Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Uçakta Kobra yılanı ısırması!?

Hayatta hiçbir sürprize; “olmaz, bu da olamaz” demeyin sakın!..

İşte size, bu görüşümüzün haklılığını kanıtlayan örnek bir haber:

Egypt Air Havayolları’na ait bir uçakta; Mısır - Kahire’den havalanmasından bir saat sonra, koltukların arasında “Kobra Yılanı” olduğu belirlendi. Bir anda uçakta panik yaşanırken, durumdan pilot da haberdar edildi. Çıkan kargaşada, Ürdünlü bir yolcuyu zehirli yılan ısırdı. Birden fenalaşan yolcu için; uçağın pilotu, acil tedavi gerektiren yolcunun tıbbî müdahalesi için Hurgada Havaalanı’nın kulesiyle irtibata geçti ve acil iniş izni istedi. Havalimanının gerekli izni vermesi üzerine, uçak acil iniş yaptı. Voice of Russia radyosunun verdiği habere göre, yılanın nasıl olup da uçağa girebildiği hâlâ açıklık kazanmadı…”

Biri kasıtlı getirmiş, bir yolcunun bavuluna habersizce girmiş, bagaj bölümüne gelen eşyaların içinde gelmiş, yurt dışına gizlice götürmek isteyen birinin çantasından kaçmış olabileceği gibi; uçak havaalanında beklerken, çölden gelip, uçağın merdivenlerden veya açık bir yerinden filân da girmiş olabilir? Arap aklı işte, ne beklenir ki bunlardan…

Düşünüyorum da; dünyanın neresinde olursak olalım, insan hayatı gerçekten tehlikelerle, engellerle ve engebelerle dolu…

Bunlar içinde doğal olanları var, tesadüfler var, ilkellik daniskası cehaletler, teknolojik gelişmeler var…

Örneğin: Gök gürültülü, sağanak yağışlı bir havada, kimin başına bir yıldırım düşüp de ölebileceğini kim bilebilir?

Gece uyurken, ani bir depremle bina altında kalmamız, her an mümkün değil mi?

Yolda yürürken bir aracın çarpması, rüzgârda kopan bir elektrik telinin tepemize düşüp de bizi kömüre çevirmesi olmayacak bir iş mi? Çernobil nükleer kazası neyin nesiydi?

Evde su bidonları ile benzin ve deterjan bidonlarını karıştıran dalgınların, ilâç şişeleri ile zehir şişelerini karıştıran çocuk veya ihtiyarların akibetleri, başımıza gelmeyen kazalar mıdır?

Ben, rahmetli dedemin kaç defa diş macunumu ilâç diye alıp gidip de, yaşlı bedenine romatizma ve siyatik merhemi niyetine sürdüğüne kaç kez tanık oldum…

Toz içme sodası zannedip de, sinek ilâcını içerek ölenlere az mı rastladık?

Babalarının prezervatiflerini çekmecelerden ele geçiren çocukların, bunları balon niyetine şişirip de, komşu kadınların, kızların önünde oynadıklarını kaç kez duyduk?

Ya salak âşıkların, gece karanlığında sevdiği kızı evinden çuval içinde kaçırayım derken, kızın anasını, yengesini veya ninesini kaçırdıklarına az mı şahit olduk?

Hayat sürprizlerle doludur…

Bir gün arabamla giderken, köy yolunda ağır – aksak giden 89 yaşındaki Zeybek Dayımı gördüm. Hemen yanında durup, arabamın kapısını açtım, içeriye buyur ettim. Bana ters ters bakıp, ne dese beğenirsiniz: “Sana dur diyen mi oldu ülen çocuk!? Benim canımı sıkma, çek git yoluna, ben yürüyüş yapıyorum” demez mi?

Bir başka gün, yine aynı yolda yine onu gördüm, durmadım ve basıp gittim. Akşam babam rahmetliyi bulmuş ve tarlasından yorgun gelirken, benim onu arabaya bindirmediğimi, çekip gittiğimi şikâyet etmişti, iyi mi?

Yukarıdaki Kobra Yılanı haberini okuyunca hiç şaşırmadım! Yılan bu, her yere girer… Bence bu sürpriz değil ve haber değeri de pek yoktu. Haa, o yolcu uçağı içine, petrol zengini şımarık bir Çöl Bedevisi tarafından bir fil, bir gergedan, zürafa, üzerine binmiş bizim Müdür İsmet olduğu halde bir güreş devesi, anaç bir timsah veya su aygırı getirilmiş olsaydı, bunun haber değeri daha çok olurdu diye düşünüyorum…       

Sakin KOŞAR…

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..