TV dizileri halkımıza ne veriyor?

Yıllar sonra yaşamımıza televizyon girdi. Televizyonla birlikte ağırlıklı olarak yabancı dizileri izlemeye başladık. Görevimiz tehlike, uzay yolu, kökler, zengin ve yoksul, Dallas gibi diziler televizyon izleyicilerinin vazgeçemediği programlardı. Benim o dönemlerde en çok beğendiğim 2 dizi vardı. Amerika'daki siyaset ve bürokrası dünyasındaki kirlilikleri anlatan "Kapalı kapılar ardında Washington" ile, İngiliz yapımı bir dizi olan ve  bürokratların bakanları nasıl avucunda oynattığını anlatan önce  "Emret Bakanım" sonra adı değişen "Emret Başbakanım" adlı dizilerdi. 

 

Senaryo çalmakla suçlanan Ata Demirer'in "Film konuları zaten 20 yi geçmez. Bu yüzden bütün filmler az çok birbirine benzer" sözlerini bugün TV lerde yayınlanan dizilerde görmemiz mümkün. Bu yüzden senaryo yazmak çok kolay. Çünkü bütün dizilerde aşağıdaki ortak noktaları görebilirsiniz.

 

Her dizide ilk ilişkide hamile kalınır. Nikahsız olan bu ilişkilerde, hamilelik anne için her zaman risklidir. Ya annenin doğum sırasında hayatını kaybetme riski vardır veya çocuğu aldırırsa kadının başka çocuğu olmayacaktır. 

 

Her dizinin bir balıkçısı olur.

 

Dizide en az bir kötü kadın ve bir de kötü adam vardır. 

 

Her dizide cezaevi sahnesi olmazsa olmazlarındandır. Cezaevine düşen kişiye mutlaka diğer mahkumlar eziyet ederler. 

 

Her dizide hastane ve yoğunbakım sahneleri vardır.

 

Başrol oyunları mutlaka kurşunla vurulur. Eğer dizi tarihi diziyse okla vurulur.  Dizi uzun sürerse dizide oynayan herkes sırayla yoğun bakımda tedavi görür. Kurtlar vadisi hariç. Çünkü orada başrol oyuncuları dışında vurulan herkes ölür. 

 

İçinde aşk olan dizilerde bir dargın, bir barışık olarak sahneler tekrar edilir. 

 

Bu dizilerde rol alan başrol oyuncularının bölüm başı aldıkları ücret 45.000.- TL.dır. Ayda 180.000.- TL.dır.  Ne kadar güzel para. Değil mi?

 

Peki bu diziler izleyenlere ne verir?

 

Beğeniyle izlediğim Behzat Ç bile son bölümünde "Testere" filmlerine  benzeyen sahnelere ağırlık verdikten sonra.....