Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '18

 
Kategori
Anılar
 

Yerkesik'te Bir Belgesel. . Anadolu'da Bir Belgesel Geçidi İdi

Yerkesik'te Bir Belgesel. . Anadolu'da Bir Belgesel Geçidi İdi
 

Yerkesik Halk Kütüphanesi girişi


2010’da not almışım sayfama düşmüş notlarım, kalemim.

İlk görevime bir mühür yaptırarak başlamıştım, hiç unutmam. İlk gün gün boyu nereden başlamalıyım, ne yapmalıyım, peki nasıl yapmalıyım? Başarabilir miyim? Bu yörede bir Kütüphane var olur mu?  v.b. Birçok soru sorarak ve "her maddeyi bir kağıda not alarak" yazmış ve başlamıştım.

Yağmur yağar, kovalar dolusu su arıtırdım, derken usta bulmaya çalıştım. O zaman ki binamızda beton duvarları ve sütunları işçiler balyozlarla deliyor, başka bir iş yapmaya çalışıyordu belediye başkanımız.

Kütüphane bunlara rağmen dolu dolu yaşıyor ve programlı çalışıyordu. Sürekli öğrencilerimizle ve öğretmen arkadaşlarımızla işbirliği halinde çalıştım. Kütüphane gerçekten en önemli anlarını yaşadı böyle.

Koşullarından dolayı, ancak bir Kütüphane gibi gün boyu işlevimizle ilgili bir duyguyu ,işi hiç yaşayamadım,

İlk geldiğim gün, daha caddeden geçerken “Kütüphane burada olmalı” diye gözlemlediğim daha korunaklı bulduğum yerdi, sanki. Daha o anki salona girmeden.

Kütüphane tüm kamuoyuna ve Yerkesik'e ilk defa varlığını yaşatıyordu . Varlığı ortaya çıkmalıydı ki, işlevleri olsun. Önce yapısal olarak ortaya çıkmalıydı ki, işlevsel olarak da meydana gelsin.

Belediyenin başka bir iş nedeniyle ki , yaşamadı o iş . Kütüphaneye yer gösterilmedi, ancak hedefledim burayı. Kısacası zor ve olumsuz koşulların içinden bazı şanslar yaratıyor ve değerlendiriyordum .

Dolu dolu yaşayan canlı ve etkin, önemli çalışmalarına Kütüphane Haftalarını eklemeye başladım. Ve ulusal ve resmi bayram törenlerinde çocuklar ve öğrencilerle ilgili çalışmalarını sürdürdüm, temsil ettim.. Bu etkinliklerimizin alt yapısı ise sene içersinde çalıştığımız ve ortaya koyduğumuz işlerdi. Çalışmalarımızı değerlendirdiğimiz.

O yıllardı Muğla’da bu tür çalışmalara rastlanmıyordu. Kamuoyundan şunlar ben de izler bıraktı. Yerkesik Kütüphanesi de olmasa Kütüphane Haftası yaşamayacağız. Şimdi gerek Muğla Kütüphanesi, gerekse de Muğla Üniversitesi Kütüphanesi programlarını gerçekleştiriyor.
Haftanın programı seçilirdi ve tekrar yayınlanırdı. Bunlar gerçekten bizim çalışmalarımızı değerlendirdiğimiz alt yapısı olan programlardı ki, güzel ve verimli çıkıyordu. Koşulları , ortamları ve maddeleri elverişli olmayan hiçbir şeyi usul olarak yapmadım.

Bunların bir tek amacı vardı, bu kütüphanenin varlığı, yaşaması, Yerkesik’le bütünleşmesi.

Derken buraya geçiş kolay olmasa da ve zorluklarını daha çok yaşasak da “bu bina kütüphane için olmalı dediğim yerdi.” Yerkesik’te hala şu an en isabetli ve artık Kütüphanenin hak ettiği, Ve bu saatten sonra " Kütüphaneden başka bir şey yapmak yakışmayacaktır “ diye düşünmekte olduğum yerdir.

