Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '08

 
Kategori
Futbol
 

UEFA'da sonuçlar tatmin etmedi

UEFA'da sonuçlar tatmin etmedi
 

Yoksa bu sezon Avrupa'da beklediğimiz sonuçları alamayacak mıyız?


UEFA Kupası 1.turunda sahne alan temsilcilerimizden Beşiktaş evinde, Galatasaray ise deplasmanda aldıkları galibiyetlerle avantaj elde ettiler. Kuradan “çetin” bir rakip çeken Kayserispor ise zaman zaman iyi mücadele etmesine rağmen Paris Saint Germain'e evinde mağlup oldu. Skor anlamında baktığınızda Beşiktaş ve Galatasaray'ın elde ettiği galibiyetlere sevinmeniz gerekir fakat sanıyorum maçlardan sonra pek çok futbolsever takımlarımızın oynadığı futboldan dolayı bir burukluk yaşadılar.

Kartal, bu ne hal?

Turun ilk ayağında Ukrayna temsilcisi Metalist'i İnönü'de ağırlayan Beşiktaş maçı 1-0 kazanmasına rağmen göz doldurmadı. Sizi bilmem ama 90 dakika sonrası benim ilk yaptığım “Keşke ilk maç İstanbul'a alınmamış olsaydı.” şeklinde düşünmek oldu. Beşiktaş teknik heyetinin deplasmanda bu takımı tartma şansı olsaydı İstanbul stratejisini çok daha sağlam bir temele oturtabileceğini düşünüyorum. Hatırlayacaksınız, Beşiktaş'a dair yazdığımız son analizlerden birinde “Beşiktaş takımı tek santrforla oynamaz diyenlere inanmayın” demiştik. Metalist karşısında gördük ki, futbol ulemaları kendi inandıkları yanlışa Ertuğrul Sağlam'ı da inandırmayı başarmışlar. Hem de “Holosko'nun yeri santrfor mevkidir.” fermanlarını yanına katarak. Maçın tek golünü Holosko'nun atmış olması gerçeğin üzerini örtmemeli. Beşiktaş rakibi önünde 73 dakikayı 4-3-1-2 şeklinde oynadı, peki sonuç ne oldu? Maç başında Metalist lehine verilmeyen %100'lük penaltı, rakibin direği bulan 2 topu ve galibiyeti getirse de aslında ofsayt gerekçesiyle iptal edilmesi gereken Beşiktaş golü.

Rakibin asla küçümsenmemesi gereken kompakt bir takım olduğu maçta açıkça görülmüşken, 1-0'lık skorun siyah-beyazlılara Ukrayna'da yeteceğini kim iddia edebilir? Ya da şöyle soralım işleyen ve devrini kazanmak üzere olan bir makineye balans ayarı yapmanın yeri ve zamanı mıydı? Beşiktaş kadrosunda 4-3-1-2'yi kotaracak oyuncu zenginliği mevcut ama hücumda baklava misali dizilen takımın sağ kanadında Uğur İnceman oynarsa bu hem defansta hem de ofansta koordinasyon bozukluğu anlamına gelir. 73'ten sonra Ertuğrul Sağlam 4-2-3-1'e bir dönüş yaptı ama bu dakikadaki değişiklik sahaya “Skoru koruyun” mesajı olarak gitti. Ayrıca bu taktik dönüşüm Sağlam'ın Tello'yu “sol kanadın Holosko'su” olarak görmediğini de tescil etti. Netice itibariyle Beşiktaş kazandı ama kendisini de sıkıntıya soktu. Umalım ki, Ukrayna'da işler yolunda gitsin ve Kara Kartal tecrübesiyle bu turu geçsin. Ve son bir not; şimdiden rövanştaki muhtemel hava ve saha şartlarını araştırmakta fayda var.

