Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '14

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde dünya emekçi kadınlar paneli...

Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde dünya emekçi kadınlar paneli...
 

"Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri ,
ince  küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız , avradımız , yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde , tütünde ,odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak , ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız…”
                                                  N.H.

 

Açık yürekçililikle belirtmek gerekirse; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasına karşıyım. (Gerçi son yıllarda Dünya Emekçi Kadınlar Günü söylemi kullanılmakta...) Feminizmi çağrıştırmaktadır. Erkekler Günü, adı altında bir gün yoktur.Toplumda kadının hanımefendisi olduğu gibi, hanımefendiliğin çok uzağında olanları da mevcuttur. Elbette erkekler içinde geçerlidir… Bardağın hem dolu hem de boş tarafından bakmak uygun olur, kanısındayım.

M. Kemal Atatürk değerlendirmesinde özverili Türk kadını için duyduklarımız, gerçek ve özgün sözcüklerden oluşmaktadır: Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara getirerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren; bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ve Türk Kalp Vakfı işbirliğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde panel düzenledi.

Kurumun Dr. Azmi Ofluoğlu Yerleşkesi`nde gerçekleşen panelin onur konuğu ünlü sinema sanatçısı Türkan Şoray oldu. Kimi davetliler, Türk Kalp Vakfi üyeleri ve öğrenciler yerlerini aldılar.

“Kadın” sözcüğünün kendisine ağır geldiğini ve bu sözcüğün yerine “hanımefendi” sözcüğünü kullanmak istediğini belirterek konuşmasına başlayan Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Gündüz: “Bu yüzden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü değil, Dünya Hanımefendiler Günü olmalıdır.” Diyerek niyetini ortaya koydu. Günün kutlu olmasını da diledi.

***

Konuklarına “hoş geldiniz!” sözcvüklerine sevgi ve saygılarını da ekleyen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Demir Budak : “Kadın benim inancımda ve literatürümde Tanrı`nın farklı yarattığı, farklı özellikler verdiği, farklı bir yaratık… Bunun daha ötesinde kutsal bir yaratık… Türk kadını yıllardan beri, neredeyse yüzyıllardan beri kendisine düşen görevi her konuda, yürek açıklığıyla ve cesaretle, medeni kadın olmanın getirdiği sorumlulukla, her zaman çizgisini yukarda tutarak taşımıştır.

Uygar toplum olmanın değişmez koşulu, o toplumun bireylerinin kadına ve kadınlığa verdiği değerle ölçülür. Çağdaş toplumlarda bunu görürsünüz. Ama ilkel toplumlarda bu değerler kaybolmuştur. Onun için ilkellikten çıkamamışlardır. Türk kadını şanslıdır, diyorum çünkü Atatürk gibi büyük bir liderin 1930`larda sıklıkla yinelediği ve önünde hep ceketini ilikleyerek saygı duyduğu Türk kadını, kültürel mirasını öyle bir elden alarak gelmektedir.” Tümceleriyle düşüncesini ortaya koydu.

***

29 Ekim 1923'den bu yana -bugün de dâhil olmak üzere- ülkemizde ve dünya ülkelerinde sorunların olduğunu belirten Türk Kalp Vakfı Başkanı Semiramis Sekban: “Bütün konularda kadınlarımız hep geride, neden acaba? Şunu hepimiz biliyoruz ki ataerkil bir toplumdan geliyoruz. Kadının sosyal hayata geçiş yapabilmesi için ayaklarının üstünde durması ve kendisine özgüveni olması gerekir. Eğitim diyoruz değil mi? Yarın, öbür gün anne olacak hanımefendilere diyorum ki; yavrularınızı okutunuz! Sizler gibi yetiştiriniz.” dedi. Türk Kalp Vakfı Başkanı Semiramis Sekban`in `Sosyal Hayatta Kadın’ konusunu, ayrıntılarıyla erkeğin gücünden söz ederek kadının eğitilmesine değindi. Şimdilerde okuma yazma bilmeyen milyonlarca kadının olduğunu belirtti.

***

Prof. Dr. Yıldız Tümerdem, `Sağlıkta Kadın` konusunu başarılı anlatımıyla işledi. Doğu Anadolu Bölgesindeki hekimlik anılarını, akıcı anlatımıyla aktardı. Köylülerin avrattan dohdur görmedikleri, anekdotunu kendine özgü biçemiyle aktardı.. Salondakiler ilgiyle dinlediler. Her zaman olduğu gibi dinleyenlerin beğenisini kazandı!  Salondakiler coştkulu alkışlarla da takdirlerini belli ettiler.

