Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '07

 
Kategori
Eğitim
 

Yeşil gece

EĞİTİMLE İLGİLİ ROMANLAR (7)

YEŞİL GECE

Yazar Hakkında:

Yazarı: Reşat Nuri Güntekin

Doğumu, İstanbul 1889; ölümü, Londra 1956.

Reşat Nuri, babasının görevi (askeri doktor) nedeniyle, çocukluk ve öğrencilik yılları, daha çok Anadolu Vilayetlerinde geçer. En çok, Çanakkale ve İzmir’de bulunur.

Orta tahsilini İzmir’de Fererler Fransız Okulunda tamamlar.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirir (1912).

Bursa ve İstanbul Okullarında, Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği ile bir yıl müdürlük yapar.

1927’de . Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliğine seçilir ve Anadolu’yu birkaç kez karış karış dolaşır. Memleket gerçeklerini daha derin ve ince taraflarıyla görür ve tanır.

1939’da, Çanakkale’den milletvekili seçilir. Dört yıl sonra tekrar Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliğine döner.

Daha sonra, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdinde Kültür Ateşesi ve Öğrenci Müfettişi olarak Fransa’ya gider.


1954’te emekli olur ve İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Heyetinde görev yaparken hastalanır.

1956’da Londra’da akciğer kanseri tedavisi görürken ölür.

İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığı’nda gömülüdür.

1922’de, Çalıkuşu romanı, Vakit gazetesinde yayınlanır. Çalıkuşu, ilk olarak İstanbul Kızı isminde dört perdelik piyes halinde ve tamamen otobiyografik olarak yazılır.

Yazarın, Yeşil Gece (1928), Acımak (1928), Kan Davası, romanları doğrudan eğitim konusunu işleyen eserlerdir.

Bir Köy Hocası (1928), Ümit Mektebinde (1931) adılı eserleri de okul temsilleri niteliğinde eserlerdir.

Anadolu Notları (1936) (gezi yazısı) da, yer yer eğitimle ilgili öğeler taşır.

Yazar, Çalıkuşu’ nun Vakit gazetesinde tefrikasıyla (1922) geniş bir ün kazanır. Çok hareketli bir eser olan Çalışkuşu’nda Anadolu, ilk idealist ve aydın kızı Feride’ye kavuşur ve geniş ölçüde romana girer.

Bu roman az okumuş ve aydın, iki sınıfı da, doğal ve canlı diliyle kendine bağlar. Reşat Nuri’nin hemen bütün romanlarında dekor olarak taşra kasaba ve şehirleri çevre, tip, çeşitli problem ve görüşleriyle Anadolu atmosferi görülür.

Romanlarında toplumsal ve hissi konuları işleyen yazar, küçük hikayelerinde bunların yanına mizahı da ekler.


Konunun Özeti:

YEŞİL GECE

Romanın Edebi Özeti:

Romanın kahramanı Şahin Efendi’dir. Babası ölür annesi de hasta bir kadındır. Şahin memleketinde bir süre medreseye devam eder. Annesi hastalanınca çobanlık yaparak annesine bakar. Hocaları onda büyük bir kabiliyet görürler. Bunu geliştirmek için onu İstanbul’a gönderirler. Şahin’in sağlam bir vücudu, sağlam bir kafası vardır. Kendi haline bırakılırsa çiftçi, çoban veya değerli hükümler veren bir halk adamı olmaya kabiliyetlidir. Fakat babası ilmiye sınıfındandır. Oğlunu da, bir gün bütün dünyayı gölgesi altına alacak yeşil bayrağın gönüllüsü olarak yetiştirmek ister. Aslında Şahin çok farklıdır. Fakat babasının bu isteğinden dolayı medrese tahsiline devam eder. Medresede iyi bir talebedir. Bütün vakitlerini karanlık bir odada geçirir hatta diğer medreselerdeki müderrislerden de ders almaya gider. Fakat bir türlü mutmain olmaz. Medresedeki insanlar da samimi değildir. Şahin’in kafasını karıştıran mesele, ahiret meselesidir. Buna medrese hocalarından da cevap alamaz. Ayrıca, medrese hocaları kendileri ile bağdaşmayan hareketlerde bulunurlar. Şahin’e göre bunlar, yeşil bayrağın gönüllüleri olamaz. Bunun gibi türlü çelişkiler yaşar. Medresede eğitim gördüğü yıllarda, Ramazan ayında cerre çıkar. Sesi güzel değildir. Mukabele okuyamaz fakat güzel vaaz verir. Birkaç sene içinde Meşrutiyet İnkılabı olur. Fakat Şahin hiç heyecan göstermez. Hatta otuz bir mart olayına lakayt kalır. Çünkü bu süre içinde onda büyük ölçüde değişiklikler olur. Fikir ve itikat inkılaplarıyla o bambaşka biri olur. Böyle olunca da medrese hayatı onun için çekilmez olur.

