Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yeni bir güne başlarken

Yeni bir güne başlarken
 

Bu gün hava çok soğuk. Sabah işe gelirken düşündüm de hayat ne kadar hızlı değişiyor. Hayata bakışımız, yaşam tarzımız, kullandığımız eşyalar her şey, her şey değişiyor. Hepsi yaşam kalitemizi yükseltmek daha rahat ve mutlu olmamız için. Annelerimize göre ne kadar da rahatız. Deyim yerindeyse karnımız tok sırtımız pek. Eskiden cislavet denen lastik ayakkabılar varmış. Bu günkü gibi karlı kış günlerinde elde örülmüş yün çorapların üstüne giyilirmiş. Şimdi öyle mi ya ? Her kıyafete göre ayrı bot, ayrı çizme evlerin her köşesi sıcacık, çeşmelerden sıcak su akıyor, elimizde televizyonumuzun uzaktan kumandası, kucağımızda laptopumuz, bir tıkla anında dünya karşımızda, nerde şimdi anneannelerimizin kullandığı kor ütüler...

Her şey bu kadar kolay, bu kadar rahat da neden mutlu olamıyoruz peki? Nedir eksiğimiz.? İçimizi dolduran bu koca kara boşluk neden?

Bizim yapmamız gereken her şeyi makinalar yapıyorsa artık neden hiç vaktimiz yok. Küçük bebeğimizin anlatmaya çalıştığı bir şeyi önünde diz çökerek ellerini tutup taaa gözlerinin içine bakarak anlamaya çalışıyor muyuz ? Yoksa mızıl mızıl gelen sesini tamam , olur , sonra bakarız tarzından cümlelerle geçiştiriyor muyuz?Hiç çocukluğumuzu anlattık mı onlara çocukken yaşadığımız korkuları ya da hatıraları paylaştık mı?

Ufff çok üşüdüm. Kar da kararsız yağsam mı? Yağmasam mı? Yağ gitsin işte be. Mevsimler de bozuldu. Babam anlatırdı, o çocukkken kar yağarmış onlar da kürekle oyarak kardan odacıklar yapar içinde oynarlarmış. Koşmuş, oynamış, düşmüş, yaralanmış... Her yara izinin bir hikayesi var. Benim hiç izim yok hiç düşmedim ki. Ağaca tırmanmadım. Kardan evim de olmadı. Sokakta oynadığım bile sayılıdır bir ya da iki.

Çocuklarıma bakıyorum onlar da benim gibi. Oynayacak yerleri yok enerjilerini koltuk tepelerinde zıplayarak atmaya çalışıyorlar. Aslında o da yasak. Dur, sus , oynama yoksa komşumuz rahatsız olabilir sonra .Yedi yıldır buradayız ama onlarla da tesadüf gelirsek bir merhabamız var. İnsanlar uzaklaşıyor gittikçe birbirinden. O kadar işte bir kuru merhaba.

Babam anlatırdı eskiden televizyon yoktu. Radyo bile çok sonradan geldi derdi. Herkes her akşam birinin evinde toplanır, oyunlar oynanır, şakalaşılır, patates haşlanır, mısır patlatılır, hatta binbir gece misali masallar anlatılırmış. Herkes mutluymuş . Özellikle çocuklar birbirleriyle yarışmalarını gerektiren sınavlar yokmuş o zaman. Herkes birbirinin sorununu bilir yapılacak bir iş olduğunda imece usulü yardımlaşılırmış. Şimdi en büyük samimiyet bir kuru merhaba.

Aaaa yaşasın servis geldi. Ooff bu günde çok iş var. Çek var para eksik, fen işleri aranacak, tamirdeki makina aranıp acele edilmesi için sıkıştırılacak, hesaplara bakılacak.

Yeni bir koşturmaca başlıyor yine. Servise biniyorum. Herkese günaydın arkadaşlar.

 
Toplam blog
: 92
: 830
Kayıt tarihi
: 28.02.08
 
 

Biraz kül, biraz duman o benim işte... Öyle dedim diye olayı arabeske bağladığımı sanmayın çabuk sön..