- Kategori
- İlişkiler
Yalnızlık zor iş
Bugün metro dünkü kadar kalabalık değil. Belki de işten erken çıktım ondandır... Kalabalığa yakalanmadım bu sefer. Ama yine de ayakta gidiyorum.
Yanımdaki hintli kadının saçları ne kadar da kısa... Elinde halk kütüphanesinin kartını tutuyor. Parmakları boş... Yüzük yok. Ne yapayım gözüme ilişti parmaklarının boşluğu. Demek ki yüzük olmayınca parmaklar boş kalıyormuş.
Belki de yalnızdır... Ama tek başına değildir.
Yalnızlık ile tek başına olmak epey farklı şeyler... Şurda tek kişilik koltukta oturan kız bindiğinden beri telefonda konuşuyor... Acaba yalnız mı kalmak istemiyor?
Gözlerim bir anda kapıya yöneldi... İnanılmaz güzel bir kız bindi... Yalnız mı dememe kalmadan hemen yanımdaki çoçuğa sıcacık bir merhaba dedi... Belli ki aynı vagonda buluşmak için sözleşmişler... Kız biner binmez gözleri ile ısrarlı bir şekilde çoçuğu aradı.
Ya yeni yeni çıkıyorlar ya da sadece arkadaşlar... Öyle sevgili gibi durmuyorlar... Vücud dili anlatıyor hemen.
Yalnızlık zor iş... Herkes yalnız kalmamaya bakıyor ve yalnız kalmamalı da.
(Belki de telefon mesajlarımızı, emaillerimizi günde defalarca kontrol edişimiz boşuna değil.)
Böyle etrafı seyrederken... Yok hakikaten etrafı seyrediyordum kızları değil (ama ne yapayım... Etraf fotomodel gibi kızlar ile çevrilmişse)
Evet biraz fazlaca onlar baş rolü oynadılar yazının buraya kadar olan kısmında... Onlar vardı etrafta ben de onları anlattım size.
Gerçi amacım bunları anlatmak değil... Bugün okuduğum bir makale böyle etrafımı daha sıkı gözlememe sebep oldu.
Daha dün(13 Eylül 2007) yayınlanmış... "Genome Biology” isimli dergide... Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) Tıp Fakültesi Onkoloji bölümündeki araştırmacılar tarafından yapılmış bir çalışma.
Bana ilginç geldi sizlerle de paylaşmak istiyorum;
Çalışma sosyal çevremizin sağlığımıza nasıl etkilediği üzerine. Sürekli olarak yalnız kalan insanların gen düzeyinde bu durumdan nasıl etkilendikleri incelenmiş. 14 yüksek derecede yalnız yaşayan insana karşılık 14 düşük düzeyde yalnızlık yaşayan insanlar üzerinde çalışma yapılmış.
Lökositlerde (beyaz kan hücreleri) 22.000 (yirmi iki bin) gen analiz edilmiş. 209 adeti yalnızlık çeken insanlarda daha aktif bulunmuş. Bağışıklık sisteminin üzerinde özellikle etkili olduğu görülmüş. Bu da hastalıklara daha az dayanıklılığa sebep oluyor... Özellikle kalp ve damar hastalıkları ile bağlantılı kronik enfeksiyonlar, Alzheimer ve diğer hastalıklara yakalanma ihtimalleri artarak gelişiyor oldukları saptanmış.
Hatta yalnız insanlar daha az yaşıyora kadar varıyor sonuç.
Ben sadece çok kısa bir özet ile çalışmayı duyurmak istedim. Ama ilgilenenler için makalenin orijinal linkini de buraya yazıyorum.
Son söz YALNIZ KALMAYIN!
Link= http://genomebiology.com/2007/8/9/R189
Makale= Social regulation of gene expression in human leukocytes, Genome Biology 2007, 8:R189