Yaşadığımız günler

Cumhurbaşkanına AKPM'de bir Macar parlamenter sordu: ülkenizde din-devlet işlerinin ayrılığının geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Cumhurbaşkanı buna Türkiye'de din-devlet işlerinin hep ayrı olduğunu, bundan sonra da ayrı olacağını söyledi. Ayrıca başka bir soruyu yanıtlarken Türkiye'de bir çok kültürün varlığından söz etti..

Bu iki konudan söz ederken de hiç Atatürk'ten, Türk milleti kavramından söz etmedi.

Beklenirdi ki, cumhuriyetin laik temelini atan kişi olan Atatürk'ten hiç olmazse bir kez söz etsin, onun gerçekleştirdiği laik devrime bir atıf yapılsın... Ama nerdeee...
Ayrıca bütün ömrü boyunca ümmet düşüncesiyle yaşamış birisinin bu saatten sonra Türkiye'ye bakarken ulus gözlüğüyle bakması düşünülebilir mi? O ve onun gibilere göre Türkiye'de 40 küsur etnik grup var, bunların varlığı 'çok kültürlülüğü' oluşturuyor. Böyle olunca da Türk milleti ve Türk kültürü kavramları kaybolup gidiyor...

Ne acıdır ki, 'aman bir kriz olmasın, verdikleri erzak kesilmesin' diye tir tir titreyen halkın bu olup bitenlerden ya hiç haberi yok, ya da tepki vermiyor. Aydınlarımız ise her yönden egemen çevrelerin dümen suyunda meleklerin cinsiyetini tartışıyorlar adeta. Bir kaç dürüst insan hariç herkes kendi çıkar grubunun borazanlığını yapıyor ya gazetesinde ya da ekranında.

Dış borç 226 milyar dolara çıkmış, kimin umurunda, dünyada yabancı sermayeye en yüksek faiz bizdeymiş, kimin umurunda, AKP anayasa adı altında karanlıklar senaryoları hazırlıyormuş, olsun....

Ben kişisel olarak geleceğimizi çok karanlık görüyorum. Eğer ki bu ulus silkinip işleri düzeltmezse gelecek on-yirmi yılda öyle bir dibe vuracağız ki, bizi bilmem artık kim kurtarır. Atatürk'ler her zaman gelmeyebilir.