Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Van Depremi için Vanlı İsmail Beyin düşünceleri

Van Depremi için Vanlı İsmail Beyin düşünceleri
 

Van Depremi sırasında evlerinden yollara çıkan yurttaşlarımızın ağlamaklı ve korkulu anları (Alıntıdır)


İsmail Bey Ankara’da yaşayan Kürt kökenli ve üniversite mezunu bir yurttaşımız. Özel bir şirkette çalışıyor. Bana göre özel kesimin yapısı gereği, ekmeğini taştan çıkarırcasına çalışıyor olsa gerek. Bu yüzden ona göre ‘emek harcanılan’  yemekler de filmler de çok güzel olur. İsmail Bey edebi eserleri seviyor daha çok. İlgileri arasında sırası ile arabalar, müzik ve edebiyat var. Pek çok şiiri yanında güncel konuları irdeleyen pek çok yazısı var. Bir şiirinde:

Hayatım gökkuşağı istasyonu

Bulut oldum katar katar

Boşalttım sonunda yüklerimi

...

Yağmurla gelen kadını

Alıp götürdü güneş

...

Denizin çocuklarını

Balıklar yedi birer birer

Sahipsiz kaldı kumları

Babalarıyla aynı kader, diyerek sembolik anlamlar yüklüyor düşüncelerine.

‘Türkiyem’ diye haykırabilmek

İsmail Bey gerçekçi bir yazarımızdır bana göre. Hayal perest değildir. Kendisini tanıtırken: İnsana insan olduğu için değer veren dürüst ve saygılıyım, diyor. İşte bu yüzden olsa gerek Ben Seni Sevdim başlıklı şiirinde:

Sen vazgeçilmezimsin Türkiyem / Kararmış yüreğimin gülen yüzüsün/ Cehennem misali kalbimin cennete açılan gözüsün/ Sevdiğim, taptığım, aşkım, ömrümsün, diye  anlatmaya başlıyor çok sevdiği Türkiye’yi.

Ancak İsmail Bey de bizim gibi Pazar sabahı (dün) uyandıktan bir süre sonra Van’da olan  büyük depremden dolayı, çok üzülmüş. Bu konuyu dile getirdiği Van’daki Deprem ve teşekkürler Türkiyem başlıklı yazısında da belirtmiş olduğu gibi durumu öğrenir öğrenmez, büyük bir ürperti ile olsa gerek telefonuna sarılmış en yakın akrabalarını aramaya başlamış. Çünkü Sevgili İsmail de bazı arkadaşlarım gibi anlı şanlı bir Vanlı!

Osmanlı Devleti‘nin manevi yönden kuruluşunda büyük katkıları bulunan Şeyh Edebali’nin damadı Osman Bey’e söylediği: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, düşüncesine bağlıdır İsmail.

Devletimiz bütün imkanlarını seferber etmiş

İsmail Bey şöyle başlıyor yazısına: ‘Bugün doğduğum yerde büyük bir deprem olmuş. Ailem, kardeşlerim ve akrabalarımın hepsi orada. Haliyle ben de telefona sarıldım haber almak için. Aldım haberlerini çok şükür herkes iyi ama bir çok yıkılan bina varmış. Devletimiz bütün imkanlarını seferber etmeye başlamış. Ne denilebilir ki seni seviyorum Türkiyem. Seni çok seviyorum muhteşem Türk milleti.’

İsmail Bey gerçekçi olduğu kadar bütün toplumsal ve siyasi gelişmeler karşısında da duyarlı. Bunu bir zorunluluk olarak görüyor yazılarını okuyunca anlıyoruz bu gerçeği. Yaklaşımlarında orta bir yol tuturmaya çalışıyor. Dünün bazı durumlarını da vurguladıktan sonra ‘şimdi’ diyerek: Yaşanılan çelişkileri, açmazları, iki yüzlülükleri, çatışmaları, Meclis’teki kavgaları, cana ve mala zarar veren terörü irdelemeye çalışarak: Evet artık yeter diyor İsmail Bey çoğumuz gibi.

