Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '07

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Yaşamayı öğrenmek

Yaşamayı öğrenmek
 

Bazen televizyonda yurtdışında çekilmiş magazin tarzı veya ne bilim, fantezi tarzımı diyelim adının koyamadığım programlardan bir iki tanesini seyrediyorum. Programın formatı şöyle: Kendisini beğenmeyen, çeşitli nedenlerden ötürü fiziksel olarak deforme olduklarına inanan mutsuz kişilerin içinden seçilmiş bazılarını, anlaşmalı plastik cerrahı, diş hekimi, göz operatörü, kuaför, saç bakım uzmanı , cilt bakım uzmanı vs… gibi konusunda uzman kişilere tedavi ettirip, yeniden hayatlarına geri gönderilmesi.

Hakikaten de , özellikle bayanlar , operasyon öncesi o kadar kendilerinden vazgeçmiş ,yaşamdan vazgeçmiş , mutsuz ve depresyona girmiş oluyorlar ki , operasyonun sonunda (yaklaşık 6 hafta veya biraz daha uzun) , ilk halleriyle karşılaştırma yapıldığında çok değişik , çok olumlu sinyaller veren ,hayata bakış açıları , yaşama sarılışları , tarzları ,değer yargıları değişmiş olarak hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Hele hiç unutmam , “Kuğu”(Swan) isminde ki programda , bir bayanı öyle bir hale getirdiler ki , ağzım açık kaldı resmen. Böyle bir şey olamaz dedim.Programı sunan , spikerin söylediği rakamda beni bir bu kadar şaşırttı. 300.000 kişi başvurmuş.Seçilen sayısı ise bir hayli düşük. Sayısal lotoda altılıyı tutturmak gibi bir şey.

İnsan birazda seyrederken , kendini kaptırıyor , o andaki sevinçlerini , mutluluklarını paylaşıyor. Operasyondan sonra , yakınlarının , ailesinin tepkilerini , karşılaşmayı görünce , suratımda bir gülümseme ister istemez oluşuyor.

Kimilerinin terk eden eşleri tekrar geriye dönüyor.Kimileri yeni aşklara yelken açıyor. Kimileri çevrelerine daha bir farklı , daha olumlu , canlı ve neşeli olarak dönüş yapıyor. Ama operasyonlar sırasında yüzlerinin davul gibi şişmesi , acılar çekmeleri , ailelerinden uzak olmaları nedeniyle duymuş oldukları üzüntü , üzüntü veriyor insana ama sonuç güzel olunca , birazcık zahmete katılır insan diye düşünmeden alamıyor kendini.

Programlardan bir tanesinde , bir kadıncağız , o kadar kendinden vazgeçmiş ,çevresi tarafından terkedilmiş ,içine kapanıktı ki , artık koyuvermişti kendini. Resmen yaşamaktan vazgeçmiş ,yaşar gibi yapıyordu. Programın formatında ise , ilkönce bir jüri oluşturulyor. Bu jürini içine , seçilen kişinin en yakın dostlarından birisi haber vermeden oturtuluyor , seçilen kişi operasyon öncesi jürinin önüne getirtilip jürinin fikirleri alınıyor , sonrada operasyona geçiliyor , operasyon sonrası yeni bir jüri heyeti getirilip fikri sorularak iki jüri arasındaki yorum farkları seçilen kişiye gösteriliyordu. Bu bayanın hiç arkadaşı yakını yoktu. Operasyon sonucu yeni jüri fikirlerini söyledikten sonra ,operasyonu yapanlar , kadının yakını olarak ona çiçek getirdiler.

Buraya kadar iyi güzelde , benim esas anlatmak istediğim başka bir şeydi. Çenemin düşüklüğü parmaklarıma da yansıdı.

Bu programlara getirilen insanlar dediğim gibi hayattan vazgeçmiş , yaşamaktan vazgeçmiş , yaşar gibi yapan insanlar. Operasyonlardan sonra kendilerine güvenleri gelmiş ve yaşam tarzları birden 180 derece değişiveriyor. Sanki yeniden doğmuş gibi ,”Ya demek böylede yaşanabiliyormuş” , diyorlar. Galiba ben bundan önce yaşamıyordum. Şimdi ise yaşadığım her dakikanın , nefes aldığım her saniyenin farkına vararak , gülerek , isteyerek , yaşıyorum diyorlar. Saçlarının şeklini değiştiriyorlar ,giyim tarzlarını yeni hayatlarına göre ayarlıyorlar. Kendilerine güvenleri geldiği için de kendilerini daha bir iyi ifade ediyorlar. Yeni ilişkilere korkmadan atılıyorlar. Bir büyükannenin süper bir afet olmasının tabi bunda etkisi çok.

Yeni bir yaşam tarzı , yeni bir yaşam stili , yeniden yapılanma sonucu görünürde fiziksel değişikliklerin yapılmasına rağmen , görünmeyende psikolojik değişikliklerin de otomatik olarak yapılmasını sağlıyor.

Bizde şuan içinde bulunduğumuz yaşam şartları içinde , yaşayıp gidiyoruz. Bazılarımız yaşamaya çalışıyor ,bazıları iş olsun diye nefes alıp nefes veriyor. Hayattan hiçbir tat ,lezzet alınmıyor. Monoton ,tek düze bir yaşam.Uğraş didin , kendini unut , başkalarını mutlu etmeye çalış. Başkalarına göre yaşa , sorumluluk içinde çabala dur.İş , okul ,ev , ihtiyaçlar sarmalı içinde bir o tarafa ,bir bu tarafa savrul git. Kendimiz zaten bizden , ona bir şey olmaz. Onu kaybetmeyiz deyip , hep arka tarafa at. İçimizde yaşanmamış , hep ötelediğimiz planlarımız , sonra sonra diye hep ertelediğimiz kendimize ait istekler arzular…..

Onlar yaşamayı öğreniyorlar. Yeniden filizlenmeyi , yeniden çiçek açmayı öğreniyorlar. Fiziksel olarak değişimlerle oluyor bu ,yada psikolojik olarak iç dünyasında. Umarım bizde iç dünyamızda bir gün yeniden yaşamayı , çok geç kalmadan öğreniriz.

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..