Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '08

 
Kategori
Eğitim
 

Varoşlarda öğretmen olmak–1…

Varoşlarda öğretmen olmak–1…
 

milliyet.com.tr


Varoşlar, gelişmiş ülkelerde çoğunlukla durumu iyi olan, orta ve üst katmanlardan kişilerin yaşadığı yerlerdir. Şehrin gürültü ve kirliliğinden kaçan insanların büyük ve rahat bahçeli evlerde yaşadıkları nezih yerleşim birimleridir.

Türkiye’de varoşların durumu ülkenin ekonomik durumuna bağlı olarak çoğunlukla, gelişmiş devletlerin tam tersi şekilde gerçekleşmiştir. Şehre oranla kiraların ve diğer giderlerin düşük olduğu, gecekonduların yaygın olduğu varoşlar, alt sosyo-ekonomik düzeyden insanların yaşadığı yerler haline gelmiştir. Bu nedenle varoş ve banliyö sözcükleri zaman zaman hatalı olarak gecekondu mahallesi anlamında kullanılır.

Yukarıdaki bilgiler Vikipediden. Hatalı da olsa, benim kullandığım varoş, tabii ki gecekondu mahallesi. Eskiden şehir dışında olduğu için ucuza alınan araziler üzerine, kendi yaptıkları evlerde yaşayan insanların yerleştiği yerler.. Zamanla şehrin gelişmesiyle merkeze yaklaşan, ne var ki yaşam tarzı hiç değişmeyen semtler.

Benim çalıştığım okul, hiç öyle kıyıda köşede kalmış bir okul değil aslında. Yeni yapılan yerleşim yerlerinden dolayı şehir merkezinde kaldı. Ancak öğrencilerimizin hemen hemen hepsi varoş dediğimiz göç alan bölgeden. Çoğu Karadenizli olmak üzere doğudan göçmüş insanların da çocukları var. Bursa doğumlu çocuklar mevcut, fakat anne babası Bursalı olan pek yok, en azından benim sınıfımda yok...

2000 yılından beri bu okulda görev yapıyorum. Okula kendi isteğimle gelmedim, norm fazlası olduğum için bana sormadan atadılar. Geldiğim de sadece ilk beş sınıf vardı, daha ilköğretim olmamıştı. İlave yapılan binalarla, mahalle nüfusu arttıkça bizim okulun nüfusu da arttı. Çok çocuklu aile sayısı son yıllarda azalsa da, bu kez de genel olarak aile sayısı arttığı için okula yığılma devam etti. İlk yıllarda 40–50 arası olan sınıf mevcutları, geçen yıl yakına bir okul açılmasıyla 30–38 ‘e indi.

Önceleri hiç sevmemiştim okulumu. Zaman geçtikçe bir grup arkadaşımla birlikte okulun demirbaşı olduk adeta. Artık bizi mahallede herkes tanıyor. Sadece kendi velilerimiz değil, onların komşuları, komşu sınıfın velileri derken tanımayan yok gibi. Gerek uzun zamandır aynı bölgede çalıştığım, gerekse yaptığım veli ziyaretlerinden dolayı mahalleyi iyi tanıyorum. Velilere ilgisizliklerinden dolayı çok kızdığım, biraz hayatlarına girince yaşadıklarından ötürü de çok üzüldüğüm zamanlar olmuştur.

Varoşlarda yaşam ne kent yaşamıdır, ne de köy yaşamı. Köy hayatının alışkanlıklarını kente uyarlamaya çalışır insanlar. Aslında kent yaşamını da pek bilmezler. Tek otobüsle gidilebilen şehir merkezine çoğu hiç gitmemiştir. Genellikle başlarını sokacak bir ev, çocuklarını doyuracak birkaç lokma peşindedirler. Geçim derdi başlıca sorundur ve yaşamın şeklini belirleyen en büyük etmendir. Çoğu köyünü, yaylalarını özler, özlemle anlatır. Ama hiçbiri geri dönmeyi düşünmez. Bir kez gelmişlerdir artık. Aralarında tek tük lise mezunu olmakla birlikte, genelde ilkokul mezunu veya okuma yazma bilmeyen insanlardır.

Her sınıfta annesi okuma yazma bilmeyen en az 5–6 tane çocuk vardır bizim okulda. Çocuklarını okula gönderirler, okusun da isterler ama çoğu için bu istekten öteye gitmez. Okul ayrı bir yaşamdır. Çocuk okulda öğrendiğini evde veya çevrede yaşayamaz. Verdiğimiz eğitimin sürekliliği yoktur bu yüzden. Örneğin; bugün arkadaşına okul dışında küfürlü bir söz söyleyen çocuğuma “nereden öğreniyorsun bunları?” diye kızmaya başladım, çocuk da ağlamaya başladı. Evde babasının sürekli küfür ettiğini söyledi. Varoşlarda siz öğretirsiniz, aile unutturur. Bütün aileler böyle olmamakla birlikte maalesef çoğu böyledir. Aileye karşı kürek çekerek eğitim vermeye çalışırsınız. Bütün gayretiniz aileleri de bilgilendirmek olur.

Son birkaç yıldır bir de yurtlar çıktı ortaya. Kız öğrencilerin çoğu lise yerine yatılı İmam Hatip Liselerine, erkek öğrenciler ise 6. sınıftan itibaren yatılı yurtlara veriliyorlar. Orada hem dini eğitim alıp, hem de ağabeyler tarafından ders çalıştırıyorlar. Ergenlik çağındaki çocuğu ile baş edemeyen, onlara evde derslerinde yardımcı olamayan, normal dershane ücretlerini karşılayamayan velilerin çocukları genelde yurtlarda kalıyorlar. Dini eğitim alması, namaz kılması da onlara göre birer artı puan. Çünkü anne-babaların hepsi dindar insanlar. O yaşta çocuğun aile içinde büyümesi gerektiğini anlatsanız bile, sorumluluğu başkasına vermek kolay geldiği için sizi dinlemiyorlar.

Devam edecek...

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..