Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '11

 
Kategori
Blog
 

Yeni Yüz

Yeni Yüz
 

Genelleme yapmak istemem ama biz insanların, söylenen bir şeyi, kastedildiği anlamda değil de, anlamak istediğimiz anlamda anlamak gibi bir alışkanlığımız var gibi geliyor bana. 

Konumuz Milliyet Blog'un yeni yüzü. 

Anasayfanın üstünde yer alan “Milliyet Blog’un yeni tasarımıyla tanışmak ister misiniz?” cümlesi üzerine tıklanınca, sarı zemin üzerinde siyah puntolarla yazılmış bir yazı çıkıyor karşımıza malumunuz. 

Bu yazıda, sitemizin idarecileri, sorumluları veya editörleri; yani söz sahibi olan kişiler biz yazarlara Milliyet Bloğun artık yeni bir yüzle çıkacağını bildiriyor ve “....sitemizin linkini kullanımına şimdiden alışmanız için size beta versiyon olarak sunuyoruz” diyorlar. 

Yani sitenin yeni şekli ile deney yapmamızı, kullanmaya alışmamızı öneriyorlar. Altına da ilave ediyorlar: 

“Test sırasında karşılaştıklarınızı bize iletirseniz seviniriz.” 

Yani, kullanım sırasında her hangi bir arıza veya olumsuzluk ortaya çıkıyorsa haber vermemizi istiyorlar. 

Benim anlayabildiğim kadarıyla “...sitemizin linkini, kullanıma açabilmemiz için onayınıza sunuyoruz” şeklinde bir anlam yok bütün bu sözlerde. 

Milliyet Blog yazı yazmak isteyenlere bu imkanı sunan ve belli bir yerden idare edilen bir platformdur. Kullananlar tarafından idare edilen bir kooperatif olmadığı aşikar. 

Hal böyle olunca, siteye yeni bir yüz vermek istediklerinde, bunu kullananların oylamasına açarlar mı dersiniz? Açacak olsalardı, bunu şimdiye kadar yapmazlar mıydı? 

Her hangi birşey yenilendiğinde, yeniliği iyi karşılayanlar olduğu kadar, yeni bir şeye çabuk alışamıyanlar, alıştıklarına bir zaman bağlı kalacaklar olacağını da kestirememişler midir dersiniz? Bunu bildikleri halde, yenilenmiş bir olguyu önümüze koyarken, oyumuza müracaat etmemişlerse; “beğenmedim” “eskisini isterim” şeklindeki ifadelerimiz, sızlanmaktan öteye giden şeyler olabilir mi sizce? 

Belki durumu tam anlayamamış olmaktan veya anlamak istediğimiz gibi anlamış olmaktan ötürü içine düştüğümüz bir çeşit çaresizlik? 

Burada yazmakta olan bir çok eski tanıdıkla birlikte yaşadığımız bir deney vardır bizim geçmişte, kastettiğim bu yazar arkadaşlar çok iyi hatırlayacaklardır, hatta hiç unutamamışlardır. 

Evimiz, bahçemiz, ailemiz, “Hyde Park”ımız bildiğimiz, hep birlikte yazdığımız, çok sevdiğimiz bir platformun kapısı, değil fikrimiz sorulmak, bize hiç haber bile verilmeden, bir gecede yüzümüze kapatılmış; hepimiz evinden atılmış öksüz kedi yavruları gibi kapının dışında kalıvermişizdir. 

Ne alakası var? 

Alakası şu: Oranın da patronu biz değildik! Ve bunu bir gecede kavrayıverdik. 

Tabii ki beğenmemeye, düş kırıklığına uğramaya, hoşnutsuzluğumuzu ifade etmeye hakkımız var. Hem de yerden göğe kadar. Yoruluncaya kadar. Kimbilir belki Arap dünyasında bugünlerde esen isyankar rüzgarlar bu taraflara da ulaşır. 

Hayır kraldan fazla kralcı değilim. 

Gerçekçiyim sadece. 

Hem Milliyet Bloğun yeni yüzü hiç o kadar fena da değil. Daha akıcı, daha hızlı, daha kıvrak, daha havadar. 

Ne demişti ayrıca bir Türk büyüğü: “Alışırsınız, alışırsınız!” 

Bu arada “Blog” kategorisinin biraz önem kaybetmesi de gayet iyi oldu. Özellikle bu kategoriden tanıdığımız bir yazarımızın da hayıflanmasına hiç gerek yok, onun kalemi öylesine kuvvetli ki, nerede yazsa orada ses getirir kendisi. O kendini bilir! 

Haydi bırakın gidenlerin, değişenlerin arkasından ağıt yakmayı. Dünya her saniye değişmekte zaten. Bedenimizin hücreleri bile yedi ile onbeş sene arasında tümüyle yenileniyor. 

Bol ilhamlar, iyi alışmalar herkese. 

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..