Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Neslihan ERDOĞDU Serbest

http://blog.milliyet.com.tr/kariyerkoc

10 Eylül '07

 
Kategori
Eğitim
 

Sizce başarı nedir?

Sizce başarı nedir?
 

Başarı, yeni yeni yürümeye çalışan çocuğun yardımsız attığı ilk adımdır, heceleyen çocuğun düzgün okumaya başlamasıdır. Bunları gerçekleştiren bir çocuğun yüz ifadesini hatırlıyor musunuz? Çocuk çaba göstermiş ve karşılığını almıştır. Karşılık yalnızca not ya da puan değildir. Ancak biz toplum olarak başarıyı en yüksek not, yüksek puan, sınıf birinciliği vs. olarak algılıyoruz. Bu algımızı da çocuklarımıza beklenti olarak yansıtıyoruz.

Okul çağında çocuğu olanlar "anne matematik testinden 3 aldım" diyen çocuğuna "kim en yüksek notu aldı ya da en yüksek not kaçtı?" sorularını yöneltip, çocuklarını nota endeksleyerek "başarı = yüksek not" sonucuna ulaştırıyorlar. Oysa gerçekte başarı kişinin gayreti ve çabaları sonucu yapabileceğinin en iyisidir. Çocuğunuz dersini çalışıyor, ödevlerini ve tekrarlarını yapıyor ama elde ettiği not tam not değil. Şimdi bu durumda olan çocuğa başarısız damgasını vurmak, sen çalışıyorsun ama başaramıyorsun demek ona yapılacak olan en büyük haksızlık değil mi?

Biz yetişkinler, anne – babalar, öğretmenler olarak çocuklarımıza ve gençlerimize su mesajı vermeliyiz. "Sen çalış elinden geleni yap, sonuç ne olursa olsun, sen başarmış olacaksın"

Lise Giriş ve üniversite sınavları nedeniyle öğrenciler çok ciddi baskılar yaşamaktalar. "Kazanmalısın, kazanmazsan şöyle kötü olur, böyle başarısız olursun. Füsun hanımın kızı nasılda kazandı senin ondan ne eksiğin var." Onun çalışma isteğini arttırmak amacıyla iyi niyetle söylediğimiz bu sözcükler, onların dünyasında ne büyük fırtınalara neden oluyor bir bilseniz.

20 yıllık öğretmenlik ve yöneticilik yaşamımda böyle baskılar sonucu (siz baskı gibi görmüyorsunuz ama bu sözlerin yarattığı etki bu), kapasitesi ve çalışması müsait olduğu halde çok sayıda öğrencinin hak ettiği sonucu elde edememesini görmek benim için çok üzücüydü.

Çalışmayan, çaba göstermeyen çocuğu bir kenara bırakıyorum onlarla ilgilenme stratejileri çok daha farklı. Benim şu anda ilgilendiğim; çalışan, çabalayan ama onlardan beklenen başarı kriteri altında ezilen öğrenciler.

Kimi suçlayabiliriz? Olanaklarını kullanmayan, çaba göstermeyen, önemsemeyen vb. tavrı gösterenleri suçlarız ya da suçlamalıyız. Oysa çalışan, sorumluluklarını yerine getiren bir çocuğun suçlamak mümkün mü? Örneğin “12 yasında çocuğunuz okuldan geliyor, biraz dinlendikten sonra ödevlerini ve çalışmalarını yapıyor, masadan kalktığında uyku saati de yaklaşmış oluyor, kısa bir süre televizyon izliyor ve yatıyor.” Bu çocuk girdiği sınavlardan tam not alamayabilir, peki sen başarısızsın demeyi hak ediyor mu?

Sapla samanı ayıralım çocuklara sorumluluklarını yerine getirmeleri için olanak tanıyalım (sorumluluğunu yerine getirdiği taktirde) sonuç ne olursa olsun onun başarılı olduğunu vurgulayalım. Aksi halde çocuklar ve gençler kendilerini eksik, başarısız, yetersiz buluyorlar ve bu da kendilerine olan güvenlerini zedeliyor.

Yetişkinler olarak burada üzerimize düşen “yapabileceğinin en iyisini yap, buna inan benim için yeterli” mesajını vermektir. Kazanılan en iyi lise, ya da fakülte ruh sağlığı bozulmuş bir öğrenci ve veli için anlamlı olmayacaktır.

Okulların açılacağı şu günlerde çocuklarımıza yaklaşımlarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz son derece yararlı ve önemlidir.

 
Toplam blog
: 157
: 876
Kayıt tarihi
: 10.09.07
 
 

HAYAT YÜZ ÇİZGİLERİ YÖNÜNDE İLERLER.. ..