Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '12

 
Kategori
Güncel
 

Ülkemizin bağımsızlığı mücadelesinde siyasi önderliğin önemi..

Ülkemizin bağımsızlığı mücadelesinde siyasi önderliğin önemi..
 

Bağımsızlık için gerekli olan Siyasi Önderliğin şifreleri o bakışlarda saklı..


Ülkemizin içinde bulunduğu kaos ortamının ve büyük sıkıntılarının aşılmasında ümit verici  gelişmeler yaşanıyor son günlerde. Özellikle 2012 yılındaki büyük halk hareketleri AKP için bir kabus, halkımız için umut haline dönüşmüş durumda.

Milli Bayramların kutlanması ile ilgili bir genelge çıkaran AKP, bu genelgeye dayanarak, Milli bayramların ve önemli günlerin kutlanmasını yasaklama yoluna gitti. Yani AKP halkla, halkın bayramları arasına girebilmek için kendi çalıp kendi oynamaya kalkıştı. Tutmadı tabi.. Önce 19 Mayıs’ta daha sonra 29 Ekim’de ummadığı ya da korktuğu halk hareketleri ile karşılaştı. Halkımız Atatürk’üne de, Cumhuriyet’ine de, vatanına da, özgürlüklerine de sahip çıktı ve meydanlara aktı. Bu durum bundan sonrada sürecek ve ülkemiz ABD-AB işbirlikçilerinden kurtulacak..

Fakat bu durumun demokratik yollardan gerçekleşmesi, doğru politikalar ve doğru önderliklerle olur. Sivil Toplum Örgütlerinin Devrimci ruhla dayanışması ve Devrimci Parti önderliğinde halk hareketlerinin doğru zeminde ve zamanda gerçekleşmesi bağımsızlığın olmazsa olmazıdır.

Ülkemizde Sivil Toplum Örgütlerinin bir çoğu  SOROS Vakfı ve TESEV gibi kuruluşların baskı, nemalandırma ve yönlendirmesindedir maalesef, dolayısıyla bu kurumların yarattığı dezenformasyon, yanlış bilgilendirme, bilgi kirliliği ile AKP yardakçılığı ister istemez geniş halk yığınlarının hala mevcut düzen partilerinden umutlu olmasını sağlamaktadır.   

Mevcut düzen partilerinden (özellikle TBMM çatısı altında olanlardan) halkımızın lehine ve ABD-AB Emperyalistlerinin aleyhine olacak adımlar beklenebilir mi ya da ne gibi katkı sağlayabilir bu partiler halkın refah ve özgürlüğü ile Tam Bağımsız Türkiye için?..  

AKP ne için kurulduğu ve görevi belli olan bir parti. 1998 ler de Graham Fuller ve Morton Abromovitz ler tarafından hazırlandıkları ve Türkiye’yi yönetmekle görevlendirildikleri belli olan bir grup tarafından kurulmuş ve ülkenin başına getirilmiş. Zaten AKP’nin başındaki RTE’de saklamıyor ABD’nin BOP projesinin Eşbaşkanı olduğunu.

10 yıldır iç ve dış ta tüm AKP politikalarına baktığımızda bu BOP Eşbaşkanlığı sürecinin kesintisiz ve “başarı” ile devam ettiğini görürüz. Bir tane dost komşumuz, satılmamış bir tane milli değerimiz kalmamış, bankalarımız  bir bir yabancıların denetimine girmiş, halkın yararına, işçi, emekçi, emekli lehine bir tane yasa çıkarılmamış, üretim için bir tane fabrika kurulmamış, olanlarda haraç mezat satılmış.

AKP  ayrıca asıl görevi gereği bölücü örgüt elemanları ve İmralı Sakini için Af aramalarını istikrarlı bir şekilde sürdürmüş, yetmeyince Bölücü bir Anayasa yapma yoluna gitmiştir. Hayata geçirmeye çalıştığı ve ülkemize Habur rezaletini yaşattığı  “Kürt Açılımı” gelen tepkiler üzerine “Birlik ve Kardeşlik açılımına” dönüşmüş ama altındaki sinsi ve gizli plan hep yürürlükte olmuştur.

AKP’nin bu açılımlarına destek veren yukarda bahsettiğimiz Soros destekli “Sivil Toplum Örgütleri’de” bu bölücü çabayı onaylamış ve “Yetmez ama evet’çi” liberallerinin de desteği ile yargı kuşatılmış, ordu itibarsızlaştırılmış halk sindirilmiştir.

Böyle bir AKP ‘den Devrimci bir Parti olmasını bekleyemeyiz tabi ki, eşyanın tabiatına da aykırıdır zaten. Demek ki AKP’den Devrimci önderlik çıkmaz, bilakis Devrimci önderliğin yıkmaya çalıştığı bir partidir AKP..

MHP’ye bakıyoruz; AKP’nin ne zaman Mecliste bir koltuk değneğine ihtiyacı olsa MHP orda, bu durumu birçok MHP Mebusu eleştiriyor ama dost toplantılarında, açıktan konuşamıyorlar, zaten MHP içinde Ulusal kadrolar malum kaset rezaletleriyle tasfiye edildi, şimdi her şey Bahçeli’nin iki dudağı arasında. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Kamusal alanda Türban serbestisi, bölücü Anayasa ve Ülkeyi Federatif bir yapıya götürecek olan ve  Kürt Devletinin kurulmasına zemin hazırlayan yasalar v.s. hep MHP’nin, kimi zamanda CHP’nin AKP’ye açık çek verdiği çabalar olarak tarihe geçiyor. Bahçeli kendi ikbali için olmadık baskı ve dayatmalarla MHP içindeki Ulusalcı ve gerçekten dürüst insanları harcıyor. En son MİT’ten “Ben MİT Ajanımıyım değilmiyim?.” yazısı istemesi bu çaresizliğin ve AKP yardakçılığının hazin ve komik bir örneğidir. MHP tabanının  Alparslan Türkeş’in “Bahçeli MİT Ajanıdır” iddiasını taşıyan mektubunun peşine düşme cesaretini gösterememesi Bahçeli’nin Parti içindeki diktatoryasının en belirgin halidir.

