Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Vah benim tekel işçim!

Vah benim tekel işçim!
 

38 gündür direniş yapan ve son olarak da beyaz kefen giyip açlık grevine başlayan Tekel işçileri artık sözün bittiği yerdeler ve açlık grevi son çareleri.

İşçilerin bu direnişi bana 80 öncesi grevlerini ve işçi direnişlerini hatırlatıyor. Böylesine geniş kapsamlı bir eyleme neredeyse 30 yıldır şahit olmamıştık. 12 Eylül darbesinin sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversite gençliğinin üzerinden silindir gibi geçtiği o günlerden bugüne şahit olduğumuz tek büyük direniş. Ve ne yazık ki hak ettiği ilgi ve desteği görmüyor…

Tekel işçileri bu güne kadar hükümet kanadından da herhangi bir destek görmediler. AK Parti iktidarı işçilerin günlerdir verdiği ekmek mücadelesine karşı üç maymunu oynamaya devam ediyor. Sendikalardan da çok fazla destek gördükleri söylenemez. Basına gelince; bazı gazetelerde işçilerin direnişi ancak orta sayfalarda küçük bir haber olarak yer alabiliyor…

Türkiye’de değerler değişti. “Sayınlar” da…

Emekçinin yanında çok da fazla yer almayan medya ordusu bugünlerde ikinci “Sayın”ımız diğer katilin peşinden koşuyor. Hapishaneden davul zurnayla karşılanan, gazeteci Abdi İpekçi’nin katili, kendisini Mesih ilân eden Mehmet Ali Ağca’nın peşinden. Rahmetli Abdi İpekçi’nin kemikleri kalmadı ama Ağca 5 yıldızlı otelde 30 yılın acısını çıkartıyor. Avukatları aracılığıyla basın bildirileri yayınlıyor. Büyüklere kıyamet masalları anlatıyor… İngilizce konuşarak Hıristiyan Batı’ya göz kırpıyor, Hollywood’a selam gönderiyor…

Birinci “Sayın”ımız ise bildiğiniz gibi İmralı’da. Kuş sütü ile beslenmekte… Hücresi 17 santim daraldığı için dünya ayağa kalktı... Teftiş için yurtiçi ve yurt dışından heyetler gitti... Yanına arkadaş yerleştirildi…İtalyan gazetesine yazar oldu…

Türkiye’de artık katiller, teröristler “Saygınlık” makamına oturtuldu. Onlara “Türkiye seninle gurur duyuyor(!)” pankartları açılıyor. Türkiye’nin gurur anlayışı da değişti… İmralı’ya heyetler gönderen insan hakları havarisi Batılı dostlarımız konu Tekel işçileri olunca ortalıkta görünmüyor. Oysa ki İmralı canisinin burnu aksa soluğu Türkiye’de alırlar…

Teröriste davul zurna, 5 yıldızlı otellerde krallar gibi ağırlanma; Tekel işçilerine polis tekmesi, tazyikli su, biber gazı, yerlerde sürüklenme ve havuz sefası…

Yazık ki ne yazık!..

Bu ülkenin üzerindeki kara bulutlar kısa sürede dağılacağa benzemiyor. Ergenekon’du, açılımdı derken halk unutuluyor. Sorunlar görmezden geliniyor. Açlık sınırında yaşayanların sayısı artıyor. Ekonomik sıkıntı ve işsizlik boğazımızı her geçen gün biraz daha sıkıyor. Nefes alamaz olduk. Gazilerimizin, şehitlerimizin acısından yüreklerimiz yanmaya devam ediyor…

Tekel işçilerinden 100 işçi ölüme yâr oldu…2000 tanesi hastalandı. Ankara’nın soğuğunda, çadırlarda çoluk çocuk ekmek mücadelesi veriyor. Başbakan ise Suudi Arabistan’da... Kendisi “İslama hizmet ödülü” almakla meşgul...

Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşesinde ödülü şöyle açıklamış:

“-Bir adet altın madalyon.

-200 gramlık 24 ayar tek parça altın

-200 bin dolar nakit para”

…!!!!

Ve Başbakan bu ödülü milletim adına kabul ettim demiş!..

Millet adına kabul edilen ödül millete verilir… Eğer Millet kabul ederse…

Ancak yine de Başbakan’a sormak gerek; Ödülü ne yaptınız?!

***

Tekel işçilerinin çektiği acı ne zaman bitecek? İşçilerden bir kaçı ölünce mi? Hükûmet bunu mu bekliyor?

İşçisine sahip çıkamayan bir iktidar yok olmaya mahkûmdur…

Tekel işçisi ölüme yâr edilemez!

Hükûmet derhal bu eylemi durdurmalıdır.

Çok geç kalmadan…

Tülay HERGÜNLÜ

İstanbul, 21 Ocak 2010

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..