Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '15

 
Kategori
Deneme
 

Üçü de sınıfta kalmışlardı 19. Bölüm

Üçü de sınıfta kalmışlardı 19. Bölüm
 

Alıntı


Yonca - Ne yapacağımı bilmiyorum, anneme durumu anlatsam bir türlü, babama desem bir başka. Sanki, hiç sorun yokmuş gibi, bir de bu tatsız olay! Meraklı bakışlarınızdan adamın kim olduğunu sorar gibisiniz. Kim olacak; Menejer ayağına dolanan biri işte, yüzündeki olgunluğundan, nazik hareketlerinden bende onu adam sanmıştım, pis şarlatan, telefonu kapalı defalarca aradım açmıyor pislik! Yarın manken ajansına uğrayıp, başıma gelen durumu anlatacağım.
 
Solmazcığım senin haline mi yanayım yoksa kendi başıma gelenlere mi üzüleyim? Bence, seni istemeye gelenlere evet deme, yarın akşam ben, Nehir hatta Nilde gelsin. Merak etme, onları karambole getiririz, canım, ne olur üzülme, biz sana kıyamayız. Yonca Nil'e telefon ederek durumdan bahsettiğinde - Tamam diyen Nil, Yoncayı memnun etmiş, - Kızlar, yaşasın yarına Nil de geliyor. Alışveriş yapmadan eve gittiğinde, o cadı sana neler edecek, bunların hesabını yaptın mı Solmaz. - Elbette, ama annemin ölümünden sonra, hesaplayamadığım bir çok olayda canımı babamla o kadar çok yaktılar ki, artık acıların içerisinde pişerek, hepsini kanıksadım. Neyse, kızlar ben kaçtım.
 
Pencereden Solmaz'ın geldiğini gören üvey anne, camı ardına kadar açıp, sırıtarak - Kız, aldıklarını marketin oğlu mu getirecek diye birde dalga geçmiş, yukarıya çıkan kıza kapıyı açtığında - Sen benimle dalga mı geçiyorsun, yoksa alışveriş etmedin mi? Solmaz - Evet, etmedim, ne olacak dövecek misin, evden mi atacaksın? Kadın - Yok, yarına kadar dayak yok, hele bir yarın olsun, bak iyiliğimi unutma, babana senin alışverişe gidip de bir şey almadan geri geldiğini şikayet etmeyeceğim, bana karşı mendeburluk etme, yarına kadar. Onlar gittikten sonra da durumuna göre, artık bakarız. Bana para ver de, markete gidip eksik gediği bir alayım. Kadını evden gönderen kız, telefona sarılarak Nil'i aramış, nasıl olduğunu sormuş, Nil, iyi olduğunu ağabeyleriyle film izlediklerini, Sedat ve Vedat'ın onu merak ettiğini söylediğinde, selam söyle diyerek telefonu kapatmış, Sedat'la  beraber gittikleri restoran aklına düşmüş ve kendi kendine gülümsemişti.
 
Telefon sesiyle kendine gelen genç kız - Alo, Sedat. Telefonda ki ses - Ben Vedat, seni merak ettim, yarının; Seni istemeye geleceklerin stresi beni de aldı, bütün sokak mı seni konuşur ya, milletin işi gücü yokmuş gibi, kenar mahalle dilberleri sokakta kapı önlerinde. Sesi çıkmayan Solmaz'ın ağladığını hisseden Vedat - Canım lütfen üzülme, sana olan duygularımı biliyorsun, belki sana aman, aman bir düğün yapamayız ama! Seni çok seveceğimden emin olursun ya, bu da bana yeter, seni soldurmam, aynı ismin gibi, yeter ki, aramızda güven köprülerini sağlam kuralım. Solmaz yarına kızlar beni yalnız bırakmayacak, şu gelecek olanların bir engeli olsa da gelmeseler. Solmaz - Vedat, şimdi babamın eşi gelir, kapatmak zorundayım. Vedat - Tamam canım görüşmek üzere.
 
Telefon kapanmasıyla, çalması bir olunca Solmaz - Ne oluyor deyip bir kaç kez arka arkaya telefona basıp, yoksa telefonum bozuluyor mu, aman Allah korusun diyerek, zırlayan telefona dikkatle bakan kız - Sedat;, vallahi çok kortum, bende telefonum bozuldu sanmıştım, nasılsın, iyi değilsem de iyiyim, ne olsun. Sedat - Bak, yarın gelecek olanlara evet deme, beni manen yıkarsın, aslına bakarsan bizim beraberliğimizi dahi yarına kalmadan bu gece bana kaçarak sonlandırabilirsin. Kız - Sen aklını mı kaçırdın, olmaz öyle! Ama elinden geliyorsa onların gelmesini engelle, zaman kazanalım, kapı açıldı, babam geldi galiba, hadi iyi akşamlar Sedat. Solmaz'ın telefonu kapatması ile, içeri giren kız kardeşiyle derin bir soluk alıp veren genç kız, içinden - İyi ki konuşmalarımı kimse duymadı, demişti.
 
Esra - Abla, nasılsın, aa, yine mi ağladın? Keşke senin annen ben olsaydım, seni istediğine verirdim. Gülümseyerek küçük kıza sarılan Solmaz - Canım kardeşim, keşke beni seven biri olsaydı da ona varsaydım. Annen gelmedi mi? Esra ablasının yüzüne bakarak - Annem diyemiyorsun, ben artık küçük değilim abla, her şeye aklım eriyor. Annem sana annelik değil analık yapıyor. Aynı durumda; Senin yerinde ben olabilirdim, inan bana senin kadar saygılı olmazdım abla. Daire kapısını sessizce açıp, onları odanın kapısından dinleyen kadın - Kız küçük şeytan, tohumunun hükmünü mü yapıyorsun, iti iti ısırmaz hesabı, sümsük ablanı koruyorsun öyle mi, seni yere batasıca seni diyerek kızın saçlarını yolmaya çalışmışsa da, Solmaz Esra'ya sarılıp siper olarak, üvey anasının kendi sırtını yumruklamasını adeta sağlamış, canı yansa da sesini çıkarmamıştı. Küçük kız, ablasının bütün bu olgunluklarını görüyor, annesine saygısından dolayı ses çıkarmadığı için ablasını; Saygısından dolayı öveceğine, tam aksine sesini çıkarmayıp canını yakan anasına karşı kendisini savunmasını istiyordu.
 
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..