Zorluklarını yaşadıkça hep çözdüm. Kullanışsız son derece çürük Kütüphane için elverişli değil. Çok sorunu olan bir bina. Hiç unutmuyorum. Dönemin belediye başkanı bana şunu söylemişti. “sen orada nasıl duruyorsun, ölü filan yıkandı”. Bense öyle hissetmiyorum ancak kullanışlı hale getirmeli, diyordum.

İlk geçtiğimde akreple v.s yaşardık. Zamanla burayı bazı ustalarla rica ederek küçük onarımlarla başladım.
İnsanlar çok da kolay bir şey yapmıyor. Hep teşekkür ediyorduk. Bir taraftan belediye başkanlığına yazıyordum sorunlarını, ancak çözen yoktu. “Kütüphanede kağıt kalmadı ancak yerel yönetim hep aynıydı”, diye not almışım.

Kütüphane ile ilgili işlevlerimizi asla göremeyeceğimiz durumlar ve zamanlar, zeminler, ortamlar, karışıklıklar içerisinde, sorunlarla karşı karşıya kaldık, bırakıldık.

Yine de vazgeçmedim. Hiç vazgeçmedim. Hep öğrencilerime gerçekten kitap kurdu olan öğrencilerime, hep koşarak gittim. Okuyucularıma gittim, onlarla temasım, görüşmelerim oldu, onlar da hep geldiler, koşarak geldiler..

Bu kütüphanede nefes aldığım, yaşadığımı ve dinlendiğimi hissettiğim anlardı bunlar. Mutluydum.

Başlıca iki ana çizgim ve amacım oldu ; yöremde bir Kütüphane yöremi tanımlayan bir yerdir, Yerkesik Kütüphanesi. Bir de bakanlığımızın bir zenginliği, heyecanım.

Çalışmalarımda ise iki hedefim, birincisi Kütüphaneyi işlemek ve öğrencilerle ve okuyucusu ile iç içe. İkincisi yöresel değerlerimizi ve birikimlerimizi Yerkesik’le buluşturmaktı.

Sorunları;
Henüz kurumlaşmamış bir yapıydı. Bir an gelip kendime tadilatında “ kurumunu hemen topla yoksa dağılıyor” diye kararlarını aldığım . Öyle zor durumlarda bırakıldık ki, üstelik sadece boya ve badanası . Binanın çatı tamiratını ben programa aldırmıştım..

Vazgeçmedim, hiçbir koşulda terk etmedim hep kütüphanem dedim, Kütüphaneyi anladım. Üst üste çeşitli bina sorunları ve yanlışlıkları yaşamak, düzeltmek zorunda bırakıldık.

Benden ve kütüphanemden kaynaklanmayan pek çok şey beni incitti. Burayı en keskin, en acı, en gerçek yaşadım. Görevime ve Kütüphaneye çok saygı duydum.

Çalışmalarımız aynı hızla devam ediyordu. Hiç eksilmeden. Daha çoğalarak, daha çok çalışarak. Kütüphane hep koştuğum okuyucum özellikle öğrenci ve gençlerle dolup taşıyordu anımsıyorum.

Ve hep değerlendirmelerime alırım. Bir günde 70 genç ve çocuk geliyordu.Bir gün saydım 150 öğrencim gelmiş. Belki yazın değil, yazın sayım 20 gibi oluşsa da, veya her gün aynı sayı olmasa da şöyle not alıyordum; Kütüphane gerçekten verimli, onlar geliyordu, çünkü "ben gidiyordum". Bu Kütüphane yaşıyordu, işte bunları yaşadım dolu dolu.

Zemin yetmiyordu görüyordum ancak bu yöndeki Yerel Yönetime olan tüm çabam yedi yıllık mücadeleme rağmen bu soruna çözüm bulmadım. Hiç anlamadılar ki, yazdıklarımı hiç anlamadılar ? Kapasitemiz ve çalışmalarımızla geldiğimiz nokta buydu.Zemin yetmiyordu. Bu konuda çok çabam oldu, ancak gerçekleştirilmedi .

