Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '12

 
Kategori
Eğitim
 

Yeni eğitim dönemine nasıl geldik? Gelinwn nokta sonuç mu, rövanş mı?

Geçmişi kısa dönemler halinde ele alarak bugüne gelelim.

Kurtuluş Savaşı döneminde önceliği olan konu kurtuluş bilinciydi. Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir zaman zaman okulları ziyaret ederlerdi . Amaçları;  kurtuluş bilincinin oluşması, devamı ve savaşın zaferle neticeklenmesi idi. Eğitim alanı her türlü zorluk ve engellere rağmen önceliğini koruyordu. Maarif vekil ve nazırlarını yani Dr.Rıza Nur,Hamdullah Suphi, Mehmet Vehbi ve ismail Sefa ile Ali Kemal'i,Sait'i, Abdurrahman şeref'i,Rumbeyoğlu Fahrettin'i ve Hadi Paşa'ları hatırlayalım. 15 Temmmuz 1921'de Ankara'da toplanan Maarif Kongresi'nde yaptığı açılış konuşmasında öğretmenleri kurtuluşun öncüleri olarak niteleyen M.Kemal milli terbiye programının ilk tanım ve işaretlerini vermiştir. 29 Ekim 1923'ten sonra;

1. Latin harfleri kabul edilmiş, köy nüfusu yüzde 70'ler mertebesinde olduğu için köy muallimlerinin yetiştirilmesine ve köy okullarına özel bir önem verilmiştir. Dil ve tarih konularına büyük önem verilmiş, eğitim laik ve demokratik  bir yapıya kavuşturulmuştur. M.Kemal'in eline tebeşiri alıp öncülük ettiği faaliyetlerin, millet mekteplerinin, halk okuma odalarının ve çeşitli eğitim seferberliklerinin de unutulmaması gerekir.

2.Kadın eğitimine önem verilmiş, kadın-erkek karma eğitim uygulaması yapılmış ve tevhid-i tedrisata (öğretim birliği)ne geçilmiştir. Günün şartları Türkiye'yi ve Türk'leri mihver almayı gerektirdiğinden, 1929'da Bakan Cemal Hüsnü 600 yıllık Osmanlı Eğitim Sistemi'nin kaybediş sebebini Türk azim ve enerjisinin eksikliği ile açıklamıştır. İdeolojik bir eğitim verilmesinden yana olmuştur. Hasan Ali Yücel'in de devrim, gelişme ve Cumhuriyet idealleri bakımından ideololjik bir eğitim uygulaması içinde olduğunu görmek mümkündür.

3. Ülkemiz çağrılan yabancı bilim adamlarının katkıları: 1924 yılında ABD'den Ülkemize çağrılan Prof. John Dewey genel eğitim sistemi üzerine iki rapor vermiştir. 1925'te Almanya'dan çağrılan Kühne ve Belçika'dan çağrılan Omer Buyse, Teknik Öğretim konusunda rapor vermişlerdir. 1932'de İsviçre'den çağrılan Prof. Albert Malche ile 1933'te Almanya'dan gelip 1952'ye kadar Türkiye'de kalan Ord.Prof.Philippe Schwartz  üniversiteler konusunda rapor vermişlerdir. Yine 1934'te Miss Parker ABD'den çağrılmış ilköğretim ve genel eğitim sistemi üzerine rapor vermiştir. Bunların eğitim sistemimizin revizyonu ve dünyaya entegrasyonu bakımından müspet katkıları manidardır.

4. 1961 Anayasası ideolojik bir eğitim anlayışına tüm müesseleriyle uyumlu olarak hayat veriyordu. 1973 yılında Milli Eğitim Temel Kanunu ile ideolojiye ek olarak hedef kitlelerin gelişimsel özelliklerine, pedagojik esaslara ve program geliştirme esasları dikkate alındı. Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim tanımları yapıldı. Milli Eğitimin Genel Amaçları ve Temel İlkeleri ortaya kondu.

5. 28 Şubat Süreci , Kesintisiz Zorunlu Eğitim ve Katsayı Uygulamaları Dönemi : 1997'de başlayan bu dönemde demokrasi, laiklik, bilim, pedagoji kavramları da haksızca, ideolojik saplantılara alet edilerek adölesan ve genç yetişkinler arasına ikilik sokuldu. Kimileri kendi kişisel çıkar ve beklentilerini, kimileri kendi çocuklarının kayrıldığını düşünerek, kimileri gıcırdayan kağnı sesine uyarak, kimileri de ulul-emre itaat diyerek ses çıkarmadılar. Hukukun temel ilkeleri, salt eşitlik anlayışı, her türlü ölçme ve değerlendirme anlayışı rafa kaldırıldı. Dine ve dindarlara ve hatta sahip oldukları sermayeye bile savaş açıldı. İmam-Hatip okulları, Kur'an Kursları ve Özel Din Eğitimi verilen yerler öcü gibi gösterilmeye devam edildi. YGS’de neredeyse soruların tamamını yapan İmam-hatip mezunu ya bir lisans programına yerleşemiyor, ya da sıradan sayılabilecek bir yükseköğretim programına zor yerleşiyordu. Eskiden Fakültelerde karşımızda cevval, dirik, bilişsel, duyuşsal ve davranışsal bütünlük içinde tutarlı ve başarılı genel, mesleki ve teknik lise mezunları otururken bu süreçte yazılı ve sözlü ifade yetenekleri gelişmemiş, yüzünüze anlamsız-anlamsız bakan figürler oturmaya başlamıştı.   Devlet, baba ise,  bu nasıl babadır ki evlatlardan bir kısmını kayırıyor, birisini  ötekileştiriyor, ötekileştirmekle yetinmiyor düşman veya öcü ilan edebiliyordu. Devlet; ana ise çocuklara karşı o ince ruh, melek gibi her evladı kucaklayan kanatlar, onlar arasında ayrım yapmaya sütü elvermeyen anlayış neredeydi ? Bu böyle gidemezdi, gitmedi de.

