Ülkede ötekileştirme mi var? Aman dikkat!

Gezi direnişi ile birlikte yaşanmış olan toplumun baş kaldırısı azımsanmayacak derecede bir demokratik eylemdi. (Kırıp döken provakasyon gruplar hariç)

O provakasyoncuları tetikleyen unsurların da yasakci zihniyet olduğunun altını çizelim.

Bilindiği gibi o günlerde halk, polis gücünün aşırı şiddet kullanması üzerine büyük tepki göstererek Taksim alanına günlerce yürüdü.

Başbakan bizzat olaylara el koyarak adeta toplumu ayrıştırmış ve direnişi destekleyenleri ötekileştirmeyi başarmıştır.

Ülke, 'Bizden olanlar ve olmayanlar' moduna sokulmuştur o günlerden sonra..

Bugün centilmenlik içeren spor kültürümüze de malesef siyaset bulaştırılarak toplumu farklı ayrımcılığa doğru itildiğini görmekteyiz.

Elbette Sosyologlar daha iyi sentezliyorlardır gelişmeleri. Zira heyecanlı yaş dilimindeki gençlerin fanatik duygularını durdurabilmek Gezi direnişindeki önlemler gibi olmayabilir.

Fanatik grup bu, adı üstünde..

Bütün dünyayı saran ve savaşların engellenememesi için kapitalizmin uygulamaya sokmuş olduğu bir manifesto olan futbol fanatikliği tüm hızıyla devam etmekteyken ülkemizde yaşanan olayı da göz ardı etmemek gerektiğini düşünuyorum..

Futbol fanatiğine harcanan eforlar, savaşları durdurmak için harcanabilmiş olsaydı, savaşlar sona erebilirdi diye hep söylerim..

Konumuza dönelim..

12 Eylül öncesinde ülke Washington tarafından adeta ikiye bölünmüştü.

Bugün, sanki muhalefeti olmayan bir demokrasinin içinde yaşıyormuşuz gibi, ülkede 'Bizden olanlar-olmayanlar' noktasına gelindiğini gözlemlemekteyiz , yukarıda değindiğim gibi.

Toplumda, sorgulama yapmadan çoğunluktan yana olma felsefesinin yaygın olduğu durum herkesce rahatlıkla gözlemlenebilmektedir..

Oysa demokratik ülke yönetenlerin, toplumun tüm katmanlarıyla yani farklı görüşlerin de yöneticileri olduklarını unutmamalılar.

Şimdi diyelim ki, bu ayrıştırma ile seçim kazanılmış olsun..

Peki böyle bir kazanım ile ülke kolay yönetilebilir mi?

Yine Sosyologlar ve Siyaset bilimciler bilir bu hassas konuyu ama bizim bildiğimiz Washington'un sürekli dünya üzerinde yürütmüş olduğu senaryolar benzerinin ülkemizde de yürütmüş olduğudur.

Unutmayalım, Washington'un her bölünmüşlük senaryolarında ülkeyi daha bağımlı hale getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir..

Kim bilir önümüzdeki seçimlerden sonra ötekileştirilmiş bir tabloyla ülkeyi daha da bağımlı hale sokacaktır Washington?

Kötü senaryo üretmek istemem ama gidişatı sağlıklı göremiyorum..

Ben, herşeyden önce vatandaşın sağduyusuna güvenenlerden olduğumu söylemek istiyorum.

Ülke, artık Gezi olayları öncesindeki gibi olmadığını düşünuyorum.

Seçmenin doğru kararın vereceğine de inanıyorum..