Bugüne kadar susan sessiz çoğunluktuk artık susmayacağız

Van Depremi bağlamında: ’... Ama işte Türkler, işte Türkiye devleti yine bir musibet var ve devletimiz görev başında. Yedisinden yetmişine kurumlarımız, basınımız ve stk’larımız görev başında ve ben de işte bundan nefret ediyorum. Kötü günde tek yürek ve tek bilek olan bu ülkenin insanları neden iyi günde birbirinin kuyusunu kazmak için elinden geleni yapıyor?... Nerde o bölücüler; buyursunlar ve toplumumuzun yaralarını sarsınlar. Hani devlet kuracaklardı ya buyursunlar zararlarımızı tazmin etsinler. O iş dağ başında askeri şehit ederek olmuyor ya da kandırıp dağa çıkarttılarak askerimize vurdurduğu gencecik insanların ölümüne sabep olmakla da olmuyor.

‘Burası Türkiye Cumhuriyeti devleti, ve böyle kalacak. Kendi yaramızı kendimiz saracağız. Biz bugüne kadar sussan sessiz çoğunluktuk ve artık susmayacağız...’

‘Somali’ye gidip oradaki kardeşelerimize yardım götürebiliyorsak buradaki yaralarımız da sarılacak. Teşekkürler Türkiye. Teşekkürler milletim...’ diyor Vanlı İsmail Bey.

Van Depremi de bu ülkenin çocuklarını bir kez daha birbirine yakınlaştırdı

İsmail Beyin Van’daki deprem ve teşekkürler Türkiyem yazısı için Ayşegül Hayvar: Merhaba İsmail Bey Depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Türkiye kısa sürede yaralarını saracaktır inanıyorum. Ama sizin yazınızı inanın gözlerim dolarak okudum. Kürt olmaktan utanmayın lütfen. Biliyorum ki çoğunlukla Kürt kardeşlerimiz sizin gibi düşünmekte. Onlar da bu gelişmelerden mutlu değiller. Vatanına, milletine, devletine gönülden bağlılar, biz de onlara. Bu birliği bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir buna inanın. Bu günler de geçecek elbet. Selamlar, mutlu kalın. (23 Ekim 2011 18:01) diyor o gün yazmış olduğu yorumda.

İsmail Beyin kısa ve özlü cevabı ise gecikmemiş: Merhaba Ayşegül Hanım... İnşallah bütün acılar diner ve İnşallah bu coğrafyada her insan mutluluğun zirvesinde yaşar. İki gün önceki yazım ve bugünkü yazdıklarım nedeniyle o kadar güzel temenniler aldım ki diliyorum bu kardeşliği hiç birşey  bozamaz. Sevgi ve saygılarımla. (23.10.2011 – 19:58)

İsmail Beyin söz konusu değerlendirme yazısını okuyan Filiz Alev dün gece yarısı ona şunları yazmış: '...Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu yürekten hisseden ve bu bilinçte her ırktan insanın, hepimizin vatanıdır. Ve Bu millet de, gelmiş geçmiş her Türk devleti de soy sop diyerek hiçbir vatanına bağlı vatandaşına asla ayrımcılık yapmamış müstesna bir zihniyete ve yönetim anlayışına sahiptir. Onun için zaten başka ülkeler ve bazı zihniyetler hiç alışık olmadıkları bu duruma inanmakta çok fazla güçlük çekerler. Önemli olan burada her bir bireyimizin sadece gerçeği söyleyerek, birbirini "doğruya" yönlendirmesi, yanlışı yalanı sahte olanı dışlamasıdır. Geçmiş olsun bu arada, İnşaallah fazla can kaybı yoktur... Terör saldırısından sonra bu deprem felaketine de ne yazık ki milletçe üzüldük yine ama elbirliğiyle yaralarımızı sararız da Allah'ın izniyle... Sağlıcakla kalın...(24 Ekim 2011 00:39)
İsmail Bey de ona: Ben eminim artık bu vatanın evlatlarının her birinin pırlantayı andıran yürekleri olduğuna. Halen bir şeylerin bitmediğini anlıyorum. Ne kkadar da güzel özetlemiş ve bizi bağrınıza basmışsınız. Sonsuz teşekkürü borç biliyorum.(24.10.2011 – 15:02) diyor.

Onun bu düşüncelerini okumuş olan bir bayan arkadaşım da:
İnanın depremden dolayı çok üzüldüm ve gerildim. İsmail Bey içinden geldiği gibi yazmış. Yanlış anlaşılmaları da yerli yerine oturtmuş. Dün akşam onları düşündüm. Kış kapıyı çaldı. Çoluk çocuk ne yapsınlar? ALLAH insanları nasıl sınıyor anlamak gerek. Zor bir imtihan. ALLAH yar ve yardımcıları olsun.

