- Kategori
- Deneme
Yalnızlık çığlıkları
Yalnızlık ve sessiz çığlık
Yalnızlığımızın başlangıcında yaşama merhaba dedik, doğarken yalnızdık ve ağlamayı kendimiz öğrendik.
Yalnız kalmayı istemediğimiz anlarda çığlıklar atmaya başlayarak ağladık bağırdık.
Sadece büyümeye çabalıyorduk.
Biz büyüdükçe yalnızlığımız artıyordu, yalnızlığımızı gidermek için sahte oyuncaklara alışmaya başladık.
Zamanla sahte oyuncakların yerini sahte arkadaşlar ve sahte sevgiler almaya başlamıştı.
<ı>Sevmeyi ve sevmemeyi de kendimiz öğrendik.ı>
<ı>ı>
Ve yalnız kalmanın sevmekle alakalı olduğunu anlamıştık.
Sevdik, sevildik, özledik, özlendik.
Ateşler içindeyken yanmıyor denizlerde boğulmuyorduk.
Çünkü yalnız değildik, birlikteydik.
Sevgimizden çığlıklar yükseliyordu.
Çığlıklarımız da bizimle birlikte büyüyordu.
Daha sonraları yalnızlığa özlem duyabileceğim hiç aklıma gelmemişti.
Yaşadığım yılları, neden bu denli dolu ve yalnız yaşadığımı sorgulamaya başladım ve asıl sorguladığım yanımda kimin olduğuydu.
Severken, sevilirken, özlerken, özlenirken, yürek çırpınışlarında veya kuşların kanatlarında, martıların ağlamaklı çığlıklarında, gök gürültüsünden sonra yağan sicim sicim yağmurda ve sonrasında ki gökkuşağında.
Yanımda kim vardı?
Kim?
Evet....
Tek başınayız bu yaşadığımız dünyada ve yapayalnızız. Birisi veya birileriyle yaşamış da olsak, sonunda yine yalnız kalıyoruz.
Ve her zaman soruyoruz,
‘’Kim var ki yanımızda?’’
Tülin Karaman