Vogue Türkiye Üzerine

Vogue'un Türkiye'ye gelişini blogda ilk duyuran bendim ve üzerinden tam bir yıl geçti. Bir yıl boyunca ilgi görmeyen yazımı son 1 ayda ek olarak 1500'den fazla kişi okudu, sayfam bir anda patladı. Ekiple birebir tanıştım ve de artık yorumlarımı daha derinden yapabilirim.

Öncelikle editörlerin İngiltere'den gelmesine soğuk bakmıştım ama Vogue standardını bu topraklara aktarmak için olmazsa olmaz bir durumdu. Stil editörü Ece Sükan, doğru bir seçim; ama kalıcılık da önemli tabi ki. Reklam ekibi sağlam. Doğuş Yayın Grubu zaten sağlam bir grup ve bir önceki yazımda da dediğim gibi Doğan Grubu'ndan çıkmaması ve Elle'e rakip olması çok iyi oldu. Işın Görmüş'ün biraz dudakları uçuklamış ama olabilir, yakında atlatır. Elle'i de seviyoruz:) Huysuz ve egosantrik editörleri dışında tabi ki... Genel yayın yönetmeni Seda Domaniç'i tanımam etmem, dergicilik deneyimi yok, ama göreceğiz bakalım neler yapacak.

Genel olarak derginin ilk sayısının reklam çöplüğü olmasını bekliyorduk, öyle de oldu ama sadece reklamdan ibaret değildi. Beğendiğim noktalar Türkiye'den izler barındıran, Türkiye'nin Vogue'u olması. Bir moda ikonu olarak Zeki Müren'e geniş yer ayrılması inanılmaz karizmatik olmuş. Eski kaliteli mankenlerimizi Deniz Pulaş, Merve İldeniz ve Begüm Özbek'li çekimler müthiş. Ve de geçmişe harika bir saygı duruşu. Mankenlik nedir hatırlamak isteyenler için güzel bir çekim. Vogue'a daha önce konu olmuş Türkiye çekimleride çok ama çok hoşuma gitti. Türkiye'nin aslında hep Vogue'da yer aldığını gösteren fotoğraflar etkileyici.

Burdan Vogue Türkiye'ye önerim: Bu toprakların Vogue'u olması çok önemli. Ben burda British, American veya French Vogue görmek istemiyorum, Ortadoğu'dan da izler taşıyan bir Vogue görmek istiyorum. Türk tasarımcılar, Lübnan'lı modacılar, İran'lı tasarımcılar gibi örneğin. Mistik bir Vogue olmalı!

Türkiye yolculuğunda bol şans sana Vogue!

Not: Kapak olmamış.