Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Üniversite - türban - demokrasi - özgürlük

Sayın okurlar aslında bu konuda son zamanlarda yazmamıştım. Ama bir konuda ben de -yeniden de olsa- yazmazsam tartışmanın eksik kalacağı inancı ile -alçak gönüllülüğe bakın- aşağıdaki görüşlerimi kaleme alıyorum. (Aslında artık kaleme alamadığımıza göre klavyeye mi alıyoruz diyeceğiz bilemiyorum.)

Sayın okurlar, altyapı, temel, asıl sorun gibi takıntılarım nedeni ile bir tartışmayı sağlıklı yapabilmek için bazı veri durumların -bireyin görüşüne göre farketmemesi gereken- baştan ortaya konulup kabullenilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda temel alacağımız veriler bence aşağıdakiler olmalıdır.

* Üniversiteler temelde bir eğitim kurumu değildirler. İster pozitif, ister sosyal olsun bilim üretirler. Bilim üretim süreci içerisinde eğitim de yapılmış olur.
* Eğer üretim varsa yanılgılarda / hatalarda olmak zorundadır. Ancak yanılgı ve hatalarınız ile doğruyu bulursunuz.
* Eğer yanılgı ve hataların var olabileceğini kabul ediyorsanız özgür olmanız - burada özgür düşünebilme anlamında kullanıyorum- gerekir. Özgür ve analitik düşünemiyorsanız üretemezsiniz.
* Üniversite eğitim kurumu değil ve özgürlük temel prensibine dayanıyor ise hangi alanda var olursa olsun bilim üretme sürecine katkıda bulunanların -ister öğrenci, ister bilim insanı, ister fiziksel üniversite olanakları- o disipline ait ve genel bazı niteliklere sahip olması gerekir. Örneğin fizik disiplinindeyseniz, kafanız fizik algılayacak kadar çalışmalı, fiziksel bir konuya farklı bir yaklaşım getirecek kadar özgür düşünmeli, deney yapacak laboratuarlara sahip olmalısınız. Fizik laboratouarı hiç değilse en temel olanaklara sahip olmayan bir fizik mühendisliği fakültesi düşünemiyorum.
* Tüm dünyada üniversiteye başlama yaşı özel ve istisnai süper yetenekler / zekalar dışında 18 civarındadır.

Sayın okurlar eğer tartışmaya başlarken temel almamız gerektiğini belirttiğim bu veri durumlarda mutabıksak aşağıdaki konular da tartışmaya açılmaz mı?

* 18 yaşındaki bir insanın kendi kararlarını verebilecek bir yaşta olduğunu ve bu nedenle salt giyimi nedeni -ister örtülü ister mini etekli- ile üniversiteye girmesini başkalarının yasaklayamayacağını düşünüyorum. (Fiziksel olarak görme, duyma, dokunma ve algılamayı en hassas noktada içeren branşlar hariç olmalı bence. Ör. Tıp eğitimi.) Tabi ki bu durumda -kesinlikle haksızlar diyemeyeceğim- birçok kişi örtünen kızlarımızın kendi özgür iradeleri ile değil özellikle erkek baskısı nedeni ile örtündüğünü ve bunun özgürlükle ilişkisi olmadığını, bu baskıyı savunanların özgürlüğü mini etek veya uzun saçlı küpeli erkek tarzı için savunmayacağını ve bundan öte aslında bir yaşam tarzını herkese dikte çabasında olduklarını ileri sürebilir. İşte bir sorun burada, özgürlükten yanayız ama kuşkularımız yasakla korunabiliyor. Onun asıl amacı başka o nedenle yasakla savunalım kendimizi. Özgürlük sözünü dilimizden düşürmüyoruz ama aslında özgürlük anlayışımız sadece bizim ve özellikle tek bir cinsiyetin anladığı özgürlük. Yada benim özgürce düşündüğümü o da kabul etsin tarzı bir demokrasi anlayışımız var.
* Eğer üniversiteler özgür düşüncenin yanında bilimi üretebilmek için belirli bir insani ve fiziksel donanımı gereksiniyorsa, o zaman giyim tarzından öte, toplam eğitim sorunumuzu da masaya yatırmamız gerekmez mi? Çünkü mevcutlarının kapsadıkları disipline göre evrensel ve ideal anlamda olması gereken yapısı tartışmaya açıkken, pıtrak gibi yeni üniversite açma çabasının bir faydası olabilir mi? Eğer sürekli üniversite açıyor olmak, bilim üreten kurum açmak değilse, ama biz üniversiteleri adeta bir meslek okulu gibi görüyorsak ve üniversiteye yönelen genç kesimin nicelik ve nitelik orantısı -aynen toplumun genel hali gibi- ters ise o zaman üniversitede giyim kuşam tarzından önce fiziksel varlık konusunun ve bu varlığa yönelen kaynağın tartışılması gerekmez mi? Yani tartışma konumuza gelmeden önce tartıştığımız konunun yer alacağı veya almayacağı mekanın kendisi her bakımdan sorunlu değil mi?

Peki o zaman bu kadar kavramdan sonra iktidarı ile muhalefeti ile biz, hepimiz, üniversite, özgürlük, demokrasi, laiklik kavramlarının neresindeyiz? (Lütfen Çankırı' ya üniversite isteyen vatandaşla ilgili yazımı okuyun.) Eğer anayasa mahkemesi bu yasayı iptal ederse, üniversite, laiklik korunmuş mu olacak? Veya ters görüşe göre iptal ederse anayasa mahkemesi özgürlükleri kısıtlayıp, yasaklardan yana tavır mı koymuş olacak. Sorun bu kadar mı sadece ?

Sayın okurlar bireysel düşünce sistematiklerimizin kökten değişmesi gerekiyor. Sorun, sorunun nedeni, sorunun sonucu gibi çok temel noktaları algılayış, tartışma, somut çözüm önerisi getirebilme kavramlarına çok uzakta olduğumuz inancındayım. Havanda su dövenlerin günün birinde ellerinde suyunda havanında kalmayacağını düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..