“Öğrencilerim ve Kütüphanenin verimi dağılmaya başladı, “
diye notlarıma alıyordum. Bense daha sonra sayımı sınırlamaya başladım ve gelen öğrenci ve okuyucularımla iş yapmaya başladım.

Neydi bu hedefler diye planladıklarım, geldiğimiz nokta? Ancak gerçekleşmeyen!

Yerkesik'te kütüphane amaçların ötesinde hedeflerle yürüdü. Yerkesik Kütüphanesi öyle bir köşede kalan, küçük çaplı bir varlık değildi.

Peki bu yer bize yetiyor muydu? Çalışmalarımız, hedeflerimiz, ilkelerimiz ne yöndeydi? O nedenle amaçların ötesindeki hedefler nelerdi? O hedeflere ne zaman geldik bunları görelim?
Bu konuda 2007 yılında başlayan hedef ve yedi yıllık mücadele? Çalışmalarımız neyi göstermekteydi?

a) Okuma Salonu

b) Bir odası yığılı duran kitaplar için düzenlenecek öyle güzel kitaplarımız gelmişti ki, roman, hikaye, şiir. ülkenin tüm güzel köşelerinden.

c) Girişe Yerkesik değerlerini gerek kültürel, gerek tarihsel Yerkesik köşesi olarak fotoğraf ve yaptıkları, hayatı ile ilgili bilgi düzenlemek.

d) Bir odası çocuk odası olarak düzenlenecekti. 20 yıl önce düşündüğüm ve hayata geçirmek istediğim bir çocuk odası kurmak. Yerkesik dışındaki çocukların bilgileri, iletişim ve fotoğrafları . Haftanın bir günü Yerkesik içinden gelen çocukları bu odaya alarak dışarıda oturan çocuklarla temasları yaptırmak. Bu üstelik hem çocukların sosyal ve kültürel gelişimini etkileyecek hayatlarını değiştirecek , hem de gelecekte Yerkesik ve çeşitli buluşmaya neden olacaktı.

e) Bir arsa temin etmek istemiştim. geleceğe binasını projelendirecek işte alt yapısı böyle oluşacaktı.

Yedi yıl bu konuda verdiğim mücadele 2007-2014 hayata geçmeyince kendi kapasitemizi aşağıya çekmek zorunda kaldım. Çalışmalarımı da. Çünkü çözüm bulmak zorunda idim.
Artık günlük kararlarla yürüyecektim.

Kısacası biz büyüdük ancak farkında değillerdi!!! Ya da göz ardı edildik önemsenmedik.
Diğer içsel veya üst sorunlarında yaşadıklarımız neler nelerdi? Onları burada kaleme almadık .

f) Ve bahçesi; Bir bahçesinde neler düşledim. Bir küçük su fışkıran havuz. Bir-kaç ahşap oturma grubu, bir kız çocuğu figürü elinde kitap okuyor. Biraz çiçek ekecektik. Ne güzel olur. Yerkesik girişi cadde üzerinde Yerkesik sakini gelir, gazetesini burada okur. Ve telle çevirecektik, tabii bahçemizi.

Ancak Yerel yönetimle gidecektik, bu hedeflere. Ve üst kat için. Gerçekleştiremedik, Yedi yıl uğraşa rağmen elde edemedik, hüzünlüyüm.

Kütüphane olarak çok çalıştım. Neredeyse yüzde seksen ve üstü kapasite ile. Ancak, bunların bir kısmı var oldu. Bir kısmını kayıp olarak uçup gitti, diye değerlendiriyorum.

Kütüphane geldiği ve çalıştığı noktada eğer işlem ve destek görse idi. Eminim yaptıklarımız gerçekten çok farklı olarak ortaya çıkacaktı. Elde ettiklerimiz, edeceklerimizin yarısıdır dedik. İstediğim hedefe kavuşmadı .

