İdik Uyardılar, Alevilik Bektaşilik Araştırmaları, Çev.: Turan Alptekin, Cem/Kültür yayınları 1. Bs. 1993; 2. bs. 1994, 288 s.; Aynı Eser 3. Bs. Demos Yay. İstanbul 2006’da 251 s. + indeks olarak yayımlanmıştır.

Atilla Özkırımlı 1990 yılı mart ayında katıldıkları bir toplantıda Melikoff ile tanıştığında Türkçeye çevrilen makalelerinin başarılı olmamasından yakınınca böyle bir çalışmanın yayımlanması görevini üstlenir. Eserin çevrilmesinde çevirmen Turan Alptekin görevlendirilir. Yazar yaptığı bu çalışmaları “bir sentez doğrultusunda varılan ilk duraklar” olarak tanımlamaktadır. Önünde uzun bir yol olduğunun farkında olarak Melikoff “Anadolulu olgular, öbür Orta Asya Türk Topluluklarının verileri ile karşılaştırılıp açıklığa kavuşturulmadan bu araştırmalara girişilemeyecektir” demektedir. Eserin ikinci baskısının sunuşunda eser hakkında şu bilgilere yer verilmektedir: “Bununla birlikte eserde yer alan on dört makale, sıralanışlarıyla, kendiliğinden bir bütünlük oluşturmakta, böylece ön yargıdan uzak, yansız bir yaklaşım ve geniş bir bilgi birikimi ile bize kaynaklardan günümüze doğru gelinen derinliğine bir çözümleme sunulmuş bulunmaktadır. “Bektaşîler Tarikatı ve Hacı Bektaş’a Bağlı Zümreler:Probleme Toplu Bakış”, “Alevîliğin Temelleri”, “Kızılbaş Problemi”, “Alevî adetleri Üzerine Notlar: Bazı Orta Anadolu Kutlamaları Dolayısıyla”, Alevîlerin Bir Adeti Üzerine Araştırma: Muhasip – Ahiret Kardeşi”, Anadolu’da Cemaat-dışı İslamlık:Örf-dışılık, İnanç Karışması, -Gnose-“, “Bektaşî-Alevî Senkretizmini Oluşturan Ögeler Üzerine Araştırmalar”, “Bulgaristan’da Deli Orman Kızılbaş Topluluğu”, “Anadolu Sufîliğinin Orta Asya Kökleri”, “Ahmet Yesevî ve Türk Halk Tasavvufu”, “Astar-âbâdlı Fazlullah ve Hurûfîliğin Azerbaycan’da, Anadolu’da, Rumeli’de Yayılışı”, İlk Osmanlıların Sosyal Kökeni”, “Bir Kolonileştirmeci Dervişler tarikati: Bektaşîler-Sosyal Rolleri ve İlk Osmanlı Sultanlarıyla Bağlantıları”, 1826’dan Sonra Bektaşîler Tarikati” başlıkları kitapta ele alınan olgunun geniş çerçevesini bize göstermektedir.”

De L’épopée au Mythe/Itinéraiere Turcologique, (İstanbul 1995)


Hadji Bektach:Un Mythe/ et ses avatars/Genèse et évolution du Soufisme Populaire en Turquie, (Leiden-New York-Köln 1998)


Hacı Bektaş, Efsaneden Gerçeğe, 1. bs. İstanbul 1998, 2. bs. İstanbul 1999, Çev. Turan Alptekin, Cumhuriyet Kitap Kulübü, 428 s.


Kitap Fransızca tanıtımında da belirtildiği gibi, “13. yüzyıldaki kökenlerinden başlayarak, Türkiye’de Halk inanışı tarihini, Bektaşîlik ve Alevîlik adları ile tanınan, dinler karışımı özellikli ve hoşgörü ağırlıklı, cemaat-dışı inanışın oluşumun; bir halk ermişi olan Hacı Bektaş’a bağlı bu akımların iki belirgin kola ayrılışını” incelemekte ve eserde “bu iki kolun inanç ve edimlerinin bir çözümleme denemesi, onların zengin edebiyatlarından bir görünüm; nihayet modern çağlardaki evrimleri ile gelecekteki görünüşleri, insanı merkez almaya doğru yönelişleri, dinler üstü ve evrensel kapsamlı gelişimleri yer almadadır.


Tarihiî ve Kültürel Boyutlarıyla Tirkiye’de Alevîler-Bektaşîler_Nusayrîler, (İstanbul 1999)


Kırklar’ın Cemi’nde, Çev. Turan Alptekin, Demos Yayınları, İstanbul 2007, 200 s.

Son makale ve bildirilerinin bir araya getirildiği bu eser de Melikoff söz konusu yazı ve konuşmalarını 1. Genel Konular (Sufilik ve Şamancılı Arasında Hacı Bektaş, İslamlığın Kıyısında Bir İnanış Olarak Alevilik, Türkiye’de Bektaşilik ve Alevilik); 2. Tarih Araştırmaları (Bâcıyân-ı Rum ve Kadıncık Ana, Bektaşi-Alevi Tarihsel Bölünüşü, Aydınlanma Bağlamında Bektaşilik); 3. Edebiyat Alanı (Geçmişte ve Günümüzde Şah İsmail’in Ululanışı, Pir Sultan Abdal)4. Öğretinin Derinleşmesi Son Gözlemler, Orta Asya’dan Ön-Asya’ya, Gök Tanrı’dan şah-ı Merdan’a Doğru Geliş, Ali’nin tanrılaşması, Hacı Bektaş’ta Dağ ve Ağaç Kutsalı, Cemaat Dışı Oluşumlarda Evrensellik ve Vahiy-dışılık) olmak üzere dört ana başlık altında toplamış bulunuyor.

Ayrıca on beşi İslam Ansiklopedisi olmak üzere yetmiş civarında makaleye imzasını attı.

Mekanı cennet olsun. Türkolojiye büyük katkıları olan kitap ve makaleleri Türk Kültür tarihinde ilk başvuru kaynakları arasında yer alacak, İrene Melikoff adı hayırla, saygıyla anılacaktır.

Mesut ÇETİNTAŞ

 
Toplam blog
: 14
: 691
Kayıt tarihi
: 24.03.08
 
 

1962 doğumlu, 1985 Gazi Üniv. İletişim Fakültesi Mezunu. 1985-88 arası Ajans Türk İşletme Müd. Yr..