Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

Üstüm kalsın lütfen

Üstüm kalsın lütfen
 

Alıntı


Esrik bir damla gözyaşı tutunurken, sana adadığım, eşgali sana benzeyen bu satırlara, gizli yaramın kavkısında kırağılı bir giz, fısıltı rengine boyuyor çığlıklarımı. Sessiz harflerin ölgün imlası, zorla sökülürken ruhumun işgalinde, barut kokulu bir infilaka tutunuyorum, parça parça. Sürgün edilmiş ruhumda, kararsız bir istemseme nöbeti.Bana gitmelerinle kandırıp git´ler armağan ettin nedensizce. Yüreğimde uzaklıkların metrelerini parçalayıp, sana adanan vuslatlar örüyorum, teryüz edilmiş ömrüme, ilmik ilmik.. Biliyorsun, sözlükten çaldığın, tedavülden kalkmış, sırrı dökük, ödünç sözcükler kıramazdı kalbimi, susların ardına gizlenmediğin sürece. Derin bir iç çekip, yüreğimi parçalıyorum şimdi, resimlerinde bile bakmaya kıyamadığım, gözlerinin derinliklerinde.

Herkes doldurmuş heybesine yaşamışlıklarını, kendine yakılan, türküsüne yolcu, bense yitirdim sagularımın sana ait satırlarını. Sakladım yine seni, sensizliğime. Kaybedip kaybedip bulmak, buldukça kaybetmek, kaybettikçe sen kanamak için. Ne çok isterdim, dudaklarım dudaklarında, ben kokan nefesine, seni seviyorum diye haykırmayı. Ne çok isterdim yüreğine kıvrılıp, çekip sevi yorganını üstüme, bir düş görümlük uyumayı. Yine iki damla göz yaşım intiharın eşiğinde. Koparıldım meçhul bir el tarafından dalımdan. İnce, sımsıcak, şeffaf bir dokunuşun ıslığını duyuyorum şimdi, yüreğimin meçhul sevdalar mezarlığında. Korkular sığınırken ıslıklara, yalnızlığımın despot diktasına baş kaldırıyorum şimdi. Seni benden alan uzakları yangınlara verip , tutup ateşin kızıllığından sana ulaşmak istiyorum. Bir el ver bana. Üşümüş ellerimi ısıtabileceğim bir el ver. Dilimde çığlıklar kurşun. Eriyorum adını çığlıklara dökerken.

Sus oldun yine. Tutunduğun iki satırda, en şiddetli depremler, richter ölçeklerini çatlıyor. Kratelerini yakıyor volkanlar. Başlamadan herşey, başlangıca koydun, sonların anlamı, son noktayı. Mayınlar döşeyip bir yol armağan ettin bana. Bekliyorum bu ayın sonunu. Gözlerimde siluetini tutuşturup, yüreğimde isyanlarımı dinamitleyip, bekliyorum. Hazırladım hediyemi. Gözyaşlarıyla süsledim. Senin doğduğun güne gömeceğim kendimi. Çok anlam ifade etsin, çok şeyler haykırsın istiyorum. Bir ilk olsun. Anlatıldığında vefasızlara, git diyebilenlere ders olsun. Şimdi merak ettin biliyorum. Duramazsın yerinde. Ìkircikli yüreğin takılır aklının peşine, sorulara boğarsın suskunluğunu.

Bu ayın sonunu bekle, yüreğinden sürgün edildiğim, gizli coğrafyaların, kayıp haritası. Muhteşem bir hediyem var sana. Bir ilk, bir devrim bu, hayretlerin tuz buz olacağı, İtilip kakılmışlığın ağırlığında, sevginin, aşkın ve hoş görüsüzlügünün hafifliği arasında, iki adım bir gidiş, çok derin bir yitiş armağan edeceğim sana. Aydınlık ayak izlerimi bırakacağım yüreğine. İtip kakılan bir yüreğin kurşununu dökeceğim avuçlarına. Zihninden yuvarlanarak, sanal sandığın gerçekler dünyasının içine düşeceksin. Yaşadığin dünyanın bir yanılsama olduğunu, çok üzgünüm ama; açılarını çığlıklarına dökerken öğreneceksin.

Yalnızlığınla, biraradalığının ikileminin çarmıhına gerili bencilliğinin egosuna asıp, sen kanayan yüreğimi, sonsuz sessiz, bir sensizliğe gömeceğim. Anlatamadım sana kendimi, dökemedim avuçlarına, içimde biriktirdiğim seni. Tutuldu sözcüklerin dili, anlayamadın yüreğimin konuştuğu suskunluğun lisanını. Unuttun, bu kadar çok seven yenik düşer istemeden, şimdi kork benden sevdiğim, susup gidebilmek, sevdalı yüreğin işidir. Bazen paslı bir hançer olur düşünmeden ziplenen sözler. Ìşte o sözlerdir tetenozlu gidişin ayak izleri. Her adımda yine aynı söz zehirler, katili olur yaşananacak yarınların.

Giderken, bütün yaşanmışlıkların hesabı olarak, kendimi ödüyorum sana. Üstüm kalsın lütfen.

 
Toplam blog
: 50
: 901
Kayıt tarihi
: 06.10.08
 
 

    ..