Hep olduğu gibi daha hiç fark edilmedi. Veya henüz görülemiyor. Bunların nedenlerini görebiliyorum. O nedenle bunları ben gerçekleştirmeye çalışıyorum. Onlardan destek almaya çalışıyordum.

Bu kütüphane çok canlı yaşadı. Ben altın yıllarını yaşadı, diye not aldım. Bunun altını çizdim. Her getirilen zorluk ve sorununa rağmen gerçekten canlı yaşadı, mutluydum. Bu kütüphaneyi her şeyden uzak tutarak, daima Kütüphaneyi anlayarak tuttum. Eğer kararlarımı, çalışmalarımı, hedeflerimizi belirlemeseydik bugün varlığı söz konusu bile olmayacaktı. İşte bu bile beni gerçekten incitip ve acıtıyordu.

Bu Kütüphane emek ve çabanın ürünüdür. Kırsalda , taşrada. Belki bir avuç ama. !!!

Bir dönemde Muğla Üniversitesi Kütüphanesine gitmiştim. Zaman zaman programlarına gitmeye çalışırım. Bir ara bölüm başkanının yanındayım. Milas Yüksek okul öğrencilerine Kütüphanenin dünden bugüne gelişimini anlatıyor. Dinledim. Diyordu ki, bir kütüphanenin Kütüphane olması için şu beş koşula ihtiyacı vardır.

Ve söyleşi bitti, görüştük. Dedim ki hocam; biz bu beş koşulun beşinden birine sahip değiliz. Bir Kütüphane var olmaya çalışıyor..

Belki sözlere incindim ama, şöyle diyordu; Halk Kütüphaneleri toplumun ihtiyacı var ise çıkmalı. Okul ve üniversite kütüphaneleridir olması gerekenler. Sözleri ayrı bir görüştür, saygı duydum.
Muğla Üniversitesi Kütüphanesi kendi koşullarına kavuşmuş müthiş bir kütüphanedir. Önceki yılları ve başlangıcı bunları yaklaşık takip ettim ve gördüm.
Şimdiki zenginliğine ve koşullarına sonra kavuşan bir yerin adıdır. Üniversitesi Kütüphanesi artık Kütüphane Haftası’nda haftaya yayılan bir dizi etkinlik gerçekleştiriyor, çok güzel, imkanları geniş.

Yerkesik Halk Kütüphanesi gelecekte çekim merkezi oluşturacaktır, inanıyorum. Bunları görebiliyorum. O nedenle pek çok şeyi görmeye, yakalamaya, yapmaya çalışıyordum. İnşallah bunlar da olacak, gelecek yıllarda daha güzel imkanlara kavuşacak, ilerleyecek.

Bizim tek eksiğimiz henüz Kütüphanemi anlayan desteğin ve zenginliğin çıkmaması. Çıkmıştı o şansımız kaçırdık .

Öyle ki, Kütüphane içerisinde sorun denen varlık yaşatmadık, hep çözüm ürettik. Defalarca peşinde koşsam da işin.

Vazgeçmedim. Kütüphanenin zaten hiçbir olanağı yoktu. Bir de "sorunlar ağı. İş bilmemezliğin göstergesi tutumlar", diye notlarıma almışım. Koşullarından çıkan sorunlar. Bunlar için nedendi kavga? Yapacak iş belliydi. Yapılacak olanlar değil , yapılmayacak olanlar tartışılıyor ve gerçekleştiriliyordu . Ne acı gözlemledim. Farkına varılmıyordu konuların.

Eğer tutmasaydım her bir köşeye çekilecek ve bu Kütüphanenin anlamından uzak kararlar ve kıstaslarla yok olup gidecekti. Hiç anlamadılar ki? Ya terk ettiler, ya attılar, ya ittiler, yalnız bıraktılar, sorunlar taşıdılar.

Ama Kütüphanemiz dedim. Vazgeçmedim. Bir Kütüphanenin adı yazıldı. “Yerkesik Halk Kütüphanesi “artık varlığı ile zamana tanıklık etmektedir." ..