Baş kaldırmak bize ne kazandıracak?

Doğal afetler bilindiği gibi bulunduğumuz yerlere bağlı olarak gelişen kaderimizin birer parçası. Bu afetelrde ortaya çıkan ölümler tek tek kişileri olduğu kadar toplumu da derinden etkiler. Ağlamak, sızlanmak, kederlenmek, kendini paralamak, ağıtlar yakmak, zaman zaman isyan etmek hepimizin özünde var. Ne ki karşımıza çıkan bu gibi büyük yıkımlar karşısında insanoğlu çok güçsüz.

Gönül ister ki doğal afet hiç bir can almadan hiç bir yuvayı da yıkmadan geldi geçti diyebilelim. Oysa tek tek bizlerin ihmalleri kadar konutlarımızın içine girmemize izin verenlerin de pek çok kusurları olduğunu biliyoruz. Bu yüzden ortaya çıkan bu tür kıyımların nedenleri iyice araştırılarak olayda ihmali, kabahati ya da suçu olanlar en ağır cezalara çarptırılmalıdır.

Ortak acılarımız karşısında bir bütün olmaktan başka çaremiz var mı?

Ben de buradan İsmanil Bey'e ve onun gibi düşündüğüne inandığım milyonlarca yurttaşımıza şöyle seslenmek istiyorum: Bu güzel ülkemizin birliği bütünlüğü için senin gibi gerçekçi milyonlarca Kürt vardır ülkemizde. Onlar sessiz çoğunluktur senin de vurguladığın gibi. Ne ki aramızda: Aydınım, yazarım, çizerim, politika yaparım diyen pek çok kişi ne yazık ki gerçekleri görmek bakımından hiç de gerçekçi olamıyor. Pek çoğunu da iki yüzlü olarak değerlendiriyorum kendimce.

Şimdilik dayandığı ekonomik paylaşımlar yüzünden adil olmasa bile 'demokrasi' adı verilen kısmen eşitlikçi ve adalet ugulamaları bakımından da hiç adil olamayan bu düzen içinde imkanlarımız ölçüsünde birbirimize dayanmak zorundayız. Birbirimize tamhammül etmek, birbirimizi anlamaya çalışmak durumundayız. Bence AB için yırtınanlar bunları göremez.

Menfur terör saldırıları ile Van Depremi yüzünden bir anda aramızdan ayrılan yurttaşlarımız için ALLAH (c.c.) sabrımızı artırsın İsmail Bey. Sevgide tasada; bayramda seyranda, düğünde dernekte birlikte olmak zorundayız. Halk deyişi ile ‘elin gavuru’ kendi aralarında birlik olurken bizler din kardeşleri olarak neden her türlü sorunumuz için bir arada olmayalım. Niçin dayanışma içinde bulunmayalım?

Ne yazık ki bu olayda da görüldüğü gibi gizli ya da açık bir biçimde ayrımcılık ve nifak tohumları ekenlerden çok çekiyor bu millet. Kader de olsa sızlanmak, isyan etmek, baş kaldırmak  hakkımızdır. Ancak bu gibi durumlarda ‘milli birlik ve beraberliğimizi sarsacak’ hiç bir eğilime de izin vermemeliyiz.

En az 9000 yıllık bir geçmişi olan topraklarda yaşıyor olmak bakımından kökenimiz ne olur ise olsun biz bir bütünüz. En genel adı ile bu toprakları feth ederek bize bağışlayan Müslüman Türkleriz. Kaldı ki 1100’lerden beri bu topraklar bütün dünyaca TÜRKİYE olarak adlandırılmaktadır. Çünkü gelenek görenek, din, dil, sanat, müzik, mimari, örgütlenme ve yöneyim biçimi bakımlarından Türk kültürünün damgasını taşırız.

Kısaca Van Depremi’nden dolayı maddi manevi acılarımız büyüktür. Ölenlere rahmet kalanlara da sabır dilemekten başka ne gelir elimizden?

Her şey gönlünce olsun can.

Açıklama: İsmail Bey’e Van’daki Deprem ve teşekkürler Türkiyem adlı yazısından yapmayı tasarladığım bazı alıntılar için telefon ile ulaşmak imkanım olmadığından dolayı bu yazımda soyadını veremedim. Umarım bana kırılmaz.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..