Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

Wall E: İnsanlaşmış robotun insanlaşmamış, içe dokunan aşk hikayesi

Wall E: İnsanlaşmış robotun insanlaşmamış, içe dokunan aşk hikayesi
 

Günümüzden 700 yıl sonrası... Dünya radyasyonla, çöplerle, bilimum çevre felaketleriyle mahvolmuştur.

İnsanlar (Tabii yalnızca insanlığı yok edip kurtarma hakkının günümüzdeki tek haizi Amerikalılar) artık uzak gezegenlerde, uzayın derinliklerinde kolonicilik işiyle uğraşmakta, berbat edilmiş bir dünyayı temizlemesi için geride çöpçü robotlar bıraktıktan sonra geçici bir süre için uzayda yaşamaya çalışmaktadırlar.

İnsanlar bencil ve istisnasız şişmandır artık. Yürümeyi, koşmayı, dokunmayı, elbette sağlıklı beslenmeyi çoktan unutmuşlardır. İnsana ait en temel, en sıcak duygular tüketim düzeninin yıkımına uğrayarak eriyip gitmiştir.

İnsanlar böyleyken, dünyada, 700 yıl boyunca aynı işi yapmaya programlanmış bir çöpçü robot ise onların gittiği yönün tersine "insanlamıştır."

Film önce bir aşk hikayesi.

İnsanlaşan çöpçü robot Wall E ile dünyayı kontrole gönderilen beyaz, yuvarlak hatlı bir robotun.

Hem de öyle bir aşk hikayesi ki tanışmanın ilk anlarından itibaren aşk dair duyguları değme romantik filmlerin yanına yaklaşamayacağı bir yoğunlukta hissediyor.

Wall E nin Eva'yı aramak için verdiği çaba, ilk kez elini tutmak için gösterdiği gayret, ona kendini beğendirmek için yaptıkları, insanlarının taşlaştığı bir evren portresiyle birleşince bir kat daha hayranlık uyandırıyor.

İzleyenler arasında pek çok ağlayan olduğunu söylemeliyim.

*
-Filmi izleyecekler okumasın-

Özellikle Eva'nın kırılıp dökülmüş aşkı Wall E'nin parçalarını değiştirdikten sonra Wall E onu hatırlamayınca robotun başka bir şeye dönüştüğünü, benliğini yitirdiğini sanıyoruz. Bu analrda göz yaşlarını tutmak gerçekten zor.

Robot tekrar "Eva" dediğindeki rahatlama ise müthiş.

*

Wall E ne daha fazla çocuk daha kolay ve daha çok gülsün diye çekilmiş sulu animasyonlardan (hatta kimi Pixar işi), ne de duygu sömürüsüne dayalı, çocukların ağlayacakları sahnelerin birer birer belirlenip ağlak diyaloglar ve müzikler vasıtasıyla projenin hayata geçirildiği diğerlerinden. Diyaloğu az, iması bol, film dilediği duyguları bunlara karşın yaşatıyor. Filmde doğru dürüst diyalog yok diyenlere de yönetmen şu cevabı veriyor:


“Eğer filmde diyalog yok derseniz tamamen yanılırsınız. İlk saniyesinden itibaren diyalog var filmde. Biz filmdeki karakterlerin nasıl konuştuğuna ve iletişim kurduğuna odaklandık. O ‘kutu’ filmin başından itibaren konuşuyor, bir şeyleri çözmeye - anlamaya çalışıyor ve gerçekten duyguları olduğunu görüyoruz. Fakat tüm bunları insan dilinde yapsaydı gerçekliğini yitirirdi.”

Gerçekçiliğini yitirmemiş; mümkün olursa izleyin.

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..