Vay be... ne milletmiş ama!

Bu ne iştir Allah aşkına?

Vatandaş farkında değil... propagandanın beyazı, grisi, karası... velhasılı her türlüsü üzerinden geçiyor ama hayret hala ayakta!

Bu işi planlayanlar işi gerçekten sıkı tutuyor olmalı... ve uzun zamandan beridir de yapıyorlar. Neticeyi alabilirler ise ki ne zaman alırlar bilemek zor... Allah'tan bütün şartlar ve imkanlar millet adına işliyor da herhalde bu işleri kurgulayanlar apışıp kalıyorlar.

AKP hükümetini hakikaten takdir etmek lazım!

Dış dünyaya bakalım. Elbette dış dünyada kardeş ve mazlumlar dışında Türkiye'nin güçlenmesini, uluslararası mecralarda söz sahibi olanlar ister mi... istemez. Kim istemez konusu yabancı basın takip edilerek pekala görülebilir. Belki eskiye nazaran bir farkla... eskiden alaycı görülen değerlendirmeler artık biraz da çekingenlik ve ihtiyatla yapılıyor. Tabii göstere göstere yapanlar da eksik değil.

Fakat kendi hanemize bakar mısınız?

Yanlışları, eksikleri, hak hukuk ne var dne yok ortaya koyup yelkenleri indirseniz de AKP'ye cephe almış kim varsa ikna edemiyorsunuz. Yurtdışında yaşamayıp senede birkaç defa gelip her seferinde değişiklikleri görmesek herhalde bu kadar propagandadan sonra biz de bakar körler topluluğuna dahil olacaktık... Ama ne porpaganda!

Bazı siyasi parti ve müntesiplerini bir miktar anlarız da... daha birkaç sene öncesinin ahlak fedailerinin bugün çocukları bile utandıracak kelime ve hareketlerle hükümet mensupları ve başta Cumhurbaşkanı'na isnat ettikleri iddialar... hakaretler... anlayabilmek gerçekten zor.

Mümkün mü ayıp ettik... bu bir tiyatroydu geçti demeleri bir gün? Yolun başında yanlışlığı anlayıp çıkabilen akl-ı selimler hakikati haykırıyor da hayret hürriyeti pahasına günlük ve gerçek hayattan koparılan zavalllılar ihanetlerini ölümüne devam ettiriyor!

Şaşılacak iştir ki diktatörlükle suçlanan bir cumhurbaşkanının devletinde, AKP'nin polisi veya savcıları yine kendi devletinin başkanına, hükümetine ve bakanları veya her ne ise yetkililerine hakaret eden... mesnetsiz iddia ve akıl dışı suçlamalar yönelten insanlara ses çıkarmıyor?!

İsteyen istediği gibi yazıp çizip basının susturulduğunu, özgürlüklerin kısıtlandığını, şu bu hukuksuzluğun yapıldığını söyleyebiliyor! Avrupa'dan şurdan burdan mukayseler ile pervasız yalan söyleyebiliyor... vatandaş bilmiyor herhalde... hakikaten de bilmiyor olabilir mi? Yoksa umurunda mı değil?

Son iç güvenlik kanunu tartışmaları ve ardından Şah Mat Operasyonu ile rezillik zirve yaptı dense yeridir. Bilen biliyor da Avrupa'yı pek seven muhalefet nedense teklif edilen kanunun muadillerinin o ülkelerde daha da sıkısının yürürlükte olduğunu... dünyanın süper güçlerini oynayan ülkelerin kendi vatandaşlarından birkaçını bile vandalların elinden kurtaramaz iken dünün battal devleti 60-70 kişilik konsolosluk görevlisini sabırla üzerine ilmik ilmik işlediği planlarla... etrafı sarılmış tam da vahşi bir savaş ortamının ortasında kalmış askerini çatışmaya girmeden ve kayıp vermeden emanetleri de alıp beraberinde bir gece yarısı alıp gelmesinin ne demek olduğunu bilmez... bilmek istemez görünüyor.

Kahramanlık adına savaşa girsek ve arkasından ABD, AB ve karşısında Suriye, İran ve Rusya olan gözü dönmüş kanunsuzlar ordusu ile çarpışsak herhalde daha iyi olurdu? Kaç yıldır kurt kapanına sokulmak istenen memleketim... çok mu zor anlamak...

Ama evet... işin ucu Türk milletinin defterini dürmek olunca adamın niyeti... ne pahasına olursa olsun.... dün anormal görünen birçok hareketi bugün bunca yıldır sürdürülen gizli ve açık algı operasyonundan sonra normal olabiliyor...

Ve aklını henüz peynir ekmekle yememiş olanlar  'Vay be... ne dirayet...ne cesaret!' diyebiliyor. Ve hayret... etrafımızda dünyalar yıkılırken... sırtımızda 2-3 milyon mülteci ve ayaklarımıza atılan onca çelmeye rağmen... hala ayaktayız!

1700'lerden beridir... 1918 ile tavan yapan o kadar kirli oyun, kumpas ve dayılığa... kendi içimizden çıkan hain ve ihanetlere rağmen... hala ayaktayız!

'Vay be... ne memleketmiş ne milletmiş ama!' demekten kendimizi alamıyoruz.