Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '11

 
Kategori
Deneme
 

Ve hep sağanak yağmurlar düşündüm seni

Ve hep sağanak yağmurlar düşündüm seni
 

*


Biraz önce çalışmayı bitirdim, pencereden bakıyorum. Bütün gece birkaç dizenin üstünde dolandım durdum. Sonuçta şiire benzedi mi bilmiyorum. Gelecekte notlarımı karıştırırken belki yine karşılaşacağız. Dizeler dinlenmiş ya da eskimiş olacak; o zaman yazdıklarımın neye benzediğine karar verebilirim. Belki de bir daha anımsamayacağım yazdıklarımı; hatalı üretimin hurdaya atılması gibi diğer ölü şiirlerin yanına gidecek. Bu gece yazdıklarım kendini bana tekrar hatırlatmalı. Yaşamak istiyorlarsa gelip gelip belleğimi yoklamalılar! Onlara hayat verecek olan benim! Ne diyordu şarkı “Ben sizin babanızın; ben ne dersem o olur.” Burada iş babalığı da geçmiş tanrısallığa gidiyor. 

Pencereden bakıyorum; sabah henüz taze, sokak sakin. Eskiden bu sokak Arnavut kaldırımı döşeliydi. Sonra taşların üstüne asfalt döktüler. Daha önce bu sokakta yürüyenlerin ayak izleri silinip gitti. Aslında yollar toprak olmalı, ayak izleri kalmalı mıydı? Yaşamak çok mu ağırlaşırdı öyle olunca. İnsan gidince anılarını da götürmeli miydi? “Şimdi bir iz görsem toprak yolda/ yağmurla yazılmış/Dönüp Kaçkar Dağları’na bakıyorum.” Vedalaşmanın çok farklı çeşitleri var. Dönüp bir kez daha bakmak en unutulmazıdır sanırım. Hatırlamak acı veriyor bana, bu sabah bunlarla uğraşmamalıyım. 

Yaşlı bir adam pencerenin önünden geçiyor, zorlukla yürüdüğü belli, iki adımda bir durup soluklanıyor. Bastonla daha rahat yürüyebilirdi aslında ama bu iş öyle değil. O duyguyu kabullenmemiş belli ki. Direne bildiği yere kadar böyle yürüyecek. Zamana tutunmak böyle bir şey olmalı. Gözlerim onunla birlikte yürüyor, bir adım, bir adım daha … Karşı taraftan küçük bir kız koşarak adamın yanından geçti. Örgülü saçları sarkaç gibi sallana sallana köşeden döndü. Okula geç kalmış sanırım. Belki çok sonraları şimdi gördüklerim aklıma gelecek; ihtiyar gideceği yere varabildi mi, kız dersine yetişebildi mi, diye düşüneceğim. 

Şiirin son iki dizesi şimdiden çarpmaya başladı bana “ Belki bir sabah uyanıp ben de/ başka bir zamandan başlarım.” İnce, ıslak ve yapışkan bir duygu sarıyor beni. Hüzünlü şeyler aynı zamanda ümitli de olabilir mi? Cevabını bilmediğim çok soru sordum kendime bu gece, yordu beni. 

 

 

 

 
Toplam blog
: 23
: 703
Kayıt tarihi
: 03.07.10
 
 

Eski adıyla İ.İ.T.İ.A, yeni adıyla Marmara Üniversitesi İşletme mezunuyum. Çeşitli ulusal dergile..