Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '08

 
Kategori
Dostluk
 

Ümit ve hayaller olmasa, insanlar yaşayamaz.

Ümit ve hayaller olmasa, insanlar yaşayamaz.
 

Yaşamın güzelliklerini görmeli.


26/07/2008

Sevgili Jüliyet

Yazını okudum ve şaka gibi geldi bana. Sanıyorum herkes gibi senin de kalbinde yaşayan güzel bir dünyan var ama dünya sana uyum sağlayamıyor. Bir an duygularını ve içinde bulunduğun durumu sahi farz edelim. Zaman zaman her şeyin mükemmel olmasını ve mutlu olmayı ister , hatta düşleriz de bunu. Çevremizdeki en yakınımızdan en uzak olanımıza kadar herkesin de bize uyum sağlamasını düşüncelerimize, hareketlerimize hak vermesini bekleriz. Hataları hep başkalarında ararız. Sanki bizde hata yokmuş gibi. Bir takım kurallarımız vardır herkesin de bu kurallara uyum sağlamasını bekler, sırasında kendimizce cezalandırırız karşımızdakileri. Bazen de iş hayatımızda hak ettiğimiz yerde olmadığımızı düşünür isyanları oynarız. Aslında mutlu ve sağlıklı yaşamak hepimizin hakkıdır elbette. Bir türlü mutlu olmayı beceremiyorsak o zaman biraz da kendimizde hata aramalıyız sanırım. Zira insanlar hata yaparlar. Hatasız kimse olamaz. İlle de bende hata yok, ben kusursuzum diye düşünmek bence çok yanlıştır. Mükemmel insan sayılacak kadar , hatta yok denilebilecek kadar azdır. Dünya kendi içselimize uyum sağlayamıyorsa o zaman biz dünyaya biraz olsun uyum sağlamaya çalışmalıyız. Bu kendi mutluluğumuz için elzemdir sanırım. Panik ve telaş yapmadan düşünmeli, hayatı bir satranç oyunu gibi görmeliyiz. Seninle bazı yerlerde düşüncelerimiz aynı. Bunun için yazın dikkatimi çok çekti. Ben de yalandan ve söyleyenden nefret ederim. İnsan ayrımcılığı yapandan da nefret ediyorum. Alt kimlik, üst kimlik diye bir şey yoktur aslında. Sadece insan vardır.

Gelelim valide sultana. Bir valide sultan da benim başımda var, hem de nasıl bir bilebilsen!. Üstelik Alzheimer hastası. Bu hastalık çok berbat bir şey canım. Beş dakika içinde en az 20 kere aynı soruyu sana soruyor ve sen her seferinde ona cevap vermek durumundasın. O kadar abuk sabuk konuşuyor ki, bazı inan bende çileden çıkıyor, ölmeyi düşünüyorum. Mesela 50 sene önce ölmüş bir insanı mezarından çıkartıp güncel şeylerden onu sorumlu tutuyor, durmadan beddualar ediyor. Kardeşlerime ağza alınmayacak sövgüler yapıyor ve en ufak lafı kanser olsun her tarafını sarsın acılar çeke çeke gebersin, arabasını çarpsın etleri dağılsın oluyor.


Düşünebiliyor musun ! Sabah balkonda kahvaltı masasını hazırlamışsın çiçekler arasında ve Çamlıca manzarasında, güne iyi başlamak istiyorsun ve karşında devamlı sana negatif enerji veren bir insan. Üstelik bu ana beni 5 yaşımdayken terk etmiş ve hiç annelik yapmamış. Yani bende emeği olmayan bir anne. Evden dışarıya çıkmam dert oluyor ona. Beş karış suratını asıyor olmadık şeyler yapıyor. Yapyıklarını, çektiklerimi buralara yazmaya kalksam sığmaz inan ki. Ben sosyal faaliyetleri olan bir insanım. Mesuliyetlerim var, toplantılara gidiş gelişlerim bir zül oluyor. Ya evden kaçmaya kalkarsa diyerek. Gittiğim her yerden onu kaç kez arıyor, konuşuyor oyalıyorum. Soluk soluğa eve geliyorum.(Bir kaç kez evden kaçtı.) Bir bakımevine yatırdım hem de oldukça lüks ve her an doktoru var. İyi bakılıyor ama gel gelelim ki orada zayıflamaya ve bir şekilde çökmeye başladığını gördüm. Sadece bir ay orada yatırdım ve içime sinmedi sonunda onu oradan evime getirdim. Bak canım bunları yazıp ta moralini iyice bozmak istemem asla ama, sana anlatmalıyım ki gör, anla eterin beteri varmış diyip haline şükret. Ben 14 yaşında evlendim ve ayrıldıktan sonra yıllarca evlat hasreti çektim hayatım onlara kavuşma savaşı ile geçti hep. Onlar büyüdüler gerçekleri anladılar ve beni buldular sonunda. Tam onlara kavuştum derken, daha doyamadan oğlumu kaybettim. Ardından Şubat ayında yani 6 ay önce de küçük kızımı kanser illetinden kaybettim. Şimdi de anneme bebekler gibi bakıyorum. Her tarafa yetişmeye çalışıyorum üstelik. Yaşın kaçtır bilmiyorum ama sanırım henüz çok gençsin.


