Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yalan eksik her şey değişti

Yalan eksik her şey değişti
 

Yaşantımızın her anında, bir şeyler eksik, bir şeyler yanlış gidiyor gibi geliyor.

Her şey, her şeyimiz değişti, her şey farklı olmaya başladı.

Görüntü itibariyle veya temelde, özde aynı olan her şey, birbirine benzememeye başladı.

Adı ne olursa olsun, aynı olduğunu düşündüğünüz yiyeceklerin, içeceklerin, rengi, kokusu, tadı, ebadı, birbirinden ayrıldığına, farklılaştığına rahatlıkla şahit olabilirsiniz.

Mevsimler, havalar, rüzgârlar, yağmurlar, kar, boran, tipi… hep aynı sitemlere sahne oluyor.

Kime sorarsanız sorun, hep aynı şeyleri söyleyeceklerdir. Yani her şey değişmeye, farklılaşmaya başladı. Özellikle de yaşlılar, şahit olduklarını eskiyle kıyasladıklarında pek de memnun olmadıklarını hallerinden anlayabilirseniz. Bu konuda ki söylemlerinin de zaten biri bin para.

İnsanlık, insanî değerler, insanların birbirlerine olan sevgi, saygı, hürmet, şefkat, merhamet, tükendi, bitti.

Hayatımız, yaşadıklarımız, yaşatmaya çalıştıklarımız, bilerek veya bilmeyerek es geçtiğimiz, umursamadığımız, unuttuğumuz veya unutur gibi davrandığımız o kadar çok şey var ki. Şeylerin adını vermek hayli zorlaştı. Şey demekle, sanırım tüm hayatın gerçeklerini içerisine aldığı kanaatindeyim.

Hep söyleriz, “bu işin tadı, tuzu kalmadı!” işte o bakımdan!..

Özellikle köyde yaşayanlar, kenar mahallerde ömrünü tüketenlerden hangisi o eski günlerini, o fakirlikte olsa günlerini yad etmiyor, anmıyor ve tekrar yaşamak istercesine geri dönmek istemez/istemiyor, hiç düşündünüz mü?

Çocukluğumuzda o çevremizdeki aile sıcaklığını, samimiyetini, insanların birbirlerine olan saygısını, hürmetini, efendiliğini, yardımseverliğini, birlik ve beraberlik hasretini aramıyor ki?

Artık, eşlerin birbirine, çocukların ebeveynlerine, insanların birbirine karşı saygı ve hitabetlerini mumla aranır oldu.

Ne oluyor insanlara!

Ne oluyor bizlere!

Biz, nasıl oldu da bu hallere geldik?

Nasıl oldu da bu kadar tınmaz, vurdumduymaz, zalim, gaddar, ruhsuz, oldu?

Sokak, cadde, pazar da karşılaşanlar, birbirine selam vermez oldu.

Herkes birbirine düşman gibi bakarken, yan yana geçerken, görmez oldu.

Aynı binada oturdukları halde, sabah bir selam verip, günaydın demekten, akşam karşılaştığımızda, hayırlı akşamlar komşu demekten imtina eder oldu.

Alt dairede ya da üst dairede kim/kimler oturuyor, ne/neler yapıyorlar bilemez ve merak da etmez olduk.

Bina giriş çıkışlarında, soyulan evlerin eşyaları götürülürken, merak edip soramaz, “belki taşınıyorlar” diyerek, anlaşılmaz bir ruh haline büründük, yabancılaştık, araya sıradağlar yerleştirmeye başladık.

Kimsenin, kimseden haberi yok. Eşler, çocuklar, herkes bir havada, herkes farklı teraneden çalıyor.

Büyük söz dinlenmez, “o dediğiniz eskidendi!” demeler başladı. Gelenek, görenek, aile içi sevgi, saygı, hürmet, şefkat rafa kaldırıldı. Ne olduğu anlaşılmayan popüler yabancı kültürlerin kurbanı olduk/oluyoruz, ama farkında değiliz. Her şeyi metadan ibaret görmeye başladık. “Ben doymuşsam, başkası açsa bana ne!” zihniyetiyle bir yaşam sürmeye başladık.

Evet, değiştik,  güya geliştik, güya ilerledik, güya modernleştik, medenileştik, güya ilerleyen dünyaya ayak uyduruyoruz. İnsanın “hadi oradan be!” diyesi geliyor.

Paramız yokken huzurumuz vardı.

Para çoğaldı, her yanı huzursuzluk sardı.

Eskiden sevgi, saygı, haysiyet, şeref, en büyük ardı.

Medeniyet diye bildiğin şeyler, sanma ki sana kardı.

 Resim netten laıntıdır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..