MHP için söyleyeceğimizi 18 Ocak 2008’de yazdığımız “Ulusalcı Zincirin Zayıf Halkası MHP” başlıklı bloğumuzda söylemişiz. Ve ne yazık ki o zaman söylediklerimiz doğru çıkmış..

Demek ki MHP’den de Devrimci bir önderlik beklenemez böyle bir durumda abesle iştigal hatta AKP’nin ekmeğine yağ sürmektir. RTE’nin, Bahçeli’nin Genel Başkanlığını desteklemesi boşuna değildir.

CHP’deki durum biraz farklı. Mecliste Grubu bulunan partiler içinde, tabanının büyük bir kısmı ulusalcı olan ve halkın yararına işler bekleyen, bağımsızlığı savunan, ABD ve AB’ye karşı olan tüm Ulusal Bayram ve değerlere sahip çıkan kadroların en çok olduğu partidir CHP. Fakat Kılıçdaroğlu yönetiminde Parti Üst Yönetimine giren Sezgin Tanrıkulu’lar, Binnaz Toprak’lar, Erdoğan Toprak’lar F Tipine övgü düzenler v.s. yüzünden Atatürk’ün kurduğu CHP’den uzak ve tamamen ABD’den medet uman, iktidar sırasını bekleyen ve bu uğurda ülke bütünlüğü ve milli değerlerden taviz veren bir parti durumuna düşmüştür CHP. Kılıçdaroğlu'nun ilk seçildiğinde ümitlenen ve kendisine destek verilmesini savunanlardan birisi olarak yazıyorum bunları.  

Her şeye rağmen bu işbirlikçi yönetimden kurtulduğunda, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıktığında yani Altı Ok’u yeniden hayata geçirdiğinde Türkiye lehine çalışan bir parti konumuna gelebilir CHP. Tabi bu çok uzak bir ihtimal.. Demek ki en azından şimdiki yönetimi ile CHP’den de devrimci bir önderlik beklenemez.

Meclisteki diğer parti olan BDP ise ne yapmak istediğini, neyin peşinde olduğunu en azından dürüstçe ortaya koyan bir parti olarak karşımıza çıkıyor. Onların derdi Türkiye’nin bağımsızlığı falan değil. Onlar PKK terörü önderliğinde, ABD’nin emirleri ve  çıkarları doğrultusunda ülkenin bölünüp Suriye, Irak, İran ve Türkiye’den alacakları topraklar üzerinde BOP Planına uygun bir Kürt Devleti kurma peşindeler. Bakın bu partiler hiçbir zaman ABD aleyhine bir söz söyleyemezler, söyletmezler, gider ABD’de icazet peşinde koşarlar. BDP’den “Devrimci önderliği” ancak ve ancak Obama bekler.

Ne kalıyor geriye ?..

İşçi Partisi.. Kırk yıldır bu partinin Türkiye'nin geleceği ve ABD için söylediklerine, söyledikleri ile yaptıkları arasındaki uyuma, bağımsızlık ve özgürlükler için verdiği uğraşılara, en azından 2002’den sonra AKP için ortaya attığı tüm görüşlerin doğru çıkmasına bakalım. BOP Eşbaşkanlığı, Susurluk, Mafya, Tarikat, Gladyo üçgeninde çevrilen dolapları açığa çıkarmasına, ordunun itibarsızlaştırılmasına karşı verdiği mücadeleye bakalım.  Silivri Zindanlarındaki Devrimcilere verdiği desteğe bakalım. Liderinin hayatının büyük bir kısmını zindanlarda geçirmesine ve her tespitinin doğru çıkmasına bakalım. AKP Eşbaşkanlığı’nın  Libya, Suriye ve Irak batağına batmasını açığa çıkarmasına bakalım. En son 19 Mayıs ve 29 Ekim’deki öncü rolüne bakalım. İşçi Sınıfının yanındaki tavrına bakalım. Bir diğer sivil toplum örgütü olan  TGB’nin cesur, akıllı, yiğitçe, yönlendirici ve sempatik mücadelesine bakalım. ADD’nin doğru ve tutarlı mücadelelerine bakalım. 29 Ekim yürüyüşüne katılan 41 Sivil toplum kuruluşuna bakalım ve tüm bu örgütlerle İşçi Partisi’nin uyumuna bakalım.

Bu gün tüm Türkiye bu uyumu ve Ulusalcı Güçlerin İlk Meclis önündeki görkemli direnişini konuşuyorsa, buradan alacağımız mesaj, Devrimci Önderliğin İşçi Partisi çatısı altında olacağıdır.

Ülkemizin birlik ve beraberliği ile Bağımsızlığını koruması ve her türlü tertibi boşa çıkarmasının yolu İşçi Partisi Çatısı altında toplanmaktan geçiyor. Bu durumun tüm halkımız tarafından görüleceği günler yakındır.  

Saygılar..

04.11.2012

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..