YENİ EĞİTİM SİSTEMİMİZİN GETİRDİKLERİ VE OLUMLU YÖNLERİ

- İlköğretim 1. Kademe ve  Ortaokullar toplam 8 yıllık kesintili eğitim yapacaklardır. Genel, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları zorunlu ve 4  yıl  süreli eğitim yapacaktır.

- Öğretim basamakları 4’er yıllık üç kademe halinde yapılandırılmıştır. Bağımsız ortaokullar kurulabileceği gibi, ilköğretim 1.Kademe ve ortaokul bir arada olabilecektir.

- Yeni Sistem bireyi merkeze almaktadır. Bu bağlamda önemli olan bireyin istek, ilgi, istidat ve kabiliyetleridir. Demokratik bir sistem olacaktır. Biz uygun gördük savı yerine öğrenci kendi istek, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ile orantılı bir karar verecektir.

- Meslekler ve mesleklerin bireylere sağlayacağı yaşam standard hakkında öğrencilere detaylı bilgi verilecek ve,

- Birey bireysel bütünlüğünü erken farkedecek, karar verme becerileri erken gelişecektir. Bu tercihler PDR uzmanları ile müştereken ve müteselsilen yürütülecektir.

- Eğitim Bilimleri Bölümleri’nde Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim dalları gelişecek ve daha işlevsel hale gelecektir. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri ail eve eğitim ortamlarında daha çok önem kazanacaktır.

- Ortaöğretim başarısı yükseköğretime geçişte %12 oranında etkili olacaktır.

- Fatih Projesi başta olmak üzere eğitim teknolojileri yaygınlaştırılacak,elektronik ortamda öğrenme ve öğretme gerçeği ile zamanında temas edilmiş olacak.

- İnsan ömründen 1 yıl kazanılmış olacak. Kabaca 17 milyon öğrencide ülke 17 milyon yıl zaman tasarrufuna dahil olacaktır. Ettekrarü Ahsene dedik, dedik hep aynı şeyleri ilk,orta ve yükseköğretimde düzeyinde tekrar ettik.

- Artık erkene alınmış sosyalleşme gerçdeği ile karşı karşıyayız. Teknolojik sosyalleşmeyi görmezden gelemeyiz. Aileler çocuk sahibi olma ve yetiştirme konusunda daha bilinçli, yazılı ve görsel medya gelişimi etkileme bakımından daha etkilidir.

- Artık toplum ve aileler eğitimin sosyal faydalarının neler olduğunu bilmek istemektedir. Eğitimin sosyal yararlarının ölçülmesi konsusu daha da önemli hale gelecektir.

- Esiden olsa yeni sisteme geçişte ben de tereddüt ederdim. Şimdi Dünya’da ve Türkiye’de Program Geliştirme, Mesleki ve Teknik Öğretim, Ölçme ve Değerlendirme Esasları  belirgin hale gelmiştir. Ülkemizde yeterli sayı ve nitelikte Program Geliştirme Uzmanı bulunmaktadır. Fiziki kapasite ve binalar açısından ufak-tefek sorunlar yaşanabilir. 

SONUÇ MU, RÖVANŞ MI?

Geçmişten ders alınarak mevcut durum (eğitim sistemi) değerlendirilmiş ve dünya ile entegrasyona gidilmiştir. Avrupa Birliği 2020 yılında 12 yıllık zorunlu eğitimde okullaşma oranını %85’e çıkarılmasını istemektedir. Bizde mevcut durumun %28 olduğu ifade edilmektedir. Buna nitelikli ara eleman yetiştirme zaruretini de ekleyelim. Yeni Eğitim Sistemi’ne Geçiş, nereden bakarsak bakalım gecikmiş ama doğru bir tercihtir. Meclis müzakerelerinin gergin geçmiş olmasını istemezdik. Buraya da takılıp kalmamak ve ileriye bakmak gerekmektedir. En iyi sistem dahi sistem dışı kalan öğretmenler tarafından yozlaştırılabilir.  Bu bakımdan protestocu meslektaşlar dahil herkesin kendini sistemin içinde görmesinin sağlanması elzemdir.

Şimdiye kadar tartışılanlar daha ziyade şekille ilgiliydi. Bu aşamada ise; işin esası önemlidir. Yani dersler, kur tanımları ve içerik belirleme önem kazanmaktadır. Müfredatın doyurucu bir şekilde yetkin ve deneyimli kişilerce hazırlanması ve Talim ve Terbiye Kurulu’nca görüşülüp onaylanması gerekmektedir.

Görüldüğü gibi bu bir rövanş değil, bu bir sonuçtur. İnsanlığa, Milletimize ve yeni nesillere hayırlı olmasını dilerim. 

 
Toplam blog
: 14
: 321
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

İlköğrenimimi Yapraklı İlçesi Çiçek Köyü’nde, İmam- Hatip Lisesi’ni Ankara’da, Mehmet Çelikel Lis..