Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '14

 
Kategori
Şiir
 

Yavaş Yavaş Ölürler

 
Onlar ki alışkanlıkta yapışıp kalmışlar
Risk alıp modanın rengini atmazlar
Aynı yolun yolcusu katar katar
Aynalı taşlara basan adımlar
Farklı olana yanaşmayan onlar
Yavaş yavaş ölürler.
 
Çamur atarlar gözleri parlatan umuda
Şarlatan derler ciddiyeti güldüren adama
Onlar ki tutkuya tükürürler
Aşkın meşkinden utanırlar
İşte onlar, yavaş yavaş ölürler.
 
Kimler burun kıvırmışsa
Gönül bohçasında güllü yamaya
Kimler kara çalmışsa
Kırık bir kalbe şefkatle dokunan duyguya
Onlar da yavaş yavaş ölürler.
 
Hayatın içini dışına çevirmeye çekinen
Paranın çalımına kahredip aşktan dönen
Mutlak olana bağlanıp olasıya aldırmayan
Mantıktan atlayıp hayal denizine dalmayan
Kadere kısmete boyun büken onlar
Hepsi yavaş yavaş ölürler.
 
Gezip tozmazlar
Kitap okumazlar
Müzik dinlemezler,
Yavaş yavaş ölürler.
 
Zora gelende pes eden
Öğrenmek için sormayan
Soranlara yalan yanlış söyleyen
Onlar da ölürler yavaş yavaş.
 
Zarafeti kibarlıkla onurlandırmayan
Dansa kaldıran eli tersleyen,
Eğilen saygıyı kibirle iteleyen;
Yağmura şemsiyesiz tutulanda
Hani lanet okurlar ya şanslarına,
Onlar da yavaş yavaş ölürler…
 
Gelin kurtaralım kendimizi yavaşça ölmekten
Hatırlayalım nefsin türel hakkına dönmekten
Nefes almak değil ki yaşamak hepten!
İnanılmaz mutlu edebilir, bir uyanış hâlesi
Yavaşça ölmeye bir nefes isyan paresi…
*
(Pablo Neruda’nın  “die slowly” adlı şiirinden çeviren M. Soyek. 20 Aralık 2014)
 
*
Yorum endamlı dipnot:
Şiire değildir sözüm. Şiirden çıkardığım manayadır takıntım. Şiirdeki tarife uyan kişi bence yavaş yavaş ölemez; çünkü böyle biri zaten ölüden farksızdır. O kadar çok insani coşkudan kendini mahrum bırakan birisi henüz insan olmanın bilincini idrak etmiş bile değildir. Ölüme kayan zaman bakımından düşünüldüğünde, ne kadar insanca, yani insan oluşa tutunan bir hayalle yaşanabilirse, bana göre o kadar geç, yani yavaş ölünür; kimisi o kadar yavaş ölür ki, bedeni gömüldükten sonra ruhu dünyada dolaşmaya devam eder…
 
Sanırım şiirdeki ‘ölüm’ benim bildiğim somutluktaki ölümden farklı bir mana içermektedir. Eğer şiirdeki ölmek” sözcüğüne, ‘silikleşme, eksikleşme, kaybolma, işlevsiz var oluş’ manasını yüklersem şiirde betimlenen kişinin her mısrada ‘yavaş yavaş ölmekte’ olduğunu hissedebiliyorum.
 
Bir şiiri hiçbir zaman teke tek sözcük ve mısra anlamlarıyla çevirmeyi başaramadım. Zaten bir-iki şiir çevirisinden başka da denemiş değilim. Ben algıladığım genel biçim ve mana akışına sadık kalmaya çalışarak şiiri en Türkçe yeteneğime uyarlamaya çalıştım. Bir kez şiirin özlük ruhunu hissetmişsem gerisini pek de önemsemem; çünkü bir şiir çevirisinin asla aslının taklidi olamayacağına inanırım. Şiir, her ne kadar manada özünü korusa da, çevrildiği dilin ruhuna bürünerek okuma akışı ritmini ve biçimini değiştirebiliyor. Belki de meslekten çevirmen olmadığım için bir şiirin aslına yeminli tercüman olunamayacağını sanıyorum.
 
