Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Velev ki İbişim…

Velev ki İbişim…
 

Şöyle bir yanım var: Diyelim yanımda bir adam koşuyor, hemen özeniyorum ona ve koşmaya başlıyorum:)


İki gece önce, 21.00 suları.

Bir yanımda babam, elimde “Senyor Borges” ile monjede oturuyoruz.

Babam yine, her zamanki gibi çalışıyor, arada benimle laflıyor, birkaç fikir atıyor ortaya, bense suçlu suçlu oturuyorum. Suçum belli: kilo almak. Çünkü o, nefret ediyor kilo almamdan, kalınlaşmamdan, tipimin bozulmasından. Ben de öyle! Ama o çok inatçı, ısrarlı, sivri dilli ve tabii ki benden daha zeki!.. Yani ağız dalaşına girmek isteyenler için biraz sakıncalı bir adam. O kadar ağırdan ve küt küt söyler ki sözünü, “gidelim buralardan” diye yırtınabilirsin, tabii sessiz sessiz…

Birkaç cümle ediyor.

Bende ses yok.

Yine zorluyor.

Tık yok.

Biliyorum, suçluyum.

Çünkü bu yaz yine çikolata fondü peşindeydim.

Ve yine Antep fıstığını sahilde bol bol tırtıkladım. Avuç avuç desem daha doğru olur!

İkea köftesini gidip yemekle kalmadım, kutu kutu eve de aldım, patatesle birleştirdim, o da yetmedi barbekü sosuna buladım.

Kahve Dünyası’nda çeşit çeşit dondurma, fondü, çikolata kemirmelerinde bulundum, sıklıkla Algida Frigola hüplettim ve Chicken Last Stop’ta bol soslu her bir şeyi denedim.

Bu arada, en sevdiğim Fish&Chipscileri, köftecileri, Kazancılar’ın kebapları ve KFC kovalarının da unutmamak lazım…

Evet, bu garip insan evladı, yedikçe yedi, çoştu bu yaz ve canı her bir şey istedi. Çünkü sevmediği bir yemek yok. Enginar da sever, kereviz de. (Enginar deyince Hacı Abdullah derim ve saygıda kusur etmem!) Yani hiç problem çıkarmam, “Onu da yemem, bunu da yemem” diye. Her bir şeye “tabii ki, uyarım” derim. Ki bu sene içki konusunda da bir devrim yaptım ve çok sevdiğim iki yazı üstadı şahsiyetle birer kadehcik olsa da bir şeyler içme, alışma ve buluşma tanışıklığım, öğlen öğlen baş dönmelerim bile oldu!

Büyüdüm mü iyiden iyiye, nedir?

Ama dün sabah bütünnn bu zevk-i sefa durumlarıma noktamı koydum! Da da na nanammmm!

Üç litre su içtim, kepek ekmeği ve salata yedim veeee 6 km yürüdüm!

Yürüdüm diyorum, hiç durmamaya özen göstererek ve tabii ki büyük bir ciddiyetle.

Yürüdükçe açıldım. Açıldıkça koştum sahilden sahilden. Gözlerim pek iyi görmez, nasıl bir yere düşmedim anlayamadım. Suadiye-Caddebostan-Fenerbahçe hattı, daha da bir güzel gözüktü gözcağazlarıma!

Pek bir mutluyum şimdi. Elimde su şişem, Grisini paketimle, yeni aldığım, geçen sezonluk bütün elbiselere gireceğim güne kadar ant içtim!

Var mı bana yan, güzel restoranlardan bakan, yok tabii!

He heyttt, deplasman tadında anayurdumdaki zerzop bir insan evladıyım artık.

Ama sağlık da önemli, ey güzel günlükseven.

Bacak kalınlığı da önemli, beyin kalınlığı gibi. Tabii ters orantıyı düşünerekten!

Elim kolum kitap, dergi olsa da, artık yürümek ve koşmak benim vazgeçilmezim olacak, eskisi gibi!

Bir escik: Şöyle bir yanım var benim. Diyelim yanımda bir adam koşuyor, ya da bir kadın. Hemen özeniyorum ona ve o an, o saniye bende koşmaya başlıyorum.

Deli miyim, divane miyim, sormak isterim!

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..