Galatasaray atıyor ama savunamıyor

Galatasaray'ın Bellinzona ile oynadığı karşılaşma takımdaki “hücumcular” ve “savunmacılar” ayrımının ayyuka çıktığı bir maç oldu. Kadro sıkıntısı nedeniyle sistemde değişikliğe giden Michael Skibbe İsviçre deplasmanına 3'lü savunma bloku ile çıktı. Maça başlayan Galatasaray on birini değerlendirecek olursak, hücuma dönük oyuncuların niteliği ve niceliği ile takım savunmasında görev alacak oyuncular arasında bir denge hala sağlanamamış gibi. Ayhan, Lincoln, Kewell, Baros ve Nonda gibi futbolculardan bu anlamda verim almak da açıkçası kolay iş değil. Aslına bakarsanız sahaya çıkan kadro tam da 4-3'lük bir maçın kadrosuydu. İleride üretmeye çalışan ve çoğunlukla üreten bir blok, arada alabildiğine boş bir orta alan (ki orada Ayhan pres yapmaya çalışıyor) sonrasında ise yalnızları oynayan savunma. Kanatlardaki Serkan ve Volkan için daha çok “Wing Back” şeklinde bir tanım yapılarak, dönüşlerde 5-3-2 gibi dizilmek amaçlanmış ama taktiksel anlamda 2 günde böylesi köklü bir değişimin sağlıklı yapılabilmesi zaten mümkün değil. Sakın ola, bu eleştirilerimiz rövanş maçına yönelik algılanmasın. Galatasaray'ın çok büyük bir sürpriz olmazsa bir üst tura çıkması kesin gibi. Değerlendirmelerimizin amacı “Galatasaray gruplarda ne yapar?”sorusuna yanıt aramak. Sarı-kırmızılılardan hepimizin beklediği grupların da ilerisi değil mi?

Galatasaray'ın stabil bir görüntüye kavuşması her şeyden önce kadro sıkıntısının sona ermesi ile ilintili. Sonrasında ise camianın Skibbe ile arasındaki güven bunalımını çözmesi şart. Bellinzona maçından sonraki basın toplantısında Skibbe'nin çizdiği görüntü genç teknik adamın ne derece baskı altında olduğunu gösterir gibiydi. Böyle bir halet-i ruhiye içinde bir çalıştırıcının panik halinde yanlış hamleler yapabileceği de göz ardı edilmemeli. Bu sebeple yönetimin, futbolcuların ve taraftarın Michael Skibbe'ye güven aşılaması gerektiğini düşünüyorum. Tabi şimdiden B planları raftan indirilmeye başlanmışsa, bunun Galatasaray'ın lehine değil aleyhine işleyen bir süreç olacağını saptayabilmek her şeyden önemli. Ayrıca Alman teknik adamın sıkıntılı günlerinde Ümit Davala'nın daha aktif bir yardımcılık görevi yürütmesi gerektiği de aşikar.

Kayseri'nin gücü ve tecrübesi yetmedi

UEFA Kupasındaki bir diğer temsilcimiz Kayserispor ise, kurada 1-0 yenik başladığı eşleşmenin ilk ayağını kendi sahasında kaybederek turu ateşe attı. PSG teknik direktörü Le Guen'in “Bizim için Fransa Ligi UEFA Kupasından çok daha önemli” demecini sahaya çıkan on bir ile birlikte değerlendirince ekibimizin hiç olmazsa evinde avantajlı bir skor alabileceğini düşünmüştük. 5 gün önce evinde Nantes'ı yenen PSG kadrosundan Camara, Ceara, Giuly, Sessegnon ve Hoarau gibi futbolcuları kesen Makalele'yi de kulübede başlatan Le Guen, 2-1'lik sonuçtan fazlasıyla memnun kaldı. Maçın başında Kezman'dan enteresan bir gol yiyen Kayserispor, oyunu dengelemek için uzun uğraşlar verdi. Bu süreçte skoru eşitleme fırsatları da yakalayan temsilcimiz ancak 87'de skoru 1-1'e getirebilirken, maçın devamında bu arenadaki tecrübesizliğinin kurbanı olarak Luyindula'yı unuttu. Oysa 1-1'lik skorda az da olsa umut vardı bizim için. Yine de Aghahowa'yı Mehmet Topuz ile destekleyip bu futbolcuların arkasını kalabalık bir blokla tahkim eden Tolunay Kafkas ve Kayserispor için sivri eleştiriler yapmayı uygun bulmuyorum. Bu skordan sonra onlara düşen Paris'te yürekten bir mücadele ile futbolumuzu en iyi şekilde temsil etmek olacak.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..