Şimdi maddelerine gelelim.


1-Orhan Gencebay besteleri bir harikadır. Müslüm Gürses iyi bir yorumcudur. Ferdi Tayfur’u pek dinlemedim yorum yapamayacağım. İlk iş bu tür müziklerin ruhunu esir almasına izin verme. En az şimdilik. Çünkü bu tip müzikler genelde karamsarlığa iter insanları. Kendini mutlu hissettiğin zaman ileride dinlersin. (Yanında sevdiğin birisi olduğunda.) Şimdilerde Brahms ’ı, Frederic Chopin i, Çaykovski ’yi ve hareketli neşeli parçaları dinle.


2—Kızgınlığın ve kırgınlığını unutmak için kafanı başka şeylere tak. Mesela bulmaca çöz.


3—Kimseye borçlu olmadığını düşün ve sadece kendin olmaya çalış.


4—İnsan ayrımcılığı yapanları kınamaya devam et. Hatta yapmamaları için onlara hümanist olmayı öğret.


5—Yalandan nefret etmeye devam et. Bu önemli bir meziyettir.


6—Yemek yemeden önce sakinleşmeyi ve güzel şeyleri düşünmeyi dene.


7—Uykunun olması ve sürekli uyumak istemen kafanı bazı şeylere takıp stres yaşamandan ve bu günlerdeki ağır havadan da olabilir. Mümkün olduğunca yürüyüşlere çık.


8—Annen ile arkadaş olmayı dene. Ne kadar kızsan da anneler evlatlarının iyiliğini isterler her zaman. Ona biraz daha yaklaş ve sevgini göster. Göreceksin sevginin yenemeyeceği hiçbir kuvvet yoktur.


9— Cinnet geçirip de birisini şaka dahi olsa öldürmeyi düşünme. Zira insanlar bazı yaşarlarken de ölüden farksızdırlar, dünyanın renklerini görmeyecek kadar kör ve karanlıklar içerisinde olabilirler. Bunu belli etmek istemezler veya huysuzlukları ile belli ederler.

Roman yazmayı şimdilerde dene. Göreceksin ki romanındaki kahramanlara sen can verecek, istediğin gibi yaşatacaksın.


10—Kırık bir kalp olsa dahi hiç olmamasından çok iyidir. Zamanla kırıklar onarılabilinir.


11— Dokuz numarayı aklına bile getirme. Bu düşünceleri kov gitsinler, yakınına bile gelmelerine izin verme.


12— ve 13 çü 11 de çözümledik sanırım.


14—Mümkün olduğunca ilaç almamaya bak , çünkü en iyi ilaç yine senin bedeninde, beyninde saklıdır..


15— Bunalımdan kurtulmak için mutlaka kendini başka şeylerle oyalaman gereklidir. Hiçbir şey

yapamasan komedi bir film seç , sinemaya veya tiyatroya git.


16—Bir başka arkadaşını teselli etmen şimdi benim yaptığımı yapman demektir. Buna devam et. Bir başkası senin sözlerin ile teselli olup mutlu olabiliyorsa onun mutluluğu sana da yansıyacaktır mutlaka.


17—Sevgide kısa ayrılıklar bazı insanların kendi hatalarını anlamalarına yardımcı olur.


