Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '11

 
Kategori
Blog
 

Yayınlanmayan yorumlar dokunuyormuş insana!

Yayınlanmayan yorumlar dokunuyormuş insana!
 

Kaynak: İnternet


İç dökme…

Sevgili Mamut demişti ki: Artık burada yazmazsın sen…

“Yazarım” demiştim, “Yok” demişti, “Vakit bulamazsın!”

Haklıymış!

Milliyet com.tr öne çıktı, Milliyet Blog’a pek yer kalmadı!

Lakin, dayanamadım, geçen gün Blog Kategorisinde bir yazı yazdım; dedim ya, dayanamadım!

Patladım!

Üzerine bir blog yazıldı, Ümit Culduz tarafından, ki adresim oydu zaten; lakin yazdığım yorumlar yayınlanmadı!

İlk kez başıma geliyor, ağrına gidiyormuş meğer insanın!

Hani, söylenenleri yutmuş gibi oluyor insan!

Çoğu kez tepki göstermiyorum, kendi tercihim, lakin tepki gösterip de yayınlanmayınca fena oluyor insan!

******

Alev Hanımın yorumu var yazı altında, rahmetli Mustafa Mumcu’nun kendisine söylediği bazı şeylerden söz ediyor; ne dediği hiç belli değil!

Yorum yazdım Alev Hanım’a yönelik; dedim ki ne diyorsanız açık söyleyin! Bu arada, inanın size hiç yakıştıramadım vefat eden birinin arkasından “dedi ki…” tarzında şeyleri! “Dedim, demedim, aslında şunu demek istedim” gibi savunmaya geçemeyecek birine dayanarak bir takım şeyler söylemenizi; açık olarak ne demek istediğinizi söyleyin lütfen, ben de dedim ya da demedim diye yanıt vereyim! Rahmetli ile kendisi hakkında tek bir muhabbetimizin geçmediğinden o kadar eminim ki!

Culduz Bey’e de dedim ki: Rahmetli Narçiçeği hastalığından söz ederken, “Ne gerek var?” diye karşı çıkmıştınız, amacınız iyi olabilirdi, hastalığını kötüye kullandığını düşünenler olabilirdi ama ne oldu? Aramızdan kayıp gitti; anlatmasına izin vermediğiniz hastalığından dolayı!

Size ne? İstediği gibi yazma hakkı varken, nedir müdahale?

Hiç mi vicdanınız sızlamıyordur?

Diye sordum!

Siz kendinize bakınız, size ne ona buna karışmak, ahkam kesmek?

Yayınlanmadı…

İlk kez başıma geliyor, sindiremiyormuş insan, o haleti ruhiye ile daha neler yazdım, tık yok!

Kolay kolay o hale gelmem; nedeni de şudur: yedi yaşında bir kız kardeş kaybettim, oyun oynarken “öldüm ben” oyunu oynardık, onun ölüme kenetli olduğunu bilmeden… “Öldüm ben!” derdik ve yığılırdık bir tarafa… “Ölme Abla!” diye feryat figan ederdi, biz kız kardeşimle gülmekten ölürdük!

Yayınlanmayan yorumumda şunu da anlattım, neden hoşgörüm bu kadar yüksek, ve neden sizi de anlıyorum bir yerde; annesini pek erken yaşta kaybetmiş biri olarak: Yedi yaşında vefat eden kardeşim beş yaşlarında falandı, annemler bir sokak ötedeki dayımlara gitmişti.

Vefat eden kardeşim, Simten, öksürmeye başlamıştı; ama nasıl bir öksürme, dayanmak mümkün değil, seven insan için!

“Offf, yeterrrr! Öksürme artık!” dedim…

Yavrum, mutfağa gitti, kapıyı kapattı, birkaç kez daha öksürdü, ağzını elleri ile tutarak!

Bir hışım mutfağa girdim ki; buzdolabının yan tarafına sığınmış, öksürük sesi az gelsin diye…

Buzdolabının yanı kan gölü, korkuyla açılmış gözleri…

Onun ciğerinden ölümcül kanlar gelmiş, o ablasının gözüne bakıyor “Ben kötü bir şey yapmadım, ama özür dilerim öksürdüğüm için…” gibi…

O sırada on bir yaşındaydım, uğurladığımızda iki yıl daha olgundum…

Bu nedenle dedim Culduz’a yorumumda, insanları kırmaktan, zarar vermekten korkarım!

Böyle bir vicdan muhasebem vardır; pek erken yaşlardan oluşan!

Sizin de dedim, annenizi kaybedişiniz pek erken olmuş, kayıplar hoş değil, ancak sırf sizde değil, herkesin yaşamında kayıplar ve onmaz vicdan azapları var!

“Öksürme artık” diye bağırdığınız kız kardeşinizin aslında ciğerlerinin iflas ettiğinin ve o iflas anında sırf sizi üzmemek adına küçücük bir bedenin buzdolabı arasına öksürüklerini sokuşturmaya çalışması… “Abla!” diye on bir yaşında abuk sabuk laflar eden kız bakıp, bir gözü kanlı deryada, bir gözü özür diler durumda…

Durduk yerde kimseyi eleştirmem, korkarım!

Çünkü, erken yaşta yaşadığım bir deneyimim vardır dedim…

Yayınlanmayan yorumlarımda…

******

Şahsını anlar bazı şeyler de yazmıştım, ama…

Şu bir gerçektir ki: Herkesin yaşamında hoşlukların yanında travmaları da vardır; birilerine basit gelir, birilerine acının merkezidir; yaşamadan bilinmez! Ahkam kesmekle de bu işler yürümez!

Lakin, bir gerçeği de anladım ki; gelen her yorumun arkasında duracak kişiler vardır, ister övsün, ister küfür etsin…

Övgüyü kabul edip de, yergiyi reddeden kişiler kendilerinden şüpheye düşenlerdir!

Eeee, daha ne diyeyim?

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..