Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yardım eder misiniz?

Yardım eder misiniz?
 

Akören İlköğretim Okulu'nda bir öğrenci.


1981 ile 1992 yılları arasında, kesintisiz Batman’nın (Daha önce Siirt’e bağlı) bir köyünde öğretmenlik yaptım.
Tam on yıl.
Güneydoğu’da, on yıl çalışan “Batılı Öğretmen” bulamazsınız.
Rekor bende.
Çocuklarım, orada büyüdü.
Çok güzel dostluklar edindim.
Dostlarım oldu.

**

İlk gittiğimde, sanki Afrika’da bir köydeyim gibi geldi.
Köy, bir “Anadolu” köyü.
Konuşmalar, Afrika yerlilerinin filmlerdeki konuşmaları gibi.
-Öğretmen sen hoş geldi.
-Öğretmen sen çay içiyor.
-Öğretmen ben eve gidiyor.
-Öğretmen ben sana ekmek getir.
“Öğretmenim” diyebilen birisi yok.
Okula gelen çocuklardan doğru dürüst, “Türkçe” konuşan birisi yok.
Niye olsun ki?
Her gelen öğretmen, ben burada “durmam” demiş.
Bir torpil bulup sıvışmış.
Ben durdum.
Hiç torpil aramadım. Atandığın köyü benimsedim.
Kızları okula aldım. Devamlarını sağladım. İlk defa bu köyde, kız çocuklarına diploma verdim.
Bu köyde, ilk üniversiteye gidenler benim çocuklarım.(öğrencilerim).
Şimdi içlerinde, öğretmen var, turizmci var.

**

Okulun, sobası yoktu.
Muhtara anlattım durumu.
Muhtar:
-De here muallim! Dedi beni başından savdı.
Soba yok. Odun yok.
150’ye yakın öğrenci. Bir de ben.
Köyde, pamuk toplama zamanı.
Bir plan yaptım. Çocuklarla, pamuk toplamaya gittik. Pamuk toplama parası ile okula soba aldık.
Yakacak mı?
Topladığımız, eski naylon, lastik ayakkabılar, taksi lastikleri…pamuk dalları…
Okulun kapısında; çorapsız, ayakkabısının içindeki kar suyunu boşaltıp, koltuğunda bir odun parçası ile sınıfa giren, sümüklü öğrencilerimi hiç unutmadım.

**

Yılar geçti.
Oğlum büyüdü. Öğretmen oldu.
Şimdi, Kars’ın Sarıkamış İlçesi’nin bir köyünde.
(Hani şu, birçok askerimizin donarak şehit olduğu bölge)
Akören İlköğretim Okulu.
Akören Köyü.
130 öğrencisi var.
Köyün iklimi sert.
“Allahüekber Dağları’na” bakan köyde, adamın soluğu buz tutar.
Kar, yerden hiç kalkmıyor. Evlerin içinde, sular bile buz tutuyor.
Orada, çocuklar var.
“Kaban ve ayakkabıya” ihtiyaçları var.

**

Evlerimizin giysi dolaplarında, büyüyen çocuklarımızın, “unuttuğumuz giysileri” her zaman bulunur.
Gelin, bunları değerlendirelim.
Bu çocuklara gönderelim.
Bir sigara parasına, kargo şirketleri istediğimiz her yere, her şeyi ulaştırıyor.
Çocuğumuzun giymediği bir giysi, bu çocuklara bayramlık olabilir.
Gelin, bu çocukların yüzlerine bir gülücük ekleyelim.
Sadece giysi değil, kalem defter, hikâye kitabı da gönderebilirsiniz.
Bir çocuk için, ne gerekliyse gönderebiliriz.
Ben kendim için, bir şey isteyemem.

“Bu çocuklar için istiyorum.”

Bu güne kadar, nerelere yardım etmedik ki?
Bu yardımı da yaparız.

Söylemek, bildirmek, teklif etmek benden.

Takdir sizden.

Elçiye zeval olmazmış.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..