Şahin memleketin iptidai mekteplerini gezer. Onlar da medreselerden farksızdır. Bu mektepleri gezerken onun içinde çocuklara karşı büyük bir muhabbet ve merhamet gelişir. Nihayet Somuncuoğlu Medresesi’nden, hocalarının ve arkadaşlarının karşı çıkmalarına rağmen ayrılır. Darulmuallimin‘e girmeye karar verir. Buraya talebeler imtihan ile alınmaktadır. Şahin, bu imtihanda ikinci olur. Buradan da idadiler ile medreselerin farkı olmadığını anlar. Mektebe kısa sürede alışır. Burada hiç kimse ile samimi ilişkiler kurmaz. Hiç kimse fikirlerini açıkça söylemez çünkü ortam çok titizdir.

Okulu bitirir, ataması İstanbul’a yapılır. Fakat o, Anadolu’da çalışmak istediği için başka bir muallimle becaiş yapar. Sarıova, hemen hemen on iki haneye bir camii düşen evliyaların beldesidir. Belediye geceleri sokak feneri yaktırmaz. Sokaklar, evliya kandilinden şenlik gecesi gibi aydınlık olur. Becaiş yaptığı Hasan Cemal ise tam bir inkılapçıdır; yani Sarıova’nın, Softaları ile uğraşamaz. Bu da Şahin Efendinin işine yarar. Maarif Müdürlüğü’ndeki işlerini bitirdikten sonra Sarıova’ya gider.

Sarıova’ya geldiği günde, kasabanın en belli başlılarının geleceği bir davet vardır.

Bu geceye Şahin de katılır ve tanıması gereken herkesi bu gece tanır. Fesliler ve Sarıklılar bir aradadır. Daha buraya yeni gelmesine rağmen, Softalığın bu kasabaya hakim olduğunu görür. Maarif Müdürü’nün yanında gördüğü hoca, yeni bir muallime ne söylenmesi gerekiyor ise söyler. Kendi rızası dahilinde çalışırsa rahat yaşayacağını, suyun dikine gitmeye çabalarsa, selefinin uğradığı akibete uğrayacağını ona açıkça anlatır. Şahin, bu hocanın da bir softa olduğunu anlar. Sarıova da halk ikiye ayrılır; eskiler ve yeniler. Kasabada gündemde olan konu ise, medreselerin ıslahıdır. Medreseleri eski haline bırakmak isteyenler ise, din ve devlet düşmanı olarak görülür. Medreselerin, maarif mektepleri gibi olması için çalışılır.

Şahin okul binası çok eski olduğu için, yeni bir okul binası yaptırmak ister ve bunun için girişimlerde bulunur. Bu arada Şahin’in etrafında bazı kişiler oluşmaya başlar. Bunlar; Rasim, Deli Necip, Komiser Kazım.

