Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni bir çağa giriyoruz

Türkiye’ de bir şeyler değişiyor” demiştik, geçen yazımızda. Son gelişmelerle birlikte bu konuyu biraz daha açmak ihtiyacı duydum. 

Ülkemizde özellikle de ulusalcı kanattan bir kısım insanlar, orduya yönelik her eleştiri sonunda hop oturup, hop kalkıyorlar. Sanayi döneminden bilgi ve teknoloji çağına geçtiğimiz dünyada bu süreçten Türkiye’ nin de etkilenmemesi mümkün değil. Yani demem o ki, ülkemizde oluşan değişim sürecini salt AK Parti iktidarına bağlamak doğru olmaz. Kuşkusuz kimi konularda süreci çok başarılı yönetmiş, kimi zaman çok başarılı bir kriz yönetimi gerçekleştirmişlerdir. Özellikle de askeri vesayetin geriletilmesi konusundaki hükümetin kararlı tavrı, bugün geldiğimiz noktada çok önemlidir. Gerçi her ne kadar geriletilmiş olsa da ülkemizde askeri vesayetin tümden kaldırıldığını söyleyemeyiz. Kaldı ki, son YAŞ kararlarında, şimdi haklarında tutuklama kararı çıkarılan bazı generallerle ilgili attığı adım daha çok tartışılacağa benziyor. Kendi hükümetiyle savaşan bir ordu gerçeğini düşünürsek askeri vesayetin ne denli önemli ve çözülmesi gereken bir sorun olduğu görülür. Hemen yanı başımızdaki komşularımız başta olmak üzere, bölgemizde çok önemli sıcak gelişmeler yaşanır ve yurt savunması daha bir önem kazanırken, asli görevi bu olması gereken ordu içerisindeki kimi komutanların; hangi akla hizmet, devlet memurlarını fişlemeye çalıştıklarını sorma hakkımız yok mudur? 

Darbe planlarının bir parçası olarak hükümet aleyhinde yayınlar yapmak üzere internet siteleri kurduran bir ordudan, bu sitelerdeki yayınları gerekçe göstererek mevcut iktidar partisi hakkında kapatma davası açan bir yüksek yargıdan ve tüm bu yasa dışı işleri kendi halkına tezgahlayan Ergenekon isimli bir örgüte sahip çıkan bir muhalefetten söz ediyoruz. 

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana iktidarı elinde tutan askeri-bürokratik vesayetin tek yanlı topluma şırınga ettiği tarih bilinci ve koşullandırmalar sonucu orduyu kutsal bir tabu haline getiren zihniyet, şimdi doğal olarak orduya ya da içinde suç işlemiş unsurlara yönelik yazılan her şeye, yapılan her eleştiriye tahammülsüz biçimde tepki veriyorlar. Aslında başından beri söylemeye çalıştığımız şey” kol kırılır, yen içinde kalır” mantığıyla şimdiye kadar sorgulanamaz, denetlenemez, yargılanamaz konumunda tutulmaya çalışılması; orduya itibar kazandırmak yerine, aksine halkın güven duygusunun sarsılmasına neden olmuştur. Her kurumsal yapıda olduğu gibi TSK içerisinde de görevini kötüye kullanan, yetkilerini amaç dışı kullanan ve hatta sahip olduğu statüyü kaybetmemek adına darbe yapmaya teşebbüs etmekte bile sakınca görmeyen kişiler olabilir. 

Şimdi tüm bilgi ve belgeler ortaya dökülmüş, en yetkili yerlerden itiraflar başlamışken hala “bunların hepsi düzmece, iktidarın muhalefeti susturma planının bir parçası” gibi saçma gerekçelerle gerçeklere gözlerini kapayanların işte böyle bir ruh hali içerisinde olduklarını düşünüyorum. Yasal olmayan yollarla kurulan bu internet sitelerinin yaptığı kara propagandalar sonucu dindar olmanın, kürt olmanın, demokrat olmanın suç sayıldığı bir ülkede insanların bir irtica paranoyasına girmeleri bekleniyordu. 

Bugün içinde bulunduğumuz süreçte insanların neredeyse kapı önüne çıkıp, geçmişte komünizmi bekledikleri gibi, irtica ne zaman geliyor diye beklemeleri, işte bu Ergenekon planının bir parçasıydı ve doğrusunu söylemek gerekirse bunda hayli de başarılı oldular. Bu arada son internet andıçlarıyla ilgili gelişmelerde ve mahkemenin tutuklama kararlarında, ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımı ve açıklamalarını sürecin geleceği açısından çok olumlu ve değerli buluyorum. Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ a destek olmak için Silivri’ ye çıkartma yapan CHP heyetinde Süheyl Batum’ un 1.Ergenekon davası sanıklarını neden ziyaret etmedikleri eleştirisine verdiği cevapta ilginçti:”Biz her yargılanana destek verme çabası içinde değiliz. Kim yargılanıyorsa onun davasına gidemeyiz.” 

Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor ve doğal olarak CHP de değişmek zorunda. Umarım CHP içerisinde değişimden, yenilenmeden yana olanlar, statükocuların gerici baskılarından etkilenmez, salt AK Parti karşıtlığı üzerinden yapılan bir muhalefet anlayışını terk eder, gerçek bir sosyal demokrat partinin yapması gereken sosyal ve ekonomik projeleriyle iktidarla yarışma yolunu seçerler. Çünkü bilgi ve teknolojinin öne çıktığı bilgi çağında insanlığın geleceği, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla çalışır hale getirmekten geçiyor. Demokratik bir ülkede sosyal adaleti, hukuku ve özgürlükleri savunacak gerçek sosyal demokrat partilere her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. CHP ya bu ihtiyaca cevap verecek bir parti haline gelecek ya da bu boşluğu bir başkaları dolduracaktır. Unutmamalıyız ki, doğa boşluk kabul etmez! ayhanongun@gmail.com 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..