Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Okullar
 

Yatılı okul anılarımdan

Dün gece eski albümlerdeki resimlere bakarken uzun bir zaman yolculuguna çıktım. Ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum. Sevdiğim tüm insanlarla orada konuştum, dertleştim, hatıralarımızı anlatarak kah güldük, kah ağladık.

Liseyi yatılı okulda okudum malesef. Hayat şartları kısa yoldan iş sahibi olmam için benim ömrümüm en güzel dört yılını aldı. Tek güzel yanı genç yaşta bir iş sahibi oldum, çalışırken üniversiteyi bitirdim. Anlayacğınız evliliği, işi ve üniversiteyi aynı anda yürütmeyi başardım.

Lisede okurken kurallara uyan, kendi halinde biriydim. Genç kızlığın o en heyecanlı, asi, hareketli dönemini mazbut bir biçimde geçirdik birçoğumuz. Yatılı okul insanlardan çok şey alıyor, kazandırdıklarına rağmen. Baskıcı bir ortamda, aile özlemiyle geçiriyorsunuz ömrünüzün en güzel yıllarını. Katı kurallar tüm gün süren dersler, yorucu ıygulamalar, personel eksikliğinden dolayı bitip tükenmeyen temizlik ve bulaşık nöbetleri.... Yarı açık cezaevi gibi sürdürdüğünüz bir yaşantı. Haftada sadece iki saat verilen çarşı izni. Onuda dersler ve uygulamalar için gerekli malzemeleri bulmakla geçiriyorsunuz. Hastane, pastane, postane yasak, Erkeklerle konuşmak özellikle askerlerle, taksiyle okula dönmek yasak. Onun yerine gidiş-dönüş toplam kırk dakika süren okul yolunu çıkarsınız yokuş yukarı.

Tabiki güzel dostluklar kazanıyorsunuz. Bu yüzdendir hala görüşürüm bazı yatılı okul arkadaşlarımla yanınıza anılarınız ve dostluklarınız kar olarak veriliyor.

Son sınıfa kadar arkadaş grubu olarak tüm kurallara harfiyen uyan bizler okulun son ayında idarecilerin spor müsabakalarına gittiği bir haftada can sıkıntısından tüm kuralları çiğnemeye karar verdik ve yaptıkta. Neler mi?

Anlatayım

Okulun bitişiğinde bulunan askeri tugayda bulunan askerlerle telefonda görüştük, bir arkadaşımız randevulaştı biriyle hatta. Yanlız şişman ve kısa boylu bu arkadaşımız yaşının gereği komplekslerinden dolayı tipini uzun boylu, zayıf, renkli gözlü biri gibi tarif etti. tarifte tam bizim arkadaş aynen uymasın mı. Buluşma zamanında arkadaşımız bileğine mavi bandana bağlayacağını, asker abimizde elinde bont çanta olacağını söyleyerek randevulaştılar. Çarşı iznine çıktık yanımızdada manken tipli tarife uyan arkadaşımız var. Bir grup asker arkamızda dolaşıp duruyor. Bir süre sonra durumu anladık ve muzurluk yapmaya kakar verdik. Bir yukarı bir aşağı dolaştırıp durduk vatan bekçilerini. Yasak olmasına rağmen dondurma almak için pastaneye girdik. Sevgili askerlerde buluşma için girdiğimizi sanıp oturdular. Bizlerde dondurmamızı alıp çıktık. Tabi kıkır kıkır gülerek. Buluşmak için dolaşıp duran, bont çantalı askeri arayan arkadaşımızda dolaştığıyla kaldı. Okula dönünce olanları hüsrana uğrayan arkadaşa anlattık. Başta kızsada oda sonunda kahkahalara boğuldu.

Bira ve sigara içmeye karar verdik. Mesele biraları nasıl alacağımız ve okula nasıl sokacağımız. Okulda yeni mezun, cesur olduğunu söyleyen, yatılı okulda yaptıklarıyla övünen, memuriyete yeni başlamış bir teknisyenden istedik. Tabiki korktu ve yok dedi. Bizlerde bir arkadaşımız vasıtasıyla akrabasına içkileri okula getirttik. Sigarayı işaretle komşu tugaydaki askerlerden istedik. İçine bir mektup koyarak duvardan attılar. O akşam nöbetçi olan öğretmene doğum günü kutlayacağımızı söyleyerek izin istedik. Lokalde kafayı çektik. hayatımızda ilk kez içki içen bizler çarpıldık. Ben ve bir arkadaşım sarhoş olduk. Kıkır gülüp duruyoruz. Ağzımız leş gibi içki ve sigara kokuyor. Durumu alt sınıflara ve nöbetçi öğretmene çaktırmamak için arkadaşlar bizleri uyutmaya çalıştılar, dişler fırçalandı, parfümler sıkıldı. zorda olsa bizi uyuttular ve geceyi vukuatsız atlattık. Ertesi gün ayırdığımız bir birayı da o çok övünen teknisyene paket yapıp gönderdik. Sevgili arkadaşımızda mesai satinde birayı bir güzel yudumlayıp gözümüzün önünde içmemiş gibi çöpün yanına attı. bizlerde kontrol ettik, şişe bomboştu tabiki. Uzun süre o arkadaşla dalga geçtik, sinirlendirdik.

Daha neler yapmadıkki yasak olan pastaneye oturduk, tabiki korktuğumuzdan arkadaşın akrabasını yanımıza aldık. Sınav kağıtlarını çalıp cevapları değiştirdik hemde iki kez, askerlerle takma isimlerle telefonda görüştük, İşaretle askerlere mektup yazıp atmalarını söyledik. Onlarda sağolsun taşlara sarıp attılar aşk kokan mektuplarını. Yemekhaneden malzeme yürütüp kısırlar sarmalar yaptık. Bir kez daha kafayı çektik........

Tüm bunları idarecilerin olmadığı bir hafta boyunca yaptık. Sonramı eski uslu, kurallara uyan cici kızlar olduk. Yaptıklarımızı hatırlayıp okulun son günlerini keyifle geçirdik. Çocukluk belkide bizim yaptıklarımız diyebilirsiniz.

Birinci kattaki sınıf camından atlandığımız, bahçede kovalamaca oynadığımız, sınıfta futbol maçı yaptığımızı bir yıl sonra resimlerden gören idarecilerin disiplin cezası verdiği bir ortamda bizlerin bir haftada yaptıkları az bile.

Sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 3
: 25351
Kayıt tarihi
: 26.06.07
 
 

Hayatı seven, dostluğa önem veren, kolay kırılan, azimli bir bayanım. Çok tatlı bir oğlum var. Ün..