Yalancının mumu...

Kapatılan DTP’nin eski milletvekili Hatip Dicle açıkladı;

19 Ekim de “Devlet töreni” ile karşılanan PKK’lılar için AKP ve PKK arasında pazarlık ve bunun sonucu olarakta anlaşma yapılmış.

Neymiş o anlaşma?

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, dönemin DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’e, dağdan inen PKK’lıların tutuklanmayacağı sözünü vermiş. Eşbaşkanlar anlaşmışlar yani..

Açıklama şöyle:

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 15 Ekim 2009’da Ahmet Türk’e,

“Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı. Gelen PKK’lılar geldikleri gibi geçecekler. “ demiş.

Ahmet Türk yalanlamamış.

Beşir Atalay’dan henüz ses yok.

Olayı hatırlayalım.

19 Ekim 2009’da bir gurup PKK’lı Habur’dan giriş yapmışlar ve “büyük bir gövde gösterisi” ile karşılanmışlardı. Karşılayanlar arasında, devletin valisi, içişleri bakanlığı müsteşarı, devlet erkanı ve hakimler ile savcılar bulunuyordu.

AKP’nin “Kürt Açılımı” gereği yapılan pazarlıklar sonucu dağdan inmeye “ikna edilen” PKK’lılar arkalarındaki ABD, RTE ve Öcalan işbirlikteliğinin verdiği cesaretle, Habur’da kendileri için alalacele kurulan mahkemede “Biz pişman değiliz, önder Öcalan’ın talimatıyla geldik ve kendisinden mesaj getirdik.” deme cüretini göstermişlerdi.

İşte bu mahkeme için görevlendirilen hakimler ayarlanmış. Bunun sözü verilmiş Öcalan’a..

Bu zaten biliniyordu. PKK’lıların o şekilde gelişi ve Yargının (ayarlanan yargının) ayaklarına gidip, adamlar “biz pişman değiliz” dedikleri halde yinede tutuklanmamaları, o zamanda çok tepki çekmişti bu tepki günümüzde de artarak sürüyor.

Hatip Dicle’nin yaptığı malumun ilanı olmuştur. Fakat bu gerçeği, inkar edip çeşitli yalan ve kıvırmalarla su yüzüne çıkmaya çalışanların maskelerini bir kere daha düşürmesi açısından önemlidir.

Aynı zamanda bu açıklama birkaç soruna da çok net bir şekilde açıklık getirmiştir...

Bir..

“Ülkemizde yargı diktatörlüğü var, yargıya baskı yapılmıyor. Yargıya baskı var iddiasında olanlar Ergenekoncudur.” diyen bilumum ABD uşakları ağızlarının payını almış oluyorlar.

Ayarlanan hakimler yargıya baskı değil midir?.. Sorarım…

Biz bunu zaten bas bas bağırıyorduk, fakat çok açık ve güzel bir örnek olduğu için gözlerine sokuyorum bu örneği ABD uşaklarının.

Zaten Yargıya baskının bir çok örneğini özellikle son iki yılda defalarca gördük AKP hükümetinden.

Daha dün yargının ne hale getirildiğini bir örnekle yaşadık. RTE’nin yeğeni uyuşturucu ticaretinden yakalandığında, hazrete sormuşlar ne yapalım diye, o da “gereğini yapın” demiş ve tutuklamışlar... “Bırakın” deseydi de bıraksalardı bari.. Burada yargıya yapılan hakarete bakar mısınız..

Hakim “ben ağır baskı altındayım, istifa etmek istiyorum” dedi olmaz öyle şey dediler.

Sincan hakimine yapılanlar ortada,

Erzincan savcısını alenen tehdit ettiler.

Ergenekon duruşmalarında mahkeme başkanının, tahliye taleplerine sürekli karşı çıkan diğer iki hakimle arasındaki karar çelişkileri ortada..

Yargıtay Başkanı "yargıda yangın var, yargı savunmadadır" diye feryat ediyor.

Bu örnekler çoğaltılabilir. Ama bu uşaklara sorarsanız; yargı diktatörlüğü var, yargıya baskı yapılmıyor…

Türkiye’de hiçbir şey gizli kalmaz efendi,

Hele iş ABD uşaklığı ise er geç açığa çıkar.

Allah’ın sopası yok ki.

İşte böyle birisi çıkar, yapılanları açıklar ve yalancının mumu yatsıdan da önce söner.

İki..

“Hükümetimiz PKK ile pazarlık etmez, bunu söyleyenler “Vatan Hainidir.” diyenlerin yalanı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ülkemizde “Kürt Meselesi” diye öne sürülen fakat aslında PKK meselesi olan süreci bizzat ABD, RTE ve Öcalan üçlüsünün yürüttüğü anlaşılmıştır.

Üç..

Bence Genelkurmay Başkanı’nın iki gün önce “Bildiklerimizi açıklarız” sözü bu pazarlıkla ilgilidir. En azından bildiklerinin bir kısmı bu pazarlıklardır..

Daha neler ortaya çıkacak?.. Bekleyelim ve görelim..

Saygılar..

13.02.2010