Yazmak yaşamaktır

Yazı yazmak, yazdığını yaşamak güzel bir olgudur.Bunlarla yaşamak insana huzur veriyor, hatta yazı yazmak insanı dinlendiriyor.İnsana mutluluk, güven veriyor...Kısacası yazı ile güzellikler ülkesine ulaşılıyor...

Dönemeçli yollardan sonra köprülerden geçip nehirleri geçtikten sonra sığ denizlere ulaşılır. Uzak diyarlara, değişik iklimlerde yaşayan insanlarla bir araya gelinir, uzak ülkelere gidilir. O ülkeler hakkında bilgi elde edinir...Başkalarıyla paylaşılır..

Oralarda yeni yeni dostlarla buluşup tanışma, görüşme ve hatta birlikte eğlenme olanakları sağlanır. Dini, mezhebi, dili, ırkı, rengi, dünya görüşü ne olursa olsun, hatta gelenekleri, görenekleri başka insanlarla bir araya gelme, görüşme ve tanışma fırsatı elde edilir.Bu coğrafya da kültür alışverişi yapılır..

M, Ö. Yazınının icadı olmadığı dönemlerde insanlar değişik işaretlerle, çeşitli resimler yaparak ( kuş, silah, bıçak, balta, bel, çapa, ok , tırmık, dirgen ...v.s resimlerle anlaşma yollarını buluyorlardı.O günden bu yana binlerce yıl geçti. Yazı yazma tekniği günden güne gelişti. Şimdi çağımızın modern teknolojik başdöndüren araçlarından fazlasıyla yararlanıyoruz. ..Öyle ya artık elektronik bilgisayar, atom çağı dediğimiz modern bir çağdayız... Bu çağa da uymak zorunndayız... Çağın modern araçlarından da yararlanmak öncelikle bir gereksinimdir...

Şimdi benim yazdığım bu yazıyı, internet ortamında dünyanın öbür ucunda bulunan her hangi bir insana, veya dostlarımıza anında gönderebiliyoruz...Onlarla kolaylıkla anlaşabiliyoruz.. Onlardan yorum ve mesaj da alabiliyoruz...Bu da bir kültür alışverişyidir değil mi? Bu yaşananlar ne büyük bir nimettir... Bu çağın insanları gerçekten çok şanslı insanlardır..

Sözümüz nerden nereye ulaştı. Yazmak üzerine.. " Yazmak yaşamatır, çünkü söz uçar yazı kalır" diye bir söz vardır halkarasında... Yazmak, yine yazmak ve güzele ulaşmak için yazmak....Aklıma gelmişken ünlü bilim adamı Jean Jacques Rousseaeu bir sözünde şöyleder:"^ İnsan bir yer de yazdığını yaşamalıdır, yazdığını yaşamıyorsa onu yazmamalırdır " diyor.

Yazı yazmak güzel bir olaydır. Ben de diyorum ki yazı yazalım, şiir yazalım, öykü yazalım, deneme , tanıtım yazalım, değişik sanat, edebiyat konulu içerikli yazılar, makaleler yazalım. Hatta uzun soluklu öyküler, hikayeler ve romanlar yazalım. Tiyatro gibi eserler ortaya koyalım.Ama en önemlisi yazılarımız birleştiri ve yapıcı olsun. Yazı yazmak için de bol bol okumak gerektlidir. Okunmadan yazı yazılmaz. yazılsa da yavan kalır.Yazının, tuzu, biberi eksik olur. Kaliteli, nitelikli bir yazının önşartı iyi bir okumadan geçer. Ayrıca kaynaklara dayalı yazılar ve bilimsel makaleler bence daha geçerli ve daha niteliklidir.

Onun için çok çok okumalıyız... Gazete, dergi ve kitaplar bizlere ışık tutar.. Bu ışıklarla ancak yolumuza devam edebilriz. Bunlar olmadan yazdıklarımız yine yavan kalır. Yazdıklarımız bir yerde işe yaramalı. Yazdıklarımız arasında zehir zemberek pan-zehir bulunmamalıdır. Kırıcı, yıkıcı olmaktan uzak kalmalıyız. ..Birliştirici, bütünleyici ve yapıcı olmalıyız.Yunus gibi samimi ve sıcak, mevlana gibi hoşgörülü, güzellikler satmalıyız. Hacı bektaşı Veli'nin dediği gibi gibi "
eline, diline ve beline sahip ol " şeklinde hareket etmeliığiz. Eleştirileri yerli yerinde yapmalıyız. Eleştirirkende kaburla yel değirmenlerine su taşımamalıyız....Rüzgar ekip, fırtına biçmemeliyiz.. Özellikle öryargılı olmamalıyız. ..Haktan ve hukuktan ayrılmamalıyız.. Adaleti hiç bir zaman elden bırakmamalıyız..Kötülükten, kinden ve nefretten, hele hele yalandan, ve iftiradan ırak durmalıyız.

Bu konu da hiç bir kimseye de ders vermek niyetinde de değilim. Aslında bu coğrafya da "tereciye tere satmak ta o denli zordur..Bunlar benim kişisel görüşlerimdir.Hiç bir kimseyi küçük görmeye asla niyetimde yoktur.. Hele eleştirmeye asla...Ancak şunu da unutmayalım ki, yazı kişinin aynasıdır...

Ben yazı yazmayı böyle anlıyorum ve böyle algılıyorum.. Bu pencerden bakıp yazıyorum. Bugüne değin 491 yazı ( Edebiyat, şiir, öykü, deneme, güncel yazılar, tarih, halk bilimi ( folklor), eleştiri, tanıtım, sanat, kültür.v s. ) gibi konularda hep bunları düşünerek yazdım....Yazdıklarımdan birçok mesaj, ve yorum da aldım. Başta Milliyet Blog editorleri olmak üzere tüm ilgi gösterenlere burada sonsuz TEŞEKKÜRLERİMİ sunuyorum. Bundan böyle de yazmaya devam edeceğim., Tüm okurlarıma selam ve saygılar gönderiyorum.. Sözlerimi Hz. Mevlana'nın şu evrensel sözleriyle bağlamak istiyorum:

Sevgide güneş gibi ol

Dostluk ve Kardeşlikde

Akarsu gibi ol

Hataları örtmede gece gibi ol

Tevazuda toprak gibi ol

Öfkede ölü gibi ol

Her ne olursan ol

Ya olduğun gibi görün

Ya göründüğün gibi ol...

Hz. Mevlana...