Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '07

 
Kategori
Mavi Yolculuk
 

Yeşili az mavisi bol

Yeşili az mavisi bol
 


''Yamaçlardan ağaçlar, sel gibi akar suya''imiş, Ali Kocatepe bu sözleri ilk söylediği zamanlarda...
Bu tanıma uymadı benim ilk mavi yolculuk izlenimlerim. Kimbilir aradan geçen zamanda
haşin yangınlar bu ''ağaç seli''ni durdurmuş olabilir. Olsundu!... Ne de olsa yolculuğun adı
''Yeşil'' değil, ''Mavi Yolculuk''...

Karayoluyla ulaşmanın epey zor olduğu ama imkansız olmadığı belli, kıyılar, insan atıklarıyla doluydu,
ne yazık ki yine de... İnsan istiyor ki bu ihtişama el sürülmemiş olsun, ilk ve son sen oraya gitmiş ol!
Ama na-mümkün tabii! Gelen geçen meşrebince izini bırakmış. Adını taşa yazanı da var, içtiği meşrubatın
doğada kolayca yok olmayacak artığını bırakanı da...Tesellisi acı ama, işte doğa artık intikamını alıyor!
Küresel ısınma felaketi mistik anlamda intikam değilse nedir yani!

Bir haftalık tekne gezintisinde, orman yangını haberlerinden yine de kaçamadık. Kayıklarla ulaştırılan
günlük gazeteler Ege kıyılarındaki yangın haberleriyle doluydu. İnsanın içi öyle bir acıyor ki,
ormanda bir kaplumbağa olup aynı acıyı tatmadan arınmak mümkün değil sanıyorsun!

Marmaris'in körfezlerinde gezindik. Günde değişik bir kaç ıssız koyda demirliyorduk. Gündüz sıcağında
orman böceklerinin ötüşleri adeta gök gürültüsüne dönüşüyordu, ama gece o kadar sessiz ki...uyuyamayabiliyorsun, İstanbul'un dinmeyen gürültüsüne alışan zihninle...
O böcekleri görebilmeyi de isterdim, ama hareketli canlılar olarak, ''sonradan şeytana dönüşen Pan imajının kaynağı'' keçiler ve sudaki balıklardan başkasını göremedik. Ha tabii bir de kendi türdeşlerimizi elbette...
Ne bir kaplumbağa, ne bir kurbağa ya da yılan, ne de bir kuş... Görmememiz, olmadıkları anlamına gelmiyor neyse ki! Kaptanımızın söylediğine göre, kendileri zaman zaman az sayıdaki foklara rastlıyorlarmış. Yunuslar ise yaptıkları hırsızlıkların utancıyla ortaya çıkmazlarmış, ama pek çoklarmış. Balıkçıların ağlarını parçalar bütün avı talan ederlermiş de... Artık ''kim kimin yiyecek deposunu talan ediyor!'' sorusu abes...

İlerde bozulmasını hiç istemeyeceğim şekilde doğal, bir de kıyı kasabasına, eksilen erzağımızı tamamlamak için uğradık. İstilaya(!) uğramasın diye ismini yazmıyorum. Ama ecnebi yatçılar zaten keşfetmiş bile... Bir zamanlar sakince mantı yemeğe gittiğimiz Türkbükü'nün geldiği hali düşünüyorum da... Bazı yerler keşfedildikleri gibi kalabilse ah keşke...

Yıldızların gece, karanlık denizdeki izdüşümü, insanı eski Hollywood filmlerinin dekorlarının aslında ne kadar
gerçekçi olduğunu düşündürüyor. Yoksa düşmüydü? şu an emin değilim, gecenin ortasında uyanıp da izlediğim
manzaranın gerçekliğinden... Yıldızların, aslında denizin içinde olduğunu düşünüyorum artık...

Kedilerimden başka hiçbir şeyi özlemediğim bir hafta, bir yılı rahat geçirtmeye yetecek yoğunluktaydı. O bir yılı
burada da yer verdiğim görüntülere bakarak geçireceğim artık... naapalım!


 
Toplam blog
: 93
: 1712
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

Ununu elemiş, eleğini henüz asmamış bir ''Mimar''ım. Hep özel sektörde çalıştım. Yoğun çalışma yılla..