Şahin Efendi, kasabada gelişen olaylara karşı ilgisiz değildir. Mesela, küçük yaşta mektepten alınıp, medreseye hafız olmak için verilen çocuk bu sorumluluğu kaldıramaz ve hıfzını gerçekleştireceği gece ölür. Bu çocuğun, babası yaşlı ve fakir bir adamdır. Küçük oğlunu da mektepten alıp, medreseye verip, hafız etmek ister. Şahin bunu engeller. Bunun üzerine halk arasında dedikodular çıkar. Şahin, çocukları Allah’ın yolundan alıkoymak ile suçlanır. Maarif’e şikayet edilir. Şahin Efendi’nin, çocukların sarığına hakaret ettiğini, başlarından çekip çıkardığını, çocuklara dini öğretmediğini söylerler. Şahin, maarif müdürü tarafından uyarılır. Mektep sık sık teftiş edilir, fakat hiçbir eksik, olumsuzluk bulunmaz. Bunun için Şahin Efendi’nin amacına ulaşmasını başka yollar ile engellemeye çalışırlar, fakat başarılı olamazlar. Bu sırada kasabada büyük karışıklıklar vardır. Kasabadaki türbelerden birinde yangın çıkar. Bunun, sorumlusu olarak da Mehmet Nihat Efendi diye sarhoş bir öğretmen görülür. Onun gerçekleştirdiğine dair, hiçbir delil bulunmadığı halde halkın otoritesinden dolayı tutuklanır. Onu savunacak bir avukat bile bulunamaz. Bu olay ile de Şahin ve arkadaşları ilgilenir.

Tesadüf bir olay ile türbenin bir hırsızlık olayından sonra yakıldığı ortaya çıkar ve Mehmet Efendi, Şahin’in de yardımı ile kurtulur.

Daha sonra yurtta savaş haberleri yayılır. Medreselerdeki Softaların büyük kısmı zorla da olsa bu savaş için Sarıova’yı terk eder. Savaşın verdiği telaş ile herkes kendi işi ile ilgilenir. Şahin bir süre sakin bir dönem geçirir. Sadece mektep ve çocuklarla ilgilenir. Savaş Sarıova’ya kadar gelir. Halk kasabayı boşaltır. Hatta yöneticiler bile. Şahin ise yola çıktıktan sonra aldığı bir kararı hatırlar. “Her ne şekilde olursa olsun kendimi Sarıova’ya nezrettim; ya gazi olurum, ya şehit!” diyerek geri döner. Yunanlılar kasabaya girerler. Şahin Efendi’nin arkadaşları; Rasim, Komiser Kazım gibi isimler çıkan çatışmalarda ölürler. Hafız Eyüp bu sefer de Yunanlılar ile işbirliğine girer. Onun haber vermesi ile Şahin’e Yunanlılar tarafından bir görev verilir. Artık Şahin, elinde imzalı izin kağıdı olan, Yunan Hükümeti’ni halka kabul ettirmeye çalışan bir vaizdir. Bu, ona göre mide bulandıran bir görevdir. Fakat o, bu görevi kendi maksadına hizmet için kullanır. Elindeki yetkiye dayanarak, bir çok gencin hudut dışına çıkıp orduya katılmasına yardımcı olur.

Bu arada, Deli Necip Sarıova’da Yunan askerleri ile bir tartışmaya girer ve feci bir şekilde öldürülür. Şahin’i bu olay çok etkiler. Artık etrafındaki arkadaşlarını kaybetmiştir. Ama o, bu mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmez. Halkı Kuvay-i Milliye etrafında toplamak için çalışır. Vaizelerini bu doğrultuda yapar. Amacı; Yunanlıların isteğine göre değil, kendi ilkelerini halka açıklamaktır. Bir gün yine propaganda yaparken, Kuvay-i İnzibatiye taburu tarafından fark edilir. Fakat onu suçlayacak kat’i bir delil yoktur. Yine de böyle şüpheli birini burada bırakmayı sakıncalı bulur, Yunan adalarına sürerler. Burada zor günler geçirir. Savaş bittikten sonra Sarıova’ya döner. Sarıova’da her şey hayal ettiği gibidir. Türbeler, medreseler yıkılmış, kandiller sönmüş, yeni binalar yapılmıştır. Şahin, Maarif’e gider. Emir Dede başmuallimi olduğunu söyler. Fakat Hafız Eyüp yine oradadır. Maarif Müdürü’ne verdiği gizli bir talimat ile, bir zamanlar Yunan ordusuna hizmet eden birinin muallimlik yapamayacağını söyler. Şahin Efendi’nin, kendisini nezrettiği Sarıova’da artık yeri yoktur. Bohçasını alır ve nereye gittiğini bilmeden yola çıkar.

