Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '07

 
Kategori
Eğitim
 

Yeni YÖK Başkanı Eylül ayında neler demiş?

Yeni YÖK Başkanı Eylül ayında neler demiş?
 

Bugün (10 Aralık 2007) YÖK Başkanı belli olunca tüm gazeteler aynı değerlendirmeyi manşetlerine taşıdılar:

“Hiç öyle düşünmüyorum. Hatta serbestlik ortamı oluşacağı için türban takanların bir kısmı vazgeçecek. Türban takmayanların gereksiz korkuları var. Serbestlik olursa, daha liberal demokrasi olur. O zaman bu mesele konuşulmayacak. Çevre baskısı asla olmayacak. Kadınlar ilk aşamada eşitlik konusunda kan kaybedebilir. Erkekler açık olana ilgi duyup, farklı davranabilir. İnşallah bunla uğraşmak zorunda kalmayız.”

Bu değerlendirme 11 Eylül 2007 tarihli Sabah’ın web sayfasında yayımlanmış. Yeni YÖK Başkanı, henüz bu göreve atanmadan 3 ay önce Tarhan Erdem’in “Türban yasağı kalkarsa, üniversitede başı açık kimse kalmaz” açıklaması üzerine bu değerlendirmeyi yapmış.

Medyamız, herkesin merakının “türban” olduğu düşündükleri için, bugün sabahtan bu yana, bulabildikleri bu değerlendirmeyi sanki YÖK’ün türban konusunda gelecek uygulaması gibi sundu.

Ben bu değerlendirmenin tamamen “teorik” olduğunu ve uygulamada böyle olmasının olanaksız olduğunu düşünüyorum.

“Hatta serbestlik ortamı oluşacağı için türban takanların bir kısmı vazgeçecek.” demiş.

Normal bir ortam olsa bu doğru olurdu. Bu değerlendirme ODTÜ için, Boğaziçi için doğru olabilir. Ancak ülkemiz yalnız ODTÜ ve Boğaziçi’nden oluşmuyor. Vazgeçmenin “davadan dönmek" olarak değerlendirilmeyeceğini olasılığı düşünülmelidir. Çünkü “inanç olan” başörtüsüdür “türban” ise davadır birleri için.

“Türban takmayanların gereksiz korkuları var.” demiş.

Bir doğru ve bir yanlış var bu cümlede. Türban takmayanların korkuları vardır, doğru olan budur, “gereksiz korkuları var” demiş, yanlış olan da budur.

“Serbestlik olursa, daha liberal demokrasi olur. O zaman bu mesele konuşulmayacak.” demiş.

“liberal” olur, bu doğru... “demokrasi” olmaz, bu yanlış. “bu mesele konuşulmayacak”, gerçekten konuşulmayabilir. Bunların konuşulması için demokrasi gerekir. “Türbana hayır” demek bir rejim suçu gibi değerlendirilecek günler gelir.

“Çevre baskısı asla olmayacak.” demiş.

En büyük yanılgı bu. Çevre baskısı öyle bir büyük bir baskı olur ki bunun adına “mikro” mu dersiniz, “makro” mu dersiniz, ama ülkemiz üzerine gerçek faşizmin öyle bir karası bulaşır ki, temizlemek için yapılacaklar çok şeyi yıpratır.

“Kadınlar ilk aşamada eşitlik konusunda kan kaybedebilir.” demiş.

Çok doğru demiş, kadınlar ilk aşamada eşitlik konusunda kan kaybedecek ve ne yazık ki hep öyle sürecek. Bunları anlamak için “reversible” ve “irreversible” demektir, onu bilmek gerekir. Sosyal bilimciler bana çok kızacaklar ama ne yazık ki, sosyal bilimciler bu konuları iyi değerlendiremezler.

“Erkekler açık olana ilgi duyup, farklı davranabilir.” demiş.

Herhalde “türban” olayına böyle bir yaklaşım olabileceğini kırk yıl düşünsem bulamazdım.

“İnşallah bunla uğraşmak zorunda kalmayız.” demiş.

İnşallah...

Ben 3 ay önce yapılan bu değerlendirmenin kişisel olduğunu düşünüyorum. Şimdi YÖK Başkanı olarak, türban konusunu hiç gündeme almayacağına ve ayağı yere basan uygulamalar yapacağına inanıyorum.

Ankara, 10 Aralık 2007

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..