Ve bu Kütüphane için verilen emeğe ve o çalışmalara öylesine saygılıyım ki, görevime sıkı sıkıya bağlıyım, hep Kütüphane oldu düşüncem, duygum, işim.

Kütüphanenin kesitlerinden küçük örnekler vermeye çalıştığım bu yazım, ara kesitlerinde neler neler var yaşanan !!!.
Bunların içinden iğne deliğinden çıkartıp geldim, zorluklardan şans yaratmaya çalıştım, Yerkesik Halk Kütüphanesi oldu.

Yaptıklarımız, yapamadıklarımız, çabalarımız, çalışmalarımız, amaçlarımız, hedeflerimiz hep vardır. Çizgimiz hep bu yöndedir. Yerkesik Kütüphanesi çizgisi olan bir yerin adıdır.
Artık 19 tane raf yaptırdım, dedim. Dosyalarımızı koyduğumuz dolabımızı. Yerel yönetimin yıllar boyunca bana yaptığı tek şey, hiç yorulmadığım. Teşekkür ettim, ”raflar “. Çok ihtiyacımız vardı.
.
Pencereleri çok kötü ve kullanılmıyordu .50 yıllık bina belediye bir tek çivi çakmamış ve onarım yapmamış. İlk defa benimle programa alındı öylesine karışıklık içinde ben gece saatlerine dek burayı toplamaya çalışsam da işçilerle, ekiple ustayla. Duvarların dili oldum, ustası Kütüphane olarak.

Pencerelerini zorluk çekiyorduk dışarıdan bu şansı bulduk, yaptık.. İstanbul Kültür Üniversitesi sahibi değerli, büyük eğitimci Fahamettin Akıngüç beyefendi ile yenilediğim şansdı ve inşaat ekibi Mehmet Yücesan beyefendi ile .Tamamen yeniledik.

Keşke kendi binası olsaydı şu an. Bakanlığı’mızın bir tip projesi olmalı Yerkesik’e uğraş vermeli. Çok çalışmalıyız bu konuda demiştim.
Bu gerçekleşene dek şu anki yerinde ve üst katın da kullanıma hazır hale gelerek, hep emek vermek gerekiyor, artık bu binada , burada varlığını pek çok yıllar sürdürebileceği bir yer olarak görmekteyim , Yerkesik’te dediğim.

Zaten burası için çok şey yaptık Kütüphane olarak ..
İmkanı olmayınca bunları yapmak hiç kolay olmasa da, elbette maddesel ve manevi yorucu ve zor olsa da. Yaptık ve yeniledik. Geçmişten geleceğe yaşayan Kütüphanenin adıdır Yerkesik.

Ben burayı büyük bir gönülle ve sevgiyle var ettim. Yoksa baş edemezdim. Bu varlığın adını yazamazdım. Başlangıçtan bu yana çalışmaktan heyecanını taşıdığım bir Bakanlığı’n personeli olmak . Kültür ve Turizm Bakanlığı. Yakında levhayı yenileyeceğim. Ayrıca, dün Yerkesik’e girişte bir yönlendirme levhası koymayı düşündüm. Yeniledim Menteşe belediye başkanımla.

Yerkesik Kütüphanesi çok daha farklı hep Kütüphane dediğim duygu ve düşünceleri, koşuşturmaları yaşadı hep, gezdiğim ve gittiğim, konuştuğum, sohbet ettiğim her yerden çok daha düşünceli ve duygulu, anlamlıydı ,izledim. Ancak imkanlarımız hiç yoktu.

Elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum Kütüphane için her şeyi. Hiç parası yok ki, olsun. Ben “ille de Yerkesik ille de Kütüphane” dedim. Tüm maddi manevi var etmeye, desteklemeye çalıştığım. Yöremdeki varlıktır zamana tanıklık eden. Elbette yöremin ve ülkemindi.

 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..