Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Viyana'da "Figaro'nun düğünü"

Viyana'da  "Figaro'nun düğünü"
 

Viyana, gördüğüm yabancı şehirler arasında beni en çok etkileyenlerden bir tanesi. Sokaklarından tarih ve kültür akan, sakin ve telaşsız, zarif ve şık insanların yaşadığı, sanki biraz da kırılgan bir yer.

Genellikle atlamadığım gibi, burada da müze ve resim sergilerini gezecek olmanın yanında, operaya gidecek olmam beni çok heyecanlandırıyor. Viyana’nın ünlü opera binasında izleyeceğim: Mozart’ın ”Figaro’nun Düğünü” nü.

Yabancı bir yeri tanımanın en kolay yolu ( hiçbir ön araştırma yapmadıysanız ve benim gibi turlar tercihiniz değilse ), otel lobisindeki broşürlerden ve haritalardan hemen çantaya koymaktır. Avrupa şehirlerini keşfetmek hiç de zor değil zaten, biraz yabancı dil bilgisiyle, şehrin merkezine hemen ulaşıp, buradan yönleniverirsiniz.

Biraz araştırmadan sonra, sanat müzesindeki Egon Schiele resim sergisi, otobüs ile kısa şehir turu, Mozart’ın evini görmek, tipik bir Viyana kafesinde zaman geçirmek, ilk yapılması gerekenler listemize giriyor.

İlk gün otobüs turu yapmak, en akıllı seçenektir. Şehri genel olarak görüp, ertesi gün ilginizi çekecek yerlere zoom yapma şansı vardır.

Viyana şehir merkezinde, tam köşeye yerleşmiş opera binası heybetiyle selamlıyor herkesi. Devamında Kärntner Strasse en işlek cadde, tarihi binaların altında şık ve pahalı markaların yer aldığı dükkanlar, cafeler. İnciklı , cıncıklı çikolata dükkanları, enfes tatlılar, el emeği hediyelik eşya satanlar. Bıkmadan seyrediyorum. İnce çoraplı ve topuklu pabuçlu, etek giymiş narin kadınlar sokaklarda yürürken ne kadar konforlular ( kaldırımlarda bir taşa basma ve ıslanma ihtimalleri yok, yağmur da yağsa, her yer kuru gibi). Binaların çoğu tarihi ve tüm eski Avrupa gibi özenle korunmuş, neredeyse yeni bina yok gibi görünüyor. Bunun nedeni yeni binaların eskilerle uyumlu şekilde yapılma şartının olması.

Burada okuduğum bir yazıdan kahvenin Viyana’ya Osmanlı’lar tarafından tanıtıldığını öğreniyorum ve hayretle düşünüyorum. Bizden aldıkları kahve kültüründe çeşit çeşit yol kat etmişler, biz ise tek çeşitle yerimizde saymıştık. Kahvenin yanında çok sevdiğim “apple strudel” yemeği ihmal etmiyorum, ama akşam da Mr. Shaller’in evine yemeğe davetliyiz.

Bulunduğunuz şehrin yaşayanları tarafından yemeğe davet edilmek, büyük bir şanstır. Böylece yaşam ve yemek kültürlerini birinci elden gözlersiniz. Kısa bir yoldan sonra, şehrin biraz dışında bahçe içinde bir villaya varıyoruz. Pek de mütevazi sayılamayacak, zevkle dekore edilmiş. Hemen dikkatimi çeken pencereler yerden tavana ve hiç perde kullanılmamış. Ev sahibesinin yaptığı resimler duvarlarda yerini almış, deniz ürünleri ve nefis viyana şarabı eşliğinde büyülü bir akşam yemeği, unutulmayacak kareler olarak anılarımda yerini alıyor.

Yemekte iken çocukları da bize hoş geldiniz diyor, katılıyor, sonra kibarca odasına çekiliyor. Bu terbiyeyi ilk orada gördüm.

Ertesi gün akşam, Figaro’nun Düğünü ‘nü izlemek üzere Mr Shaller’in davetlisi olarak buluşuyoruz. Bu kadarını beklemiyordum, çünkü locadan izliyoruz operayı! Opera binasının iç görselliği, muhteşem sesler, muhteşem bir performans, ev sahiplerine çok teşekkür ediyoruz bu incelik için.

“Viyana opera house”’da opera izlemek, çok heyecan verici ve unutulmaz bir anım oldu, Egon Schiele ‘nin resimleri ile tanışmak da aynı derecede haz verdi. Ressam 28 yıllık kısa ömründe portreler, insan ve kadın figürleri üzerine çok verimli eserler üretmiş. (*)

(*)1995 Viyana seyahatimden kısa notlar

(**)http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/detay.aspx?categoryID=6&galleryID=1209&picID=14697&dp=5 adresinde Egon Schiele resimleri görülebilir.

 
Toplam blog
: 144
: 1429
Kayıt tarihi
: 12.09.07
 
 

ODTÜ İşletme mezunuyum, felsefe bölümünde master eğitimi aldım, uzun yıllar bankacılık ve finansm..