Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '16

 
Kategori
Deneme
 

Ve sahne!

Ve sahne!
 

Montaigne'nin o sözünü bilirsiniz değil mi?
" Bir insanda, insanlığın tüm halleri vardır " der. 
Çok doğru! 
 
Hepimiz en önce kendimizden bilmiyor muyuz ne tuhaf, ne karmaşık varlıklar olduğumuzu? 
Zaaflarımız, tutkularımız, hırslarımız, gücümüz, acizliğimiz, sevgilerimiz, nefretlerimiz, hayallerimiz, amellerimizle bazen insan, bazen melek, bazen de şeytan oluruz biz. 
 
Herhalde insan, insanı tanıdıktan sonra bütün bu hallerine ayna tutan bir oyun oynamak istemiş ve adına da "tiyatro " demiş.
En özlü tanımı da budur tiyatronun : " İnsanı, insana, insanla anlatma sanatı" 
 
Sinemayı da çok severim ama tiyatro başka! 
Salona girdiğimde soluduğum o hava heyecanlandırır beni. 
Sahne karşınızdadır. Dekor, ışık, ses, oyuncular hepsi bir kaç metre önünüzdedir.
Işıklar kapanıp, perde açılınca oyun; izleyicisini alır, başka bir zamana, başka bir mekana, başka bir hayata götürür. 
İzlerken düşünür, benzetir, yorumlarsınız.
Bazen sizi size anlatır, bazen yaşadığımız toplumu, içinde bulunduğunuz dünyayı...
Bazen bugünü, bazen çağlar öncesini...
Sorgulatır, cevaplar buldurur, fark ettirir, uyandırır.
Bazen eğlendirerek, bazen hüzünlendirerek ama mutlaka düşündürerek...
 
Bugün Dünya Tiyatrolar Günü!
Dünyada ve ülkemizde bu sanata ömür vermiş, yazarların, oyuncuların ve emekçilerin günü kutlu olsun! 
Yaptıkları ne güzel bir iş, bıraktıkları ne hoş bir izdir.
Kendi ülkemizde ömrünü bu işe adamış Muhsin Ertuğrul'u,ilk kadın oyuncu Afife Jale'yi, Bedia Muvahit'i ve daha nicelerini saygı ve rahmetle anıyor, yaşayanlara uzun ömür diliyorum. 
 
Onlar " sanatçı"...
 
Rollerini ezberliyor, saatlerce prova yapıyor, çalışıyor ve sonunda sahneye izleyicilerin önünde en iyi performanslarını sergilemeye çıkıyorlar.
 
Biz de, birer " Oyuncu" yuz aslında. 
 
Hayat sahnesinde, kendisine verilen rolü oynayan...
Tamamen doğaçlama oynuyoruz bir de! Tekst yok,prova yok, replik yok, suflör yok!
Nasıl her oyunda perdeler açılıp kapanıyorsa, hayat sahnesinin perdeleri de her gece kapanır ve her sabah güneşin ilk ışıklarıyla açılır.
 
Ve " yönetmen" fısıldar bize:
"Hadi bakalım, bugün de sahnedesin. Çık ve oyna! 
Dün kötü oynamış, rolünü unutmuş, ezberini bozmuş olsan da aldırma...
Oyun devam ediyor ve sen hâlâ içindesin. " 
 
Her gün, bize sunulmuş yeni bir performans şansıdır aslında.
 
Aynı tiyatrodaki gibi bazı gün dram bazı gün komedi düşer payımıza.
 
Başrolü kapayım derken bir de bakarız figuran olmuşuz. 
 
Dekor değişir, kostüm değişir,makyaj değişir, rol arkadaşlarımız değişir. 
 
Bir gün spotun altında olmaktan hoşlanırız.
 
Diğer gün gölgelere sığınırız. 
 
Kimi zaman hep sahnede olmak isteriz.
 
Kimi zaman da kulise kaçmak isteriz.
 
Velhasıl zordur bu sahnede işimiz. 
 
Aslında tek perdelik oyundur ama süresini biz bilmeyiz. 
 
Bazen ne rolümüzü ne de hikayeyi tam anlamadan, bir bakarız ki oyunun sonuna gelmişiz.
Tıpkı bir temsil izlemiş gibi bu sefer kendimizi sorgular, fark eder, uyanırız! 
 
Ne de güzel anlatır Halim Şefik Güzelson...Kapanış da onun dizeleriyle olsun.
 
Dünyaya bu gelişimi saymayın.
Bu bir prova!
Bir de öbür gelişimde görün beni
Ayakta alkışlayacaksınız ! 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..