Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '08

 
Kategori
Deneme
 

Yalnızlığa dikiş attım

Yalnızlığa dikiş attım
 

Sabitlik değildir yalnızlık.
Nereye gidersen git, kiminle konuşursan konuş yahut bir meşgale edin, insanlığın ortak marazisidir yalnızlık.

Cümleler, o tanıdığın sevimli dilcikler, boğazında düğümlenir; anlamlar, anlamsızlaşarak yüreğine kara bir leke gibi yapışır.

Gözlerine hazanlar iner, sesin bulanıklaşır, olduğun yerde iki büklüm kalırsın. Mevsimler, yağmurunu karıştırır, yağmurlar gözyaşlarına karışır.

Yapraklar sararır, sararan yapraklar yüzüne bulaşır. Çatır çutur kırılma hâlleri geçirirsin. Küçülürsün, küçüldükçe de sesin sessizliğe işlenir.

Her saat vuruşunda büyütürsün içindeki sessizliği. Başın dönmeye başlar, sızlanmaya, haykırmaya başlamak için can atarsın. İçini canlandıracak sözler, yüzler pusarmış kalmıştır bir kenarda.

Hayal dünyan bölük pörçük olmaya başlamıştır. Hepsinden öte, direngenliğin azalır, garip olma endişesi ile dermansız/umarsız bir yaşama kucaklama dalarsın yalnız kalınca.


Ne menem şeydir şu yalnızlık. Şairlerin korkusu- bazen de yaşama iksiri/itkesi- yazarların çoğalma sebebi.

Yalnızlık, bilerek ya da bilmeyerek çevre ile olan bağlantının-iletişim nazarında- kopması, körüklenmesidir.

Tek başınalığın çoğullanıp kök saldığı bir yalıtılmışlık, itelenmişlik histerisi…

Kimilerine göre de gepgerçek bir çaresizliktir. Kişinin kendini bağışlamazlığıdır. Az da olsa korkutur yalnızlık.


Saatlerin yadsındığı, rüyaların siyah beyaz çaldığı herkesin hiç kimse olduğu bilecensiz bir tavırdır yalnızlık.

Yeşilsiz, çiçeksiz, böceksiz, yağmursuz yalancı biraz da sahici bir hazan saltanatlığıdır.

Kilometrelerin sınırlara evrildiği, psikolojinin dağlara çalındığı, tekilci bir şiirdir yalnızlık. Kâh kalabalık içinde kâh kendi içimizde. Sığlaşan, darlaşan tercih edilmeyen bir ruh bunaltısıdır yalnızlık.

Kimilerine göre kişinin kendisini kuşatan bir icattır. Kimilerine göreyse donmuş zamanın naza çekilip tembelleştiği tek kişilik bir oyundur.

Otururken alıp başını gittiğin, yürürken korkup gölgene sığındığın, koşarken durup ağladığın bilinçli bilinçsiz bir çatışmadır yalnızlık.

Çocukların yalnızlığı; annenin şefkat dolu ellerinde dillenir.
Gençlerin yalnızlığına; ailenin, arkadaşların konuşkanlığında gem vurulur. Ki en tehlikeli yalnızlık gençlik çağındaki uyum yalnızlığıdır.


Evlenmiş çiftlerin ana-babaya olan özlem dolu sözlerin kucağıdır yalnızlık.

Bekârların tutunacak dalı kalmadığında sarılacak, ağlayacak bir arayışıdır yalnızlık.

Ya yaşlıların yalnızlığı? Onlar için, anlatmaya sözlerin yetmeyeceği, mecburiyetin rızasız işlendiği, uzun soluklu deneyimlerdir yalnızlık.


Sığınılacak bir yuvanın arandığı, sokakta kalmanın korkusu ile yaşanıldığı bugün varım yarın yokum sancısıdır yalnızlık.

Beride olup da ötelerde soluyan düşlemlerin yalnızlığı. Bu sefer buldum dediğinde kaybettiğin bir kapanışın adıdır yalnızlık. Ötelerin yakından pembe göründüğü kandırıcı bir gerçektir yalnızlık.

Kalemin deftere yetişemediği, parmakların daktilo sesinden uzak kaldığı ayların tamamıdır yalnızlık.

Şairlere ilham, şarkılara beste, filmlere konu olmuş yalnızlık. Çaresi nedir bu zaruriyetin?
Kanatimçe bir araştırma yapsalar insanı üzen çok şeyin yalnızlık bahanesi ile ilâcı da bulunacak.
Benim aklıma “Mesnevi” geliyor. Okudukça ümitleneceğimiz, gönülden yapılmış bir akarsu size doğru akacak. Bu oldukça meşakkatli olanı. Seçim sizin…

Daha kolayı da var. Acının, ezânın, korkunun, kaçışın, nefretin, fakirliğin, umutsuzluğun bir çırpıda hakkından gelecek bir güç: Aşk…


AŞK IMİŞ HER NE VAR ALEMDE

İLM BİR KIYL U KAL İMİŞ ANCAK! (FUZULİ)


Yalnızken mutluyum yapayalnızken daha da mutluyum.

 
Toplam blog
: 35
: 799
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Eğitmen ..