Romanın Eğitimsel Öğeler Açısından İncelenmesi:

Araştırma, okul eğitiminin altı temel öğesi olan “Öğretmen”, “Öğrenci”, “Okul, Bina ve Araç-Gereçler”, “Eğitim Programları”, “Yönetici” ve “Çevre” unsurları göz önüne alınarak yapılmıştır.

I) ÖĞRETMEN
a) Kişisel Özellikleri

*Şahin Efendi, idealist bir öğretmendir.

*Çevresi ile çabuk iletişim kurabilen, girişken bir yapıya sahiptir.

*Hitabetinin güçlü olması, kısa sürede etrafındakileri etkilemesine yardımcı olur.

*İnandığı değerler uğruna canını feda etmekten çekinmez.

*Hiç kimse ile samimi ilişkiler kurmaz.

*Fikirlerini açık açık her yerde söylemez.

*İlme, alime, kitaba saygısı sonsuzdur.

*Haksızlığın daima karşısındadır. Haksızlığa uğrayanlardan yardımını asla esirgemez.

*Olumsuz olaylar onun çalışma azmini kırmaz. Daima başaracağına inanır.

*Samimidir.


b) Mesleki Özellikleri

*Alanında oldukça bilgilidir.

*Tedrisat ilimlerine vakıftır.

*Muallimliğe gönülden bağlıdır.

*Öğrencilere karşı oldukça ilgilidir. Onlara olan sevgi ve merhameti oldukça fazladır.

*Çocuklara vatani duygular ve asri fikirler vermek ister.

*Müsbet ve faydalı ilimler öğretmek ister.

*Din bilgilerinin yanında pozitif bilimlerin öğretilmesine de ağırlık verir.

*İsrailiyat ve hurafelerle mücadele eder.

*Milletine sadık Cumhuriyetperver Türkler yetiştirmek amacındadır.

*Kendisi gibi çalışkan, hür fikirli nesiller yetiştirmek için gayret eder.

*Çevredeki olumsuzluklardan etkilenmeden çalışmalarına devam eder.

*Öğrenciler üzerinde iyi bir etki bırakır.

*Çevrenin kışkırtmalarına rağmen çocuklar, Şahin’in çalışmalarından dolayı mektebe olan sevgi ve bağlılıklarını yitirmezler.

*Okuldaki amacı, her yıl üç yüz öğrenci içinden on tanesini kendi istediği gibi yetiştirip, şekillendirmektir.

*Aktiftir. Durmadan çalışır, gayretlidir. Gerekirse idarenin uygulamalarına boyun eğmez.

*Öğrencileri ve çevresi üzerinde oldukça etkilidir.

II) ÖĞRENCİ

Okul, kasabanın en kalabalık resmi iptidaisidir. Okulda, üç yüz öğrenci vardır. Kitapta bireysel olarak öğrencilerden bahsedilmemiştir. Yalnız, olayların gelişimine bağlı olarak üzerinde durulan birkaç öğrenciye yer verilmiştir.

