Yazıyorum işte, ne güzel oh be !...

Ayın 22’de magazin kategorisinde  yazdığım ‘’ Serdar Ortaç Yeniden Gündemde ‘’ adlı blogum tam tamamına 4 gündür onay bekliyor. Sonuçta bir magazin blogu. Güncelliğini her an yitirebilir. Tamam anlıyorum ; her blog yayımlanmayabilir. Yayımlanmaması için çeşitli gerekçeler olabilir. Hepsine kabul. Ama söyler misiniz allah aşkına ; okunması kolay bir magazin blogu dört gün onay için bekler mi ?

İkide bir ‘’ Yönetim Paneli ‘’ ‘ne bakıp durdum. Magazin blogunu gözden geçirdim ,belki henüz yayımlanmaması şu yüzdendir diye blogu defalarca düzelttim, güncelledim ama nafile… Ben de bu konuda sıkıntımı dile getirmek için zaten güncelliğini yitiren bu magazin blogunu , blog kategorisinde yeni bir bloga çevirdim. Belki böylece biraz dikkat çekebilirim diye…

Bu ara, son Milliyet Blog maceram güzel gidiyor. Aman okunsun, aman yorum alsın, aman gündemde olayım diye hiçbir kaygım yok. Etliye sütlüye karışmadan, kendi halimde gidiyorum işte. Ben yalnızca yazma güdülerimi tatmin için yazıyorum. Demiş ya Yeşim Dorman  Müderrisoğlu ; Merdivenaltı isimli öykü kitabında ‘’ Yazma isteğinin önüne geçilemiyor. Korkuları yazarak atlattığımı hissediyorum. Aslında dolambaçlı bir yol, ama psikiyatriste gitmekten çok daha ucuz olduğu kesin. Yazdıklarımdan çıkarılacak bir ders falan yok. Belirgin bir mesaj da. Ben hayatın içinden acı denen şeyi seçtim. Bu öyküler artık kabuk tutmuş yaralarımı anlatıyor.’’. Aynen öyle be kuzum. Her blogumda o denli dikkat etmeme karşın, bazen sehven ufak hatalar oluyor ama bunlar naza boncuğu. İşin yoksa düzelteceksin. Yeniden yayımlanması için bekleyeceksin. Uzun iş. Hani bizim oralarda bir söz vardır ‘’ Beğenmeyen eşeğini ayrı bağlasın ‘’ diye. Ukalalık yapmak istemem ama beğenmeyen okumasın benim bloglarımı ne yapalım…

Yazıyorum işte. Ne güzel. Oh be !...