Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Yahya Kemal, 'Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...'

Yahya Kemal, 'Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...'
 

Şair, yazar, diplomat, Urfa Milletvekili Yahya Kemal BEYATLI (1884-1958)


İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar’ sözünü bize miras olarak bırakan Yahya Kemal Beyatlı elli dört yıl önce 1958’de iki Kasım günü ebediyete göçmüş. Onun Deniz Türküsü adlı şiirinin son dörtlüğünde yazmış olduğuna göre:

‘Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,

Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,

Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!...

İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.’

1960'larda Orta Okulda Türkçe ve Lisede okutulan Türk Edebiyatı kitaplarından öğrendiğime göre Yahya Kemal en büyük şairlerimizdendir. Ne yazık ki O’nun ölüm yıldönümü nedeni ile hiç bir resmi etkinlik yapılmamış olması karşısında ne kadar dertlensek azdır. Atalarımızın demiş olduğu gibi ‘sen ölmeye gör!’

Yazar Yılmaz Karakoyunlu, 'O’nun ismi geçtiğinde titriyorum'

O’nun ölüm yıldönümü nedeni ile Balıkesir'de düzenlenen toplatıda konuşan Devlet eski bakanlarından Yılmaz Karakoyunlu, Yahya Kemal'le 1953 yılında İstanbul'un fethinin 500. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen şiir yarışmasında birinci olmasının ardından Yahya Kemal Beyatlı ile tanıştığını dile getirmiş. Romancı ve şair Karakoyulu orada yaptığı konuşmasında, ‘Hâlâ O’nun ismi geçtiğinde titriyorum. Hakikaten çok müstesna bir şairimiz ve fikir adamımız. Bana göre Yahya Kemal Beyatlı'nın düz yazısı, şiirinden de muhteşemdir’ açıklaması yüreğime su serpmiştir.

Prof. Dr. Fatih Andı, 'Onu sadece şiirlere sıkıştırmak büyük bir hatadır'

Toplantıda söz alan Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Andı'nın Yahya Kemal için, ‘Tesiri bugüne kadar gelmiş, cumhuriyet dönemi şiirini adeta inşa etmiş bir şahsiyet. Onu sadece şiirlere sıkıştırmak büyük bir hata olur. Şiiri kadar önemli, düz yazı külliyatı var. Yazılı eserleri kadar, devrenin aydınlarını etkilemiş sohbeti var. Yahya Kemal, aynı zamanda bir sohbet adamı. Bilgiyi ve yorumu sohbetle aktaran bir şahsiyet’ değerlendirmesi de yabana atılamayaca kadar önemlidir bence. Eğer  Yahya Kemal Beyatlı'nın ölüm yıldönümü için O'na yaraşır bir biçimde hiç bir şey yapmadılar ise Milli Eğitim Bakanı ile Kültür ve Turizm Bakanı'nın kulakları çınlasın, emi...

Yahya Kemal Osmanlı Devletinin çöküşü ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun tanıklarındandır

Yahya Kemal Beyatlı Üsküp Belediye Başkanı İbrahim Naci Bey ile ünlü divan şairi Leskofçalı Galip’in yeğeni Nakiye Hanım'ın oğlu olarak 2 Aralık 1884 Salı günü o yıllarda Osmanlı egemenliğinde bulunan Üsküp’te doğar.

Pek çok türkü gibi;

'Bulut gelir pare pare
Dördü aktır, dördü kare
Sen açtın sineme yare
Yağmur... Yağmur
 
Esme bre deli rüzigar
Yarim yoldadır’ türküsü ile;
 
'Şu Vardar'ın suyuna bak
Hayırsızın huyuna bak
Ben Vardar'ı geçemedim
Güzelimi seçemedim
 
Vardar gelir çırpınarak
Güzel geçer salınarak' türküsünün yankılandığı Üsküp o yıllarda Osmanlı Devletinin egemenliği altındadır. Genç Yahya Kemal ailesi ile birlikte 1897’de Balkanların en büyük kenti Selanik’e göçer. 1902’de tek başına İstanbul’da bir lisede okumaya gelen şairimiz Paris’teki dokuz yıllık süre boyunca Fransızcasını geliştirir ve Sorbonne Üniversitesi'nde Siyaset Bilim okur.

Başta Sultan 2. Abdülhamid'in mutlakiyetçi baskıları olmak üzere değişik nedenlerden dolayı Paris'te bulunan Ahmet Rıza, Sami Paşazade Sezai, Mustafa Fazıl Paşa, Prens Sabahattin, Abdullah Cevdet, Abdülhak Şinasi Hisar gibi önde gelen Jön Türkler olarak bildiğimiz düşünürler ve yazarlarla tanıştı. Kaynaklar bize O'nu yazar, şair, siyasetçi, diplomat, Urfa Milletvekili ve Lozan Anlaşması Murahhas Heyeti üyesi olarak tanıtıyor. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra Beyatlı soy adını alan Yahya Kemal 2 Kasım 1958 Pazar günü aramızdan ayrılır. 

