Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Unutamazsınız! Aşkı siz istediniz...

Unutamazsınız! Aşkı siz istediniz...
 

Unutmak istersiniz bazı anları çok zaman…

Belki de sineye çekip kapatmak kapıları sonsuza dek, içinizi acıtan yaşanmışlıklara…

Bir sevgi yumağı çözülür içinizde yavaş yavaş… Sökülür ilmek ilmek aşk örgüsü bir şeylerden koparak…  Ama, silemezsiniz hiçbir şeyi… Ve unutamazsınız o an gözlerinize yansıyan yürek izlerini…

   

     Sevmek… Bir köprüdür ya da bir basamak aşka dair diyarlara yolculuk için…

İstersiniz sevmeyi… Beklersiniz aşkı çok zaman, delicesine fırtınalarda savrulacağınızı bilseniz de… İstersiniz aşkı, belki bir ömür beklemeniz gerekse de…

    ……..      ……..          ……..

      Soğuyan bir ekim akşamından geceye yolculuk…

Saate bakmak ayrı bir anlamdır bazen...

Durmaksızın saniyeleri, dakikaları, saatleri saymak…

Hiç geçmeyen anlarda, hızla akıp giden zamanların muhasebesini yapabilmek için fırsat sunar belki de hayat…

O, saatlerin saniyeler gibi aktığı zamanlarda belki de çok şey kaçar gider hayatlardan…  Hatta gülmenin, mutluluğun anlamsızlaştığı anlar bile, mutlu yüzler ya da sözler arasında erir gider zamanın tuzağı içinde farkında olmadan…

İşte o anların muhasebesidir geçmeyen zamanlarda; dakikaların bile yıllara eş ağırlığında zamanın sizi sabretmeye mahkum ettiği anlar…

Ve ağırlaşır zaman gözlerinizin yangınlarında usul usul…

Artık, unutmak isteyip de unutamadıklarınızla, saniyeleri yıllara bölme vaktidir…

  ……..        ……..          ……..

Sevgilinin gözleri… Bir bakışı zamanın aşk girdabına çekerken sizi, o dönüşün sarhoşluğunda en güzel aşk sözlerini, aşk nağmelerini o bakışlara ithaf ederken siz; bilir misiniz ki aşktan çok uzaklara giden bir insanın yalnız soğuk düşüncelerinde üşümektesiniz…

Ne zordur bunları fark ettiğiniz anlar… 

Ya da bir anda, geçmiş zamana dönük; yüreğinize ok gibi saplanan sözler dökülüyordur aslında sevgilinin dilinden… 

Onun gözlerindeyken aşkla, o gitmiştir geçmiş aşkların en saygı duyduğu derinliklerine de, siz devrilmişsinizdir asırlık bir çınarın hazin vakarı içinde gül yüzlü sevgilinin gözlerine bakarken sessizce… Ama o anın aşk girdabı fark ettirmez de size bu keskin virajları; ancak kendinizle baş başa kaldığınızda, dakikaların asırlara açıldığı anlarda acısını hissedersiniz yüreğinizde…

Yakar gözlerinizi her bir saniye uzun uzun…

 

     Akşamın alacakaranlığını delerken sokak lambaları, yeni bir zamana geçersiniz zaman tünelinden…

Ve bir ateş düşer aniden… Tam da göğsünüzün orta yerine…

Bir volkan patlar içinizde, yayılır damarlarınıza…

Bir sızı başlar ince ince, boğulursunuz yalnızlığınızda…

Aşksızdır karanlıklar, nefes alamazsınız aşka küskün saatlerde…

Gitmek istersiniz uzak anlara,  kaybolmak istersiniz geçmişte kalan flu ufuklarda…

Ve sevdaları alıp yüreğinize, kaybolursunuz derin ıssızlıklarda…

O an hayatı unutmak istersiniz tüm acı veren anılarıyla…

Zehir akar içinize, artık sihrini kaybetmiş akşamın kör kuytularından…

Sesiniz çıkamaz, cenderedeyken duygularınız…

Ve yüzleşemezsiniz anın gerçeğiyle; zaten yüzleşseniz de o an kimse anlayamaz ki sizi…

     Unutamazsınız…

Artık, unutmak isteyip de unutamadıklarınızla, saniyeleri yıllara bölme vaktidir…

Artık, zihninizden atmaya çalıştığınız o anılarla birlikte, belki de kendinizden de bir parça koparıp eksilme vaktidir…

   ………         ………..        ………..

Unutmak istersiniz, unutamazsınız bazı anları…

Bardaktaki çayın ilk yudumu düğümlenir birden boğazınızda…

Güneş o gün erken batmıştır zaten… Sizden, aşkın kızıllıklar içindeki en romantik anlarını bile gizlemiştir…

Ay bir türlü doğmak bilmez geceye… Şehirde aşksızlık kol geziyordur…

Artık acılarla hesaplaşma zamanıdır çünkü…

Artık saniyelerin yıllara eş ağırlığında zamanın sizi sabretmeye mahkum etme vaktidir…

Artık, unutmak isteyip de unutamadıklarınızla, dakikaları yıllara bölme vaktidir…

Yanar gözleriniz güneş kızıllığının yangınları gibi…

Yüreğiniz iç dünyanızda yankılanan iç sesinizle savrulurken,

belki de bir şarkıda ararsınız teselliyi çayınızdan bir yudum daha almaya çalışırken...

 

Sevda Uğruna  ... (Beste:Erol Güldiken - Söz:Hanefi Söztutan)

 

Mutluluk umarak gelme peşimden

Acının tadını bileceksen gel

Yanmaya hazırsan kalp ateşimden

İçin kan ağlarken güleceksen gel

 

Narinsin, incesin, üzülürsün bak

Yol çetin, dikenli, mutluluk uzak

Ya geri dön, ya da gemileri yak,

Ardına bakmadan geleceksen gel…

 

Geri dön bu yolda yorgun değilsen

Çilesiz aşklara dargın değilsen

Hiç gelme gönülden vurgun değilsen

Bu sevda uğruna öleceksen gel…

 

Soğuyan bir ekim akşamından geceye yolculuk… Eksilirsiniz unutmak istediklerinizi kendinizden koparırken…

Peki unutabilir misiniz , unutabildiniz mi hiç gözyaşlarınızı yüreğinize akıttığınız o anları? Öyleyse neden yanar hala gözleriniz ?

Oysa, Aşk’ı siz istememiş miydiniz…

 

Erol Güldiken… 19.10.2011

 

 

 

 
Toplam blog
: 53
: 1368
Kayıt tarihi
: 31.10.08
 
 

Bestekar ve Yazar'ım. Sanat, kişisel gelişim ve hayata dair; elimin erdiği, dilimin döndüğü ve ka..