Bu öğrenciler hakkındaki bilgi şöyledir:


a) Bedri:

On iki, on üç yaşlarında yaramaz; fakat çok zeki bir çocuktur. Şahin Efendi’nin en sevdiği öğrencidir. Bedri’nin, büyük kardeşi hafız olduktan sonra ölür. Babası da imam olduğu için bu görevi sürdüren biri olması bakımından Bedri’yi okuldan alarak medreseye vermek ister. Fakat Şahin buna engel olur ve yaşlı imamı ikna eder. Fakat daha sonra çevreden gelen baskıların da etkisi ile Bedri mektepten alınır ve medreseye verilir.

b) Namık:

Ateş gibi bir çocuktur. Uyanık bir zekası vardır. Her şeyi anlatmak ister. İçindeki yaşamak zevki, taze bir kaynak gibi sebepsiz sevinçler, kahkahalar, yaramazlıklarla durmadan akıp taşar. Eski hoca Namık hakkında pek iyi şeyler söylemez. Fakat bu tamamen hocadan kaynaklanır.

III) EĞİTİM PROGRAMI

Şahin Efendi’nin maksadı, eğitimdeki politikası; mektebini korumak, kendisi gibi hür fikirli nesiller yetiştirmektir.

Programda öğretmeyi hedeflediği ilkeler şöyledir;


*Müsbet ve faydalı şeyler öğretmek.

*Dini ilimleri mümkün olduğu kadar yüzeysel ve zararsız geçmek.

*İsrailiyat ve hurafe ile mücadele etmek.

*Milletine sadık Cumhuriyetperver Türkler yetiştirmek ister.

*Onun programına göre kafaları değiştirmeden idare değiştirilemez. Onun için önce eğitim yolu ile kafaları değiştirmek gerekir.

*Bu kasabaya geliş amacı; sokaklardaki türbe kandillerini söndürtmek, onların yerine fener yaktırmaktır. Okuldaki uygulamalarını da bu şekilde yönlendirir.

*Okuldaki üç yüz öğrenciden, en azından on tanesini kendi isteği gibi; yani hür fikirli, pozitif düşünceli, akla önem veren bir nesil yetiştirmek amacındadır.


IV) OKUL, BİNA VE ARAÇ-GEREÇLER

“Emir Dede”, kasabanın en kalabalık okuludur. Mektep barınılmaz haldedir.

Damın bir tarafını aktarırlar, öbür tarafı akmaya başlar. Merdivenler, duvarlar desteklerle durur. Tamir için sarf edilen para ile yeni bir bina yaptırmak mümkündür. Evkaf, zaten Maarif’e iyi bir yerde oldukça uygun bir arsa verir. Şahin, yeni bina yapılmasını ilk iş olarak görür. Bunun için çeşitli girişimlerde bulunur. Okulun yapılmasına karar verilir. Fakat okul için hazırlanan plan üzerinde ittifak edilemez. Şahin Efendi’nin hazırladığı planlara itiraz edilir. Bu bina hem yeni mektep binalarına, hem de Türk ve İslam mimarisine uygun olmalıdır. Bu işin uzayıp gideceğine inanan Şahin, kasabada Necip isminde bir belediye mühendisi ile tanışır. Necip Bey, görünürde onların istediği gibi bir okul planı hazırlar. Fakat asıl olarak böyle değildir. Onların istediği medrese tarzı okulu, sadece görünüşte hazırlamıştır. Asıl olarak ise tamamen yeni bir bina tarzındadır. Fakat başka bir sorun çıkar. Okulun yapılacağı yerde küçük bir medrese vardır. Bu medresenin yıkılması gerekir. Fakat medrese yıkılırsa kasabada büyük bir kıyamet kopacaktır. Necip Bey’in bir kaza süsü vererek medreseyi yıktırması, kasabada çıkacak olan kargaşayı önler. Okulun yapılması için, önündeki engeller ortadan kalkar ve okul binası yapılır.