(73) yıllık ömrü boyunca önce parçalanma aşamasındaki Osmanlı Devleti’nin sonra da genç Türkiye Cumhuriyeti’nin değişik içerikli sorunlarını yakından görür. Onun bu süreçteki etkilenmeleri ile tepkilerini yazmış olduğu makaleleri ile tarih bilinci içerikli pek çok şiirinde karşımıza çıkar. Türk edebiyatındaki bir değerlendirmeye göre Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Ahmet Haşim ile birlikte Dört Aruzcular olarak adlandırılan şairlerden biridir.  

Açık Deniz şiirinde O’nun çocukluğundan ve Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki Avrupa kaynaklı çöküşünden izler buluruz:

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
 
Kalbimde vardı Byron’u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl.
 
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum akıncı cedlerimin ihtirâsını.
 
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu,
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
 
Maplûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü’yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
...
Garbın ucunda, son kıyıdan en gürültülü
Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü.
 
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri.
 
Keskin bir ürperişle kımıldandı anbean
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.

Yahya Kemal, 'Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...'

Az da olsa edebiyata gönül vermiş bir kişi olarak Yahya Kemal’in şiirlerini severim. Onun yüksek sesli coşkulu anlatımı içindeki hatırlatmalar ile yer yer beliriveren ‘sembolik’ vurgular sanat değeri yüksek bir şiirle karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Düz yazılarında okuduğum karşılaştırmalı tarih, kültür ve Batı kültürü kaynaklı temellendirmeler de ayrıca övgüye değerdir.

Çocukluğumda O’nun Akıncı şiirinin:

‘Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik;

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle…’ beyitlerini bağıra çağıra söylerdik tozlu yollarda.

Yahya Kemal BEYATLI'nın Akıncı adlı şiiri artık ders kitapları içerinde yok! Çünkü bütün Batı Dünyasının 'topyakûn teslimiyet' içerikli  çok yönlü Küreselleşme yaklaşımları gereğince 'tarih bilincimiz' de silinmek isteniyor belleklerimizden.

Bugün bizim bu bilincimizi silemeyecek olanlar ne yazık ki gençlerimiz üzerinde oynamakta oldukları nice beyin yıkama yaklaşımları ile onlardaki edebiyat bilgisini de tarih bilgisini de silip atmak gibi 'sinsi ve derin bir siyaset' uygulamaktadırlar. Çünkü 'ateş çemberine' büyük bir aşk ile dahil olunmaya can atılan AB ile AP gibi Avrupa kökenli örgütler Tarih Bilinci ile dopdolu bir Türk Gençliği ister mi hiç?

Elli dört yıl önce aramızdan ayrılarak ebediyete göçen Büyük Şairimiz ve Mütefekkirimiz Yahya Kemal BEYATLI bakınız Söğütlü Osman Bey'in torunları atalarımızın Balkanlar'daki Fetih yıllarını nasıl anlatıyor:

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik;

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle…

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan.

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.

Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla…

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de

Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde!

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

Yahya Kemal eserlerinde tarih bilincini pekiştirici yoğun bir çaba içindedir

Bilindiği gibi Yahya Kemal Beyatlı yaşarken şiirlerini değişik gazete ve dergilerde yayınlamış olsa da onları bir türlü kitaplaştıramamıştır. Ölümünden sonra kurulan Yahya Kemal Enstitüsü'nce 1961’de yayınlanan Kendi Gök Kubbemiz adlı şiir kitabı içerisinde dördüncü sırada yayınlanmıştır. Yahya Kemal bugün ‘ulusal kimlik’ olarak nitelediğimiz ögeleri içeren ‘millî kimlik’ konusundaki çabalarını öncelikle şiirlerinde görürüz. Onun bu konudaki görüşlerinin büyük bir bölümünü ise Mili Mücadele konusundaki günlük gazete yazılarının bulunduğu Eğil Dağlar adlı eseri ile Tarih Muhasebeleri adlı eserinde buluruz. Bir bütün olarak düşünüldüğünde Yahya Kemal, tarih bilinci ile yazmış bir düşünürümüzdür. O'nun bu alandaki yaklaşımları ile bazı önemli karşılaştırmalarını ayrıca yazmakta yarar vardır diye düşünüyorum.

Gelecek yazı: 

Yahya Kemal, 'Tâ Malazgirt Ovası'ndan yürüyen Türkoğlu bu nefer miydi?'

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..