“Hatırlayalım nefsin hakkına dönmekten” dizesini şiirin ruhuna aykırı bir ekleme sanmayalım lütfen. ‘Nefs’ ve ‘hak’ burada dinsel bir dar alan kavramı değildir; sözü edilen hem maddi hem manevi dünya nimetleridir.
 
(Let's try and avoid death in small doses/ reminding oneself that being alive requires an effort far greater than the simple fact of breathing.)
 
Buradaki ‘nefs’ insanın maddi ve manevi nimetlerden zevk alma dürtüsüdür. İnsanın öz doğasında kendiliğinden vardır. Örneğin aşk ve seks nefsî bir dürtüdür; yeme içme de öyledir. Öz varlığındaki erdemli varoluşun onuruyla her insan aşırıya kaçmadan, yani ruhunu şeytana satmadan nefsini tatmin etmelidir. Nefsi tatmin yolu insan olmanın en somut eylemsel belirtisidir. Arkadaşlık, dostluk, eğlence, sanat, gezme tozma gibi yaşam unsurları ve hatta öğrenme merakı bile nefsin hak payındandır. Nefsimizin hakkına dönerek hatırlarız yaşamanın nefes almaktan ibaret olmadığını…
 
Muharrem Soyek
***
 
İngilizcesi:
 
Die slowly by Pablo Neruda
 
He who becomes the slave of habit,
who follows the same routes every day,
who never changes pace,
who does not risk and change the color of his clothes,
who does not speak and does not experience,
dies slowly.
He or she who shuns passion,
who prefers black on white,
the kind that make your eyes glimmer,
that turn a yawn into a smile,
that make the heart pound in the face of mistakes and feelings,
dotting ones "it’s" rather than a bundle of emotions,
dies slowly.
He or she who does not turn things topsy-turvy,
who is unhappy at work,
who does not risk certainty for uncertainty,
to thus follow a dream,
those who do not forego sound advice at least once in their lives,
die slowly.
He who does not travel,
who does not read,
who does not listen to music,
who does not find grace in himself,
He who slowly destroys his own self-esteem,
who does not allow himself to be helped,
who spends days on end complaining about his own bad luck,
dies slowly.
He or she who abandon a project before starting it,
who fail to ask questions on subjects he doesn't know,
he or she who don't reply when they are asked something they do know,
die slowly.
Let's try and avoid death in small doses,
reminding oneself that being alive requires an effort far greater than the simple fact of 
breathing.
Only a burning patience will leadto the attainment of a splendid happiness.
 
***
 
Şiirin orijinali
Muere lentamente
 
Muere lentamente quien se transforma en esclavo del hábito,
repitiendo todos los días los mismos trayectos, quien no cambia de marca, no  
arriesga vestir un color nuevo y no le habla a quien no conoce.
Muere lentamente quien evita una pasión, quien prefiere el negro sobre blanco y los  
puntos sobre las "íes" a un remolino de emociones, justamente las que rescatan el  
brillo de los ojos, sonrisas de los bostezos, corazones a los tropiezos y sentimientos.
Muere lentamente quien no voltea la mesa cuando está infeliz en el trabajo, quien no  
arriesga lo cierto por lo incierto para ir detrás de un sueño, quien no se permite por lo  
menos una vez en la vida, huir de los consejos sensatos.
Muere lentamente quien no viaja, quien no lee, quien no oye música, quien no  
encuentra gracia en sí mismo.
Muere lentamente quien destruye su amor propio, quien no se deja ayudar.
Muere lentamente, quien pasa los días quejándose de su mala suerte o de la lluvia  
incesante.
Muere lentamente, quien abandona un proyecto antes de iniciarlo, no preguntando de  
un asunto que desconoce o no respondiendo cuando le indagan sobre algo que  
sabe.
Evitemos la muerte en suaves cuotas, recordando siempre que estar vivo exige un  
esfuerzo mucho mayor que el simple hecho de respirar.
Solamente la ardiente paciencia hará que conquistemos una espléndida felicidad.
 
Pablo Neruda
 
Kaynak:
New York Muhtari   at 7/31/2006
http://newyorkmuhtari.blogspot.com.tr/2006/07/pablo-neruda.html
 
***
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..