Yarası olan gocunur…

“Sarıyer’in en galantor adamları makamımda ağırlıyorum. İnsanlar ciddi bir biçimde oturmuş, sohbet ediyor. Hemen hepsi ağır olda molla desinler tipinden.

Ben de samimiyete dayanıp, dostlarıma iltifat etmek için iki kolumu yana açıp, herkesi kucaklar gibi bir hareket yaparak,

“Ooooo! Sarıyer’in bütün ağır topları burada” dedim, gülerek. Kimseden çıt çıkmadı.
Tabi benim gülüşüm yüzümde dondu.

Ağır adamlardan biri oturduğu koltuğa biraz daha yerleşip, açık olan ceketinin düğmelerini ilikledikten sonra suratına daha ciddi bir ifade yerleştirerek, ‘Bu top kelimesi altında başka bir anlam yoktur inşallah’ dedi.

Ne cevap vereceğimi şaşırdım. Espri yapayım derken gaf yaptığımı anlayıp, ortamın gerilmemesi için ‘Estağfurullah efendim, olur mu öyle şey?’ deyip, geçiştirdim.”

...

Çok değerli dostum Dr. Cengiz Tamer bu anısını anlatınca ben de, “Yarası olan gocunurmuş’ demekten kendimi alamadım.

Gazeteci arkadaşım Bekir Batu'nun da bulunduğu sohbet sırasında nüktelemelerine hayran olduğum Başhekim dostum bir de fıkra anlattı.

“Adamın biri camide otururken, imam vaiz veriyormuş. İmam, ‘Allah’tan din, iman ister misiniz? diye sorunca, cemaat hep bir ağızdan ‘İsteriz’ diye bağırmış. İmam ardından, ‘İçki, rakı ister misiniz?’ diye sormuş, en arka saflarda bulunan adam el kaldırıp, ‘İsterim tabi’ demiş. İmam, adama güzel bir fırça çekip, ‘Utan mıyor musun sen, Allah’tan içki istemeye?’ deyince adam, ‘Herkes Allah’tan kendinde olmayanı ister. Onlar din, iman istedi, ben içki. Bunda utanacak ne var?’ demiş.”

"Öyle tabi" dedim, herkes Allah’tan kendinde olmayanı ister. Ama ‘imanla, paranın kimde olduğu bilinmez’ diye de bir söz vardır. Ayrıca hem din, iman hem de çuvalla para isteyenler de az değil. Hem imanımız hem paramız olsun. Kötü mü olur… Allah ‘İste benden kulum, vereyim’ dememiş mi..