UEFA ve G14' ler

Modern futbol İngiltere’ de 1863’ de oynanmaya başlansa da, M.Ö.2697’ de İmparator Huang-ti zamanında Çin’ de icat edilmiştir. Bugünkü kurallarına pek benzemese de, içi tüy dolu bir topu bambu direklerinden yapılmış ve beş metre yüksekliğindeki direklerden içeri sokmaya çalışmakla, bugünün futbol oyununun temelleri atılmıştır. Oyunun adına ts’u kü adını vermişlerdir.

Bugünün dünyasında ise futbol, genel endüstrinin vazgeçilmez forması, kapitalizmin şortu, evrensel pazarın kramponudur. Bir serbest pazar olarak yeniden yaratılan futbol 1990’lara gelindiğinde kabuk değiştirmiştir. 1990’da İtalya’da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonası 167 ülke tarafından otuz milyar izleyici için satın alındığı zaman, işin rengi değişmiştir. Çünkü televizyon devreye girmiştir. 2000 yılına gelindiği zaman ise, Dünya ekonomisine yön veren zengin ülkelerin oluşturduğu G8’den etkilenen Avrupa’nın önde gelen büyük futbol kulüpleri G14’ler adıyla bir birlik oluşturmuşlardır. Böylece 1954’de kurulan UEFA’nın kabuk değiştirmesi de artık başlamıştır. FIFA’nın altı kıta konfederasyonundan biri olan UEFA, artık bu G14’lerin etkisi altındadır. Kulüplere her türlü yaptırımdan tutun da organizasyon ve fikstür düzenlemeye kadar etkili olan bu G14’ler, futbolun çıkarlarını değil, kendi kulüplerinin çıkarlarını korumak üzere kurulmuştur. Bunun kanıtı da zamanın UEFA Genel Sekreteri (1989-2003) Gerhard Aigner’ın G14’ler ile ilgili itirafıdır:

“Para onların tek motivasyonu. Bunun kaynağı da bencilliktir. Onlar sadece kendi çıkarlarını savunuyor ve genel olarak futbolun çıkarlarını göz önüne almıyorlar. Onlar kendi varlığını ilan eden bir baskı grubu” (McGill, Craig., Futbolun Kârhanesi, çev:Can Cemgil, İthaki Yayınları, İstanbul, 2006).

13.Aralık 2006’da Fenerbahçe Eintracht Franfurt’la İstanbul’da UEFA Kupası grup elemelerinde 2-2 berabere kalınca, bir üst tura yükseldi. 14.Aralık.2006 günlü Sabah gazetesindeki birinci sayfada büyük puntolarla AVRUPALI FENERBAHÇE yazıyordu. 14.Aralık.2006’da Bayer Leverkusen Beşiktaşı Almanya’da UEFA Kupası grup elemelerinde 2-1 yenince, 15.Aralık.2006 günlü Sabah gazetesindeki birinci sayfada büyük puntolarla bu sefer AVRUPA ÇAYLAĞI yazıyordu Beşiktaş için.

Bir maçta AVRUPALI olunuyor, yine bir maçta da AVRUPALI ÇAYLAK olunuyordu. Endüstriyel futbol, kapitalizmin ve evrensel pazarın bir aracı olduğu için, bir maçta vezirlik, bir maçta da rezillik yaftası kolayca yapıştırılmaktadır. Oysa ki, ne Fenerbahçe bir maçta AVRUPALI, ne de Beşiktaş bir maçta AVRUPA ÇAĞLAĞI olabilmeli. Büyük balıklar, küçük balıklar varsa yaşamını sürdürür. Futbolun endüstriyel pazarında medya ve televizyon öyle etkilidir ki, ülkelerin yerel basını G14’lere hizmet etmektedir. Garip taraftar da bazen bir maçta AVRUPALI olduk diye sevinmekte, bazen de bir maçta ÇAYLAK olduk diye üzülmektedir.

Vay benim taraftarım vay. Vay ki ne vay.

Uyusun da büyüsün benim taraftarım, tıpış tıpış yürüsün benim taraftarım.

E,e,e,e!...