18—Aslında söz konusu teselli olmamalıdır. Kuvvetli olmak gereklidir. Seni üzen konuyu baştan ele almalısın bence. Nerede hata yaptığını bulmalı bir daha aynı hatayı yapmamalısın. Eğer her şeye rağmen karşındakinin eksileri daha fazla ise, o zaman da sana değer verene değer vereceksin ve olayı unutmaya çalışacaksın.

19-Kırmızı Ferrari’yi duvara toslamak yerine, içine girip şöyle bir yeşilliklere uzanıp doğa ve pozitif düşüncelerle baş başa kalmayı denesen…


20- Makarna da ne demek ya!. Sana binlerce makarna feda olsun , canın sağ olsun. Makarna çok bulunur ama sen, dünyada bir tanesin.


21-Valide sultanın sana kızacağını hiç sanmam. Çünkü sen milyarlarca makarnadan çok daha çok değerlisin annen içim mutlaka.


22-İlk önce neyi isteyip istemediğine sadece kendin karar vermelisin.


23-Aşırı kıskançlık da tıpkı bir hastalık gibidir. Bunun içinde bir şarkı var ya onu söyle sık sık. KISKANANLAR ÇATLASIN. Kıskanılmak güzeldir bir yerde. Demek ki çok ilgi çekecek diğerlerini gölgede bırakacak kadar güzel tarafların ve güzelliğin var. Bunu bir de böyle algıla.


24-Arkadaş olmayı önce sen gerçekten istemelisin. Bak o zaman durum nasıl değişecektir.


25—Akıl yaşta değil baştadır. İnsanlar her zaman hissettikleri yaşlardadırlar. Fazla yaşlanmamaya bak ama.


26—İnsanlar bahtlarını birazda kendileri yaratırlar canım. Yeter ki yaptığımız hatalardan dersler çıkartıp tekrarlamayalım.Kendini biraz hayatın akışına bırak ve rahat olmayı dene. Jüliyet’ten nefret etme ve ona özenme. Çünkü onu sen yarattın istersen onun gibi olabilir veya onu dünyanın güzelliklerine de götürebilirsin.


27—Şunu unutma, sen varlığınla, kişiliğinle her zaman prim yapabilirsin. Bunlar sayfalara sığmayacak kadar çoğalırlar.


28—Hiçbir şey için kendini mecbur hissetme. Doğal ol ve hayatın güzel taraflarını görmeye çalış.


29—Uykun geldiyse gözlerini yumup aklına çok güzel düşünceler getir . Düşlediğin her şeyin günün birisinde mutlaka olacağını düşün ve yarınlara umutla bak.


30—Sana Ferrari yollarım şoförü de ben olurum. Birlikte dünya seyahatine çıkarız. Şöyle bir Afrika’ya İran’a da uzanırız. Oralarda yaşayan kadınların hayat şartlarını görür halimize şükrederiz.

(Birleşmiş milletler verilerine göre, dünyada her yıl 130 milyon kadın ve kız çocuğu sünnet ediliyor, bunlardan yaklaşık 2 milyonu hayati tehlike yaşıyor. Kadın sünneti geleneğinin Afrika kıtasının orta bölümünde bulunan 30 ülkede yaygın olduğunu biliniyor. Halen yürürlükte olan recim yasasıyla taşlanarak öldürülen kızların, kadınların nasıl acılar içerinde bir an önce ölmeyi istediklerini de görürüz.)

Bak canım ;çok güzel bir ülkemiz var. Doğayı Tanrı özene bezene yaratmış ülkemizde. Biz kadınlar olarak ne kadar rahatız değil mi? (Şeriat kanunları ülkemizde şükür ki yok) Daha da rahat olabilmek erkeklerle tam eşit şartlarda olabilmek için bir taraftan mücadele veriyoruz. Sadece bencillik edip kendimizi düşünmeyelim.Düşünecek o kadar çok olumsuzluklar var ki. Bizler sadece birer kum taneleriyiz koskocaman kumsalda. Demek ki hayata olumlu bakmalıyız ve güzel şeyler düşünmeliyiz bu güzellikleri de çevremize yaymalı, çoğaltmalıyız. Bizden çok daha kötü durumlarda olanları düşünüp halimize şükretmeli ve tüm olumsuzlukların üstesinden gelebilmek için güçlü olmalıyız. Sanırım bu yazıyı ilk okuduğunda bana biraz kızacak ama sonradan hak vereceksin.Tüm güzelliklerin ve sevgilerin seninle birlikte olması dileklerimle .

Tünay Süer

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..