V) YÖNETİCİLER

a) İdadi müdürü:


Galatasaray Lisesi mezunu, birkaç sene sonra hayata atılacak, memleket işlerini eline alacak, münevver idadi gençliğinin reisidir. Şahin Efendi’ye takip etmesi gereken yol hakkında bilgi verir. Aslında inkılap yapmak isteyen biridir. Fakat korkaktır. Oradaki yönetim Softalar’ın elinde olduğu için fikirlerini yansıtmaktan çekinir. Verilecek kararları, Softalar’dan bağımsız veremez.


b) Maarif müdürü:


İlk terbiyesini, Babıali’den aldıktan sonra Meşrutiyet Devri’ne idrak etmiş klasik memurlardandır.


Maarif Müdürü’ne göre; memur, yerinden hiç kıpırdamamalıdır. Şahin de aktif biri olduğu için onu, daima uyarma ihtiyacı duyar. O da, çevredeki Softalar’ın etkisinde kalan korkak biridir. Ne yapacağını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilir. Fakat sesini çıkaramaz. Yenilik yapmaya korkar.

c) Müfettiş Hulusi Efendi:


İlk Tedrisat Müfettişliği’ne tayin edilir. Softalar’dan biridir. Her iki günde bir Emir Dede’ye gelir, hocalar ve çocuklar ile konuşur, not alır. Okula gelmediği zamanlarda muallim ve öğrencilerden bilgi alır. Yalnız, Şahin tedrisat meselelerine çok iyi vakıf olduğu için onunla tartışmaya girmeye cesaret edemez. Yani mesleki yetersizliği söz konusudur. Onun için kimse ile tartışıp konuşmaz.

VI) ÇEVRE

Şahin, maksadına ulaşmak için sürekli çevresi ile iletişim kurar. Etrafında sürekli yeni insanlar toplanır. Bunlardan ilki okulun diğer öğretmeni Rasim’dir.

a) Rasim:


Çok zeki ve ateşli biridir. Balkan Muharebesi’ne gönüllü olarak gider ve sağ ayağını topal eden bir yaradan sonra tekrar muallimliğe döner. Şahin’in fikirlerine katılır ve onu destekler. Sarıova’da başlayan Yunan saldırılarına karşı gelmek için kendi çabası ile bir çete kurar ve kısa zamanda çıkan çarpışmalarda ölür.

b) Deli Necip:

Belediye mühendisidir. Atak ve taşkın bir adam olduğu için, deli diye bilinir. Yüksek ve açık fikirlidir. Şahin’in gerçekleştirmek istediği bütün planlarda ona yardımcı olur. O da Sarıova’da Yunan askerleri ile girdiği çatışmada öldürülür.

c) Komiser Kazım:

Gayet yüksek fikirli, Şahin’in fikirlerini anlayıp onu destekleyen biridir. O da Yunan saldırılarında öldürülür.


d) Afif Efendi:

Okulun öğretmenlerinden biridir. Şahin’e kurulan bir tuzağı hazmedemez. Şahin’e haber verir. Softalardandır. Namuslu ve vicdanlı biridir. Şahin’e atılacak olan iftirayı önler.

e) Kani Bey:

Kasabanın en ünlü doktorudur. Nabza göre şerbet verir. Bir yandan tekkelerde ilahi, öbür yandan rakı meclislerinde gazel okur. Böyle iki yüzlü bir insandır. Softalar ile geçinmek için her türlü riyakarlığı yapar. Halk arasında mütevazi olarak bilinir. Yaptığı uygulamalar ile halkın gözünü boyar.

f) Avukat İhsan:

Mehmet Nihat Efendi davasında, Şahin’e yardım eder. Ve dava kazanılır. Şahin’in fikirlerine saygı duyar.

g) Hafız Eyüp Efendi:

Kasabanın gizli ruhudur. Resmi hiçbir görevi olmamasına rağmen alınacak her türlü kararda söz sahibidir. Alınacak bütün kararları o yönlendirir.

h) Zühdü Efendi:

Hafız Eyüp’ün bir kuklasıdır. Alık bir gösteriş, ikbal hırsından, boş bir gururdan başka bir şeyi yoktur. Kasabalardaki Softalar’dan biridir.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..