Şair Yıldız Tümerdem'n bir şiirini de buraya aktarmadan geçemedim:

Sor kendine;

Sen mi yaşamın gölgesine sığındın

                       Yaşam mı senin gölgende

Bak çevrene;

Sözüm ona çağdaş görünen

                   İlke yoksunu ilkesizlere

Uzun mu görünür gölgeleri

              Onlar gibi düşünenlere

Bak çevrene;

Gerçek aydınları

          Ve de

 İlkeli ilkelileri gözle

                      Üç gözünle de

Üçüncü gözünle de

 

Kısa mı kalmış gölgeleri

          Evreni katıksız sevgiyle

Kucaklasalar bile

                        İçtenlikle

Sor kendine;

Aşk mı senin kapını çaldı

          Sen mi ona koştun delicesine

             Yoksa

Sen mi aşkı kovaladın

                    Genç kalmayı başarmış yüreğinle

Bu gününde olduğu gibi

                      Dününde de, hekimce

Sor kendine;

Bu soruları sen mi yanıtlarsın

                Bir başına

Seni sen yapan sevgi yüklü

                         Sıcacık yüreğinle

           Ve de

Doğruluğun simgesi olan

                   Gerçek olan çağdaş bilginle

Yoksa çevrendekiler mi?

                       Soru yağmuruna tutar seni

“Bunların yanıtını ver bize” diye…

                                               Ver bize diye…

                                                                                 ***

Kürsüden salondakilere seslenen Türkan Şoray: “Kadın hakları için mücadeleye devam edeceğiz. Şiddete hayır diyeceğiz.” Söylemini hep bir ağızdan söyletti. “Anlamlı günler yaşıyoruz.” diyerek konuşmasına başlayan Türk Sineması`nin ünlü ismi Şoray: “Ben emekçi bir kadın olarak Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum. Burada bulunan kız öğrencilerimize ve erkek öğrencilerimize söylüyorum. Kadın hakları için savaşıma devam edelim. Şiddete hayır, diyelim. “ dedi

Tüm kadınlık hallerini ve kadının evrimini yaşamış bir insan olduğunu anlatan Türkan Şoray: “Mesleğim nedeniyle ülkemdeki değişik kesimdeki kadınları canlandırdım. Kadınların dramlarına öylesine şahit oldum ki aşlında onlar oldum. Dayak yiyen kadın, okutulmayan kadın, gecekondu bölgelerinde ayakta durmaya çalışan kadın, burjuva kadın. Her türlü kadını o denli iyi biliyor ve tanıyorum ki… Suratına bir tokat yediğinde, filmde yüzlerce kadın adına ben o acıyı duydum! Bu yükü kaldıramıyordum. Tüm bu canlandırdıklarımı yüreğimde yaşadım.. Mesleğimin böyle bir güzelliği var. Toplumda ne oluyorsa o yaşatılıyor. Yani toplumun yansıması...” sözcükleriyle kadınlığını anlattı.

Ataerkil bir toplu ve kültürün yıllardır beri sürdüğünü belirten Şoray, bunu aşmanın tek yolunun eğitim olduğunu söyleyerek şunları ekledi:

“Eğitim alan anne, kadın ve erkek dünyaya başka türlü bakmaya başlıyor. Anne kimi gelişmelerin farkında oluyor. Eğitimli anne, erkek evladını yetiştirirken dünyaya daha farklı bakıyor ve anneye, kadına saygılı bir erkek evlat yetiştiriyor. Erkek evlat da eğitim aldığında kadına daha başka bakacak. Son dönemlerde kadın-erkek eşitliğine inanan gençlerimiz var. Demek ki ülkemizin bu büyük sorununun çözümü eğitimdir. Ne ki gerçekleşemeyebiliyor. Şimdilerde okula gidemeyen kız çocuklarımız var. Bunun için çaba harcamamız lazım.

Ülkemizde kadınlar yavaş yavaş haklarının ayrımına vardılar ve sosyal hayata katıldılar. Kimi erkek zihniyeti de buna tepki göstermeye başladı.  Yıllar sonra kadın-erkek el ele eşit yaşacağını ve bunun için umutvar olduğunu” söyledi.

***

Prof. Dr. Tülay İrez: “Dünya Kadınlar Günü Tarihçesi”, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Günseli işçi: “Edebiyatta Kadın”, Prof. Dr. Mine Küçüker: “Eğitimde Kadın”  ve Yrd. Doç. Dr. Mehtap Çivir`in ise “Hukukta Kadın” konulu konuşmalarını yaparak akış aldılar.

Ardından plaket takdimine geçildi. Türk Kalp Vakfı Onursal Başkanı Avukat Çetin Yıldırımakın, plaket takdimi sırasında özgün, güncel, anlamlı ve coşkulu konuşmasında; Atatürk’ün değerinin bilinmesine,  ilke ve devrimlerine sahip çıkılmasına dikkat çekti.

Panelin yönetmeni ya da moderatörü usta cerrah Prof. Dr. Demir Budak’ın başarılı değerlendirmesi de can kulağı ile izlendi. Kurtuluş Savaşında kağnılarıyla cepheye mermi taşıyan kadınların perdeye yansıyan görüntüleri eşliğinde ustaca seslendirdiği Nazım şiiri ilgiyle dinlendi ve yoğun alkışla noktalandı!

 

*

 

                   Kadın bir gizdir / Bekli de şiir…

                Muhsin DURUCAN

      muhsindurucan@hotmail.com

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..