Ufak at da civcivler yesin!

Son bir aydır bitmeyen kavganın adı; Mayınların temizlenmesi.

Muhalefetin sert direnişine,

Kendisine muhalif medyanın yanında,

Kendi yandaş medyasının da direnişine,

Artık dayanamayan iktidar “mayınlı tasarıyı”

Meclisten geri çekiverdi.

Muhalefet de, yandaş medyada ve diğer muhalif medyada “şöyle ciğerden” bir “oh” çekti.

Herkes mutluydu.

AKP bu tasarıda ki hatalarını görmüş, yanlışlardan dönecekti.

Tasarı komisyonda görüşülecek, “yeni düzenlemeyle” meclise sevk edilecekti.

Ama olmadı. Komisyonda da “AKP inadı” devam etti.

Erdoğan kesin direnç koyuyordu.

Zaten bu ortamda da “olanlar oldu”.

Salı günkü grup toplantısında Ak tolgalı Kasımpaşa Beyi kükredi.

Ama ne kükreyiş!

Herkes bu kükremeden nasibini aldı.

Öncelikle “mayınlı araziyi ben temizlerim“ diyen komutana;

“Otur oturduğun yerde” dedi! Ve ekledi;

“Bunlarda emekli olduktan sonra konuşuyor”.

Yani başbakan demek istiyor ki “Emekli olanların konuşmaya, ülke sorunlarına kafa yormaya ve görüş bildirmeye” hakları yoktur.

Lafın özeti;

Bu ülkenin tüm emekli olmuş;

Cumhurbaşkanlarının,

Genel Kurmay Başkanlarının,

Yüksek yargı organlarının,

Bürokratlarının;

Tüm emekli olmuş vatandaşları;

Emekli iseniz sakın konuşmayın.

Üstünüze vazife olmayan konularda “ahkâm” kesmeyeceksiniz;

Çünkü sayın başbakan “öyle” istiyor.

Oysa sayın başbakanda “emekli” vatandaşlarımızdan.

Emekli sandığından (SGK) ayda 7500TL aylık alıyor.

Sayın başbakanın verdiği hükme göre kendiside “konuşmamalıdır”.

Ya da “medyanın” karşısına çıkıp;

Tüm emeklilerimizden (ben de dâhil) özür dilemelidir.

Emeklilerimize “verip veriştiren” başbakanımız bu kez de “bölge halkına” yüklenmekte gecikmedi.

Muhalefetin “mayından temizlenecek arazinin bölge halkına verilmesi” talebine;

“Kusura bakmayın, böyle bir niyetimiz yok;

Biz balık tutmayı öğreteceğiz,

Kimseye bedava balık yedirmeyiz” sözleriyle de “gerçek niyetinin” bu arazilerin “ihale ile” firmalara verileceğini ve “inatlarının” devam edeceğini göstermekte gecikmemiştir.

Emekliler, bölge halkı derken ve başbakan hızını da almışken bu kez de hedefine medya ve köşe yazarlarını koyuverdi.

Daha düne kadar kendi yanlarında olan “yandaş medyaya,

Mayın tasarısına şiddetle karşı çıkan medyaya; Bilumum köşe yazarlarına verdi, veriştirdi.

Komplocular,

Yalan uydurup kendi yalanlarına inananlar,

Tasarıyı bir kez dahi okumayanlar,

Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanlar,

Köşe yazarları muhalefetin değirmenine su taşıyorlar,

İsrail’le gizli iş tutuyor mu demek istiyorsunuz,

Hepsi iftira, hepsi karalama,

Ufak atın da civcivler yesin.

Muhalefet, basın, medya ve köşe yazarları kanımca “ufak atmıyorlar” Bu tasarıyla “başımıza gelebilecek felaketleri, ilerde telafisi mümkün olamayacak sıkıntıları iktidara ve AKP vekillerine “Kocaman taşları atarak” uyarmaya çalışıyor, yanlıştan dönülmesini istiyor.

Sayın başbakanda AKP’nin değerli vekilleri de “şapkayı önlerine koyup” bir kez daha yeniden, yeniden düşünmelidir.

